Almanlar da Alevilik dersi alıyor
University of Education Weingarten… Yani Weingarten Öğretmenlik Fakültesi.. Almanya’da Aleviliğin ders olarak okutulduğu ilk üniversite, ve aynı zamanda dünyada da ilk. Öğretmen yetiştiriliyor burada. 5 yıldır da resmi olarak Alevilik dersleri veriliyor. Derse talep gittikçe artıyor. İşin ilginç tarafı ise ders seçmeli olmasına rağmen Almanların da Alevlik dersini alıyor olması.
Peki fikir nasıl ortaya atıldı, sonraki süreç nasıl ilerledi? Zorlukları oldu mu? Ders müfredatı nasıl oluşturuldu ve hangi dersler veriliyor? Fikri ortaya atan ve ilk dersleri veren İsmail Kaplan ile sürecin nasıl başladığını ve ilerlediğini konuştuk. Ve şu an Weingarten Öğretmenlik Fakültesi’nde Alevilik dersi veren Prof. Hüseyin Ağuiçenoğlu ile de okulda buluştuk, şimdiki süreci ve öğrencilerin ilgisi ile Almanya’da Alevilere bakış açısını konuştuk.
Almanya’da da sosyal pedagoji okudunuz, Alevilik üzerine çok çalışmalarınız olmuş ve kitaplarınız da var. Bir dönem Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu'nda Eğitim ve Projeler sorumlusu olarak da çalıştınız. Almanya'daki Alevi nüfus için rakamlar nedir?
İsmail Kaplan: 2009 yılında yapılan temsili nüfus sayımı sonucunda Almanya'da Alevilerin sayısının 550 bin civarında olabileceği açıklandı. Kendini önce Müslüman sonra Alevi olarak tanımlayan Alevileri de dikkate alırsak, bu sayının 700 binlere ulaştığını söyleyebiliriz. Bu, oran olarak, Almanya nüfusunun yaklaşık %1'i demektir. Avrupa`da kesin olmamakla birlikte 1 milyondan fazla Alevinin yaşadığını sanıyoruz.
Almanya'da 8 eyalette Alevilik dersleri veriliyor. Bu dersleri verecek öğretmen yetiştirmek için Weingarten Öğretmen Fakültesi’nde de, Alevi öğrenciler öğretmenlik okuyorlar. Bu bir ilk mi yoksa başka ülkelerde ya da okullarda da benzer bir eğitim veriliyor mu?
Dünyada ve Avrupa’da, ilk defa resmi olarak Weingarten Öğretmenlik Fakültesi'nde 2011 yılında pilot projeydi ve 2014’te de resmi olarak artık normal müfredatın parçası oldu. Alevilik okutulmaya başlandı. Ülkenin farklı yerlerinde de dersler veriliyordu fakat resmi olarak ilk bu dersin okutulduğu yer, bu fakülte. Ayrıca; 2015 yılı içinde Hamburg Üniversitesi`nde, Viyana Üniversitesi’nde ve Londra’da da başladı. Bu yönde Köln Üniversitesi’nde de çalışmalar devam ediyor.
Alevi kız öğrencilere başörtü baskısı yapılıyordu
Siz aynı zamanda fikir sahibisiniz. Sizi bu fikre iten sebepler nelerdi?
1981-1987 arasında Ruhr Bölgesinde okullarda eğitici olarak çalıştım. Bu dönemde, İslam örgütlerinin oluşturdukları Kuran kurslarına katılan kız öğrencilerin Alman okullarında Alevi kız öğrencilere başörtü baskısı yaptıklarına ve onları “cehennem”le korkuttuklarına şahit oldum. Bu baskılar karşısında Alevi çocuklarına da kendi inanç öğretilerinin verilmesinin tek çare olduğu kanaatine vardım. Ancak bu konudaki girişimler o dönemde var olan “Tek Tip İslam“ dersi uygulamasına takıldı. Yani; Alman eğitimcileri, "Aleviler de isterlerse Müslüman olarak İslam dersine katılabilirler. Belki İslam derslerinin içeriğini liberalleştirebiliriz" görüşündeydi. Bu yol çıkmaz bir yoldu. Çünkü İslam derslerinde Alevilik içerikleri hiç yoktu. Eğitimci olarak Almanya’da anayasanın ve okul yasalarının, inanç gruplarının içeriğini belirlediği, din dersi verme hakkını yine inanç gruplarına tanıdığını biliyordum. Bu yasal olanaktan Alevilerin yararlanmasının yolu; ancak bağımsız bir Alevi kurumlaşmasından geçiyordu. Öğretimizi çocuklarımıza öğretmek, Alevilerin kendi kimliklerini koruma ve inançlarını Almanya’da asimile olmadan sürdürebilme ve inançlar arası diyalog yoluyla toplumsal barışa katkıda bulunmak amacıyla, Hamburg’da ilk defa Haziran 1998 de “Alevi Kültür Merkezi" kuruldu. Kurucu üyeler beni ilk başkan seçtiler. Ancak ilk Alevilik dersi Berlin’de 2002-2003 ders yılında başlayabildi.
Başta, Aleviliği hangi çerçeveye koyacaklarını bilemediler
Süreç için atılan adım ve hayata geçtiği tarih arasında uzun bir zaman var. Sıkıntılar oldu mu proje hayata geçene kadar?
Almanya’daki Eğitim Bakanlıkları Alevilik dersi dilekçelerini aldıklarında, istemeyerek de olsa Alevilikle ilgilenmek zorunda kaldılar. Bakanlıkların önünde iki seçenek vardı. Alevilik derslerini red etmek ya da dilekçelerde belirtildiği gibi anayasanın 7.3. maddesine göre kabul etmek. Alevilik her şeyden önce, Alman insan hakları normları ile uyuşuyor ve Alevilik derslerine yönelik Anayasal kuşkular öne sürülemiyordu. Bunun dışında, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu'nun (AABF) Aleviliği ve Alevileri temsil etmediği gerekçesini ortaya atmak gerçeklikle çelişiyordu. Yani Alevilik derslerini red etmek; çoğunluğu Alman vatandaşı olan Alevilerin Anayasal bir hakkı esirgemek olacaktı. Bu durumda Eğitim Bakanlıkları'nın verecekleri bir red, cevap çok kısa bir zamanda idari mahkemelerden geri dönecekti. Zaten eyaletlerin bu tarihlerde bazı İslam örgütleri ile din dersleri konusunda sorunları vardı ve bu sorunlar mahkemelere taşınmıştı. Bakanlık yetkilileri mahkemelere yeterli red argümanları vermekte zorlanıyorlardı. Öte yandan Alevilik derslerinin eyaletler tarafından kabul edilmesi halinde, İslam örgütleri haklı olarak “eşitlik ve inanç örgütlerine eşit davranma” ilkesi doğrultusunda itiraz edecekler ve bakanlıklar haksız duruma düşeceklerdi. Ayrıca kendileri Aleviliği tam olarak belirleyemiyorlar ve hangi çerçeveye sokacaklarını bilmiyorlardı.
Dört eyaletten görülmemiş bilirkişi uygulaması
Ortak karar alınması zor oldu mu?
Dört eyalet görüşerek, Alevilik dersleri dilekçelerinin cevabını bilirkişi raporu sonucuna göre vereceklerini kararlaştırdılar. Bilirkişi raporu hazırlatmak, Almanya’da – kamuoyunda üzerinde kesin görüş oluşturulmamış konularda karar vermek için- bürokrasi tarafından çok uygulanan bir yöntemdir. Ancak dört eyaletin - hem de birbirine muhalif partilerin yönetimde olduğu – böylesi bir konuda ortak karar alması ve birlikte bilirkişi raporu hazırlatmaları ve masrafını paylaşmaları görülmüş bir uygulama değildir.
Kimlerin görüşleri alınarak, kimlerle istişare ederek müfredat hazırlandı? Ve konular nasıl belirlendi?
Müfredatın içeriği tamamen AABF eğitimcileri ve inanç önderlerinin rızaları çerçevesinde hazırlandı. Ayrıca Hacı Bektaş Postnişi’nden de görüş alındı. Bu müfredat, sonuçta AABF Genel Kurulu’nda tartışıldı, öneriler yapıldı ve onaylandı. Bu nedenle de şu ana kadar içeriğe Alevilerden ya da başka bir çevreden hiç bir itiraz gelmiyor.
Almanya'da üniversite düzeyindeki öğrencilere İslamiyeti anlatan dersler veriliyor. Peki bu doyurucu değil miydi de sadece Aleviliği anlatan bir ders düşündünüz?
Diyanetin belirlediği klasik din derslerinde, tamamen İslam'ın Sünni öğretisi kalıplaşmış bir biçimde öğretiliyor. Bu derslerin içeriği temelde Alevi öğretisini tamamen dışlıyor. Mesela, Almanya’da ilkokullarda Alevilik ve Sünniliği anlatan bazı derslere baktığımızda da görebiliyoruz.
Bunun gibi başvuran farklı inanç sahipleri var mı?
Almanya kurumları din derslerinde muhataptılar. Bunların dışında ilk defa AABF bu hakkı elde etti. Daha sonraları İslam örgütlerinin, Ahmadiye Cemaatinin (Bir İslam grubu) ve Budistlerin bazı eyaletlerde din dersleri konusunda muhatap olma hakkı aldıklarını söyleyebilirim.
Şu an üniversitede dersler nasıl ilerliyor, talep nasıl ve içeriği hazırlarken nelere dikkat ettiler? Dersi kimler alıyor? Weingarten Öğretmenlik Fakültesi’nde Alevilik derslerini veren Prof. Hüseyin Ağuiçenoğlu ile üniversitede buluştuk ve konuştuk.
Devlet, radikalleşen grupları yeniden entegre etmek için bu hakları verdi
Siz bu derslerin başlamasını bu hakkın tanınmasını neye bağlıyorsunuz?
H.A. : Burada eyaletten eyalete değişiyor. 8-12 öğrenci bir araya geldiği zaman din dersi vermekle mükelleftir devlet. Yani devletten öğretmen talep etme hakkına sahip. Şöyle ki; 70 ve 80'lerden itibaren buradaki özellikle sünni kesim madem burada anayasal eşitlik var biz de bir dini grup olarak aynı bir kilisenin aldığı hakları istiyoruz. Tabi devlet yıllarca bunların taleplerini duymamazlıktan geldi, dosyayı rafa kaldırdı, sakladı, işleme koymadı ama öyle bir dönem geldi ki özellikle bu terör saldırıları döneminde, baktılar bu çocukların çoğu radikalleşiyor. Devletin üstlenmediği bu din dersi görevini endüstri bölgelerinde camiler, kuran kursları üstlenmeye başladı. Devlet gördü ki gençlerin çoğu oralara kayıyor. Onun için bu talepleri ciddiye aldılar ve evet bizim bunları eğitmemiz lazım dediler. İşte bugün Katoliklik ve Protestanlık dışında Almanya’da din dersleri veriliyorsa, tek nedeni bu olaydır. Yani radikalleşen grupları tekrar entegre etmek. Ve bugün okullarda Katolik, Protestanlık, İslam ve Alevilik dersleri veriliyor.
Peki hükümet bu dersleri kim verecek demedi mi? Biz kimi muhatap alacağız demedi mi?
Dedi. Çünkü baktığımızda kiliseye gittiğinde başında biri var ve muhattap o. Sünniler dedi ki bizim için sorun değil. Türkiye’den gelen öğretmenlerimiz var imam hatip mezunudur onlar, biraz Almancaları da var dediler. Geçiş dönemi için böyle bir uygulama yaptılar. Sonra, baktılar ki bu da yetmiyor üniversitelerde kürsüler kurdular.
Şu an bu okulda Sünnilik dersleri de veriliyor. Peki, Türkiye’den gelen İmam Hatip mezunu hocalar mı veriyor dersleri?
Faslı bir hoca veriyor Sünnilik derslerini.
Sadece bu üniversite için mi başvuru yapılmıştı? Neden burası kabul etti?
Başka yerler için de başvuru yapıldı. Bu, okulun yaklaşımıyla ilgili. Rektörlük kapılarını açtı. Ben hiç şartsız kayıtsız kabul ediyorum dedi. Diğer üniversiteler sorun çıkardı.
Nasıl sorunlar?
Hangi bölüme koyacağız, teolojinin mi ilahiyatın mı içine koyacağız diye. Burada teoloji bölümünün içindeyiz. Burada 4 bölümüz; Protestan, Katolik, Sünnilik ve Alevilik.
Anlatılcak konular belirlenirken önünüzde örnek yoktu. Bunu nasıl ortaya çıkardınız?
Tabi bu oluşturulurken de bir ilk oluşturuluyor. Örnek alacağınız bir müfredat yok. Sünniler mesela Türkiye’deki müfredata bakıyorlar. İmam hatibin yıllarca denenmiş, didaktik olarak test edilmiş, bir programı vardır. Uygulanması ve sonuçları biliniyor. Katoliklerin de öyle. Biz neyi kaynak alacaktık? Tabi bu başlangıç çalışması, karın ağrıtan bir çalışma oldu. Komşu teolojilere disiplinlere bakıyoruz. Şemalara baktık risaleler vardı, bizde de buyruk metinler vardı. Dedik bu o konuya giriyor. Şemayı alıp içini alevi elementleriyle dolduruyoruz.
Derslere ilk yıllarda talep nasıldı, şu an nasıl?
H.A. : Talepler gittikçe artıyor. Öğretmen yetiştirmeyle başladık. Şimdi yetişkinler de başladı ders almaya. Onlar için ekstra program hazırladık. Öğrenci olmayanlar da dışarıdan gelip kendini yetiştiriyor. Paralı program. 3 sömestr bu dersleri görüp sonra sertifika alıyorlar. İlk grup bu sömestrda mezun oluyor.
İ.K. : Şu anda tüm Almanya'da yaklaşık 2 bin Alevi öğrenci Alevilik dersine katılıyor. Bu sayı yeni Alevi öğretmenlerin atanmasıyla her yıl artıyor.
Erkekler mi kadınlar mı derse ilgi gösteriyor?
Öğrencilerimizin yüzde 80’i kadın.
Hangi dersler var?
Aleviliğin mistik ve tasavvufi bir öğreti olduğunu anlatıyoruz. Derslerde de; Alevi terminolojisi, Alevi inanç metinlerine giriş, buyruk, deyiş ve sanat, alevi tarihine giriş, alevi din pedagojisine giriş. Tarihi gelişimi olarak Alevilik, Kızılbaşlık, Tahtacı Alevileri, Aleviliğin temel prensipleri, cem ibadeti, musaiplik, ocak sistemi, dede talip ilişkisi derslerini veriyoruz. Öğretmenler bu dersleri alıp okullarda 7-8-9 yaşındaki çocuklara eğitim veriyor.
Almanlar da Yunanlar da dersi alıyor
Herkes alabiliyor mu dersi?
Söylemiştim artık dışarıdan da dersler alınıyor. Genelde dışarıdan alanlar Türkiye kökenli fakat Balkanlar’dan da gelen alevi kökenliler var, Yunan Alevileri de. Bilimsel bir şekilde Aleviliği burada öğreniyorlar. Dersler herkese açık. Dersi alan Sünniler, Araplar ve Almanlar da var. Haftada 12 saat Alevilik dersi veriyoruz okulda.
Öğrenciler Aleviliği öğrendikçe şaşırdıkları durumlar oluyor mu?
Evet oluyor. Mesela, kadın ve erkeklerin birlikte ibadet etmesi ilgilerini çekiyor. Cem ibadetinin yürütülmesi de ilginç geliyor onlara. Cem aynı zamanda mahkeme yeridir. Cem alanındaki iki kişi küs olsa cem başlamaz. Dede onları barıştırır ve sonra ibadet başlar. Sosyal boyutu da vardır.
Almanlar bu dersi aldıktan sonra, bu dersi verebiliyorlar mı?
Hayır. Çünkü bu dersi verebilmek için inanç bağlılığı isteniyor.
Alevi olabiliyor muyuz diye soran oluyor mu?
Soruyorlar. Bu en büyük soru ve sorunlardan bir tanesi. Olunabilir deniliyor fakat Aleviler bu konuda hemfikir değil.
Dersleri aldıktan sonra Aleviliğin olduğu topraklara giden var mı? Dedelerle tanışanlar mesela?
Evet çok var. Doktorantlarımız saha çalışmaları yapıyor. Ocak sistemini, musaipliği, cemleri inceliyor.
Almanya’da Alevilere bakış nasıl?
Alman toplumu fazla bilmiyor. Bilenler de hayranlık duyuyor ve şaşırıyorlar. Farklılığı anlıyorlar. Farklılığı anlamıştık ama bunun inançtan kaynaklandığını bilmiyorduk diyorlar. Alman hükümetinin de tüm inançlara saygısı vardır. Özlemini çektiğimiz bir saygı biçimidir ve burada uyguluyorlar.
Biz burada Alevilik derslerini başlattığımızda Eğitim Bakanı geldi açılışa. Kilise temsilcileri, her büyük organizasyonun temsilcisi ve Stuttgart Başkonsolosu da geldi. Çok sevindik, onurlandık. Biz isterdik ki ilki burada değil de Türkiye’de olsaydı. Çünkü Alevilerin memleketi orası. Dünyada ilk. Burada bu dersin veriliyor olması Alman basınında çok yer aldı.
Alevilik Türk kültürünün bir zenginliği değil, inançtır
Alevilik nedir? Nasıl tanımlıyorsunuz öğrencilerinize anlatırken?
Mesela Türkiye’de din derslerinde verilen konular, Hacı Bektaş-ı Veli’ye değiniliyor. Alevilik henüz bir inanç değil de Türk kültürünün bir zenginliği olarak, folklorik yön olarak görünüyor. Aleviler bunu istemiyor. Aleviliği bir inanç olarak tanımlıyoruz ve inanç olarak kabul ettiklerinden dolayı burada ders verebiliyoruz.
Diğer hocaların izlenimleri nasıl?
Çok harmonik çalışıyoruz. Mesela birazdan Katolik profesör arkadaşımla ortak ders vereceğiz. Dinler arası öğrenme diye bir ders. İnançların ortak noktalarını, kesiştiği yerleri anlatıyoruz. Bize yaklaşımları olumlu.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Hamaney'den dikkat çeken açıklama: İran'ın vekil güce ihtiyacı yok
SON DAKİKA! Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam'da Ahmed eş-Şera ile bir araya geldi
ABD, HTŞ lideri Colani'nin Başına Koyduğu '10 Milyon Dolar' Ödülü Kaldırdı
SON DAKİKA! Almanya'daki Noel Pazarı Saldırganının Profili Ezber Bozdu
'Battaniyeli kaplanlar' geri gönderildi: Rejimin çöküşü sırasında Irak’a kaçan Esad'ın askerleri iade edildi