Can Dündar'a silahlı saldırı anı güne damga vurdu! - izle
Can Dündar Silahlı Saldırı Video İzle! Geçtiğimiz dakikalar içerisinde gazeteci Can Dündar'a Adliye çıkışı sırasında silahlı saldırı düzenlendi. Can Dündar Saldırı Anı Görüntüleri! Son gelen bilgilere göre Can Dündar'ın sağlık durumunun iyi olduğu belirtiliyor. Can Dündar'a silahlı saldırı girişimine ait video ve görüntüleri haberin devamında izleyebilirsiniz.
Son gelen bilgilere göre Can Dündar'ın sağlık durumunun iyi olduğu belirtiliyor. Can Dündar'a silahlı saldırı girişimine ait video ve görüntüleri haberin devamında izleyebilirsiniz. Adliye önünde Can Dündar'a saldırı yapıldı. Sağlık durumunun iyi olduğu söylenen Can Dündar saldırı sonrası yaptığı açıklamada, “Gayet iyiyim. Türkiye burası. Saldırganın kim olduğunu bilmiyoruz. Sadece kimlerin bizi hedef haliine getirdiğini biliyoruz” dedi.
Can Dündar'ın 6 Mayıs vurgusuna hakimden tepki
MİT TIR'ları haberi nedeniyle haklarında 35.5 yıl hapis cezası istenen gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül hakim karşısına çıktı. Duruşmada, "Bugün 6 Mayıs, 44 yıl önce bu ülkede bir hukuk yarası yaşandı. Umarım bugün yeni bir yara açılmaz" diyen Dündar'a, Mahkeme Başkanı "Davayı 6 Mayıs'a ertelemek özel bir tercih değil" diyerek yanıt verdi.
Can Dündar ve Erdem Gül davasında mahkeme heyeti karar için ara verdi
Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı "MİT TIR'ları haberi" davasında mahkeme heyeti karar için ara verdi.
Adana’da Ocak 2014’te mühimmat yüklü MİT TIR’larının durdurulması ile ilgili haberleri nedeniyle 92 gün tutuklu kalan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül bugün son kez hâkim karşısına çıktı.
CAN DÜNDAR'IN 6 MAYIS VURGUSUNA HAKİMDEN TEPKİ
Mahkeme Başkanı, "Önceki duruşmayı 1 Nisan'a bıraktığımızda '1 Nisan şakası" deyip gülmüştünüz. Şimdi de Deniz Gezmiş'lerin idamına atıf yapıyorsunuz. Davayı 6 Mayıs'a bırakmak özel bir tercih değil" diye konuştu.
Duruşma bitti müzakere için ara verildi
Avukatların savunması bitti. Can Dündar son sözünü söylüyor: Bizim tahliyemize sevindiği için Cumhurbaşkanı Başbakanı görevden almıştır. Biz yazımızı yazarken görevimizi yaparken adaletin yanımızda olduğunu hissetmek istiyoruz. Biz sadece gazetecilik yaptık bu nedenle beraatimizi istiyoruz. Bizim yaptığımız bir gazetecilik faaliyetidir, savcı da mütalaada bunu kabul etmiştir. Gazetecilik dili ile burdan iyi bir haber ile çıkmak istiyoruz.
Avukat Akın Atalay: İddianameyi yazan savcının 'intihal' yaptığını tespit ettik. İddianamedeki alıntılar kitaplar ve bilimsel eserlerden yapılmış ve nereden alındığı belirtilmemiş. Müvekkillerimiz hükümeti devirmeye teşebbüsle suçlanırken davanın müdahili dün hükümeti devirdi. Avukat Akın Atalay: Savcı sadece havuz medyasını okuyor bizim gibi AİHM kararlarını da okursa hukuka daha çok hizmeti olur. Biz tefriki istenen hükumeti devirmek suçunun oluşmadığını anlatırken burda müdahil olan dün devirdi. 2003'te hükümet kurulunca yurtdışı temsilciliklere kripto ile "Fethullah Gülen cemati ile temas kurun" denmiştir. Cumhuriyet gazetesi bunu haber yapınca bugünkü suçtan dava açılmış, yargılamışmış ve beraat edilmiştir. O zaman o kriptoyu yollayanlar bugün Cumhuriyet gazetesini Gülen cemaatine yardım ettiğini iddia ediyor. Tüm bunlar kayıt altındadır. Kimse bunu değiştiremez . Zor zamanlardan geçiyoruz müvekkillerimiz bu zamandan başı dik çıkmıştır.
Avukat Bahri Belen: Savcı mütalaada casusluk suçunun oluşmadığını belirtmiş ancak bu suçtan beraat talebinde bulunmamış. İddianame hukuki vasıflandırma açısından çok yetersiz hazırlanmış. Mütalaadaki iddialar ve taleplere karşı hukuksal olarak ayrıntılı değerlendirme yapıyor. İddianamede belirtilen casusluk iddiasının içi boştur. Mevzuatımızda 'devlet sırrı' kavramının tarifi yoktur. 15 liraya bir kaşe yaptırıp belgeye 'gizli' ibaresi vurulduğunda 'devlet sırrı' mı oluyor. 'Devlet sırrı' kavramının tanımlanması otoriter ve faşist devlet uygulamalarını önlemiş olur. İsnat edilen suçlarda 'kast' ve 'tipiklik' unsurlarının olmadığı açıktır. Müvekkillerimizin eylemlerinin gazetecilik faaliyeti olduğu açıktır. Gazetecilik faaliyetinin aksine bir faaliyet olduğuna dair dosyada en küçük bir delil dahi yoktur. Savcı, görevi olmasına rağmen sanıklar lehine olabilecek hiç bir delil toplamamıştır. Savcının verdiği yurtdışı örnekleri bu davaya çok uygun olmadığı gibi doğru da aktarılmamıştır. Sayın Mahkemenin hukuka uygun bir karar vereceğine inanıyoruz.
Avukat Bülent Utku: Esas hakkındaki mütalaayı değerlendiriyor. Mütalaa dosyayı tefrik edelim diyor, bu talep yerinde değildir. Soruşturma aşamasında müvekkillerden sadece iki haber soruldu, şimdi de iki haber için ceza talep ediliyor. Müvekkillerin tutuklandıkları tarihten sonraki yazılar dahi iddianameye konmuştur. Can Dündar için haberden itibaren 5 ay, Erdem Gül için 5 ay a 14 gün geçtikten sonra dava açılmıştır. Basın kanunu, CMK'daki düzenleme 4 aylık süre sınırı getirir. Savcı politik havayı koklarken süreyi kaçırmış. 4 aylık süreyi kaçıran savcı tutuklamadan sonraki yazıları da iddianameye dahil etmiştir. Mütalaada uluslararası ceza mahkemesinde yargılama mevzusu önümüze geliyor.adalet bakanlığının görüşü belli. Türkiye Cumhuriyeti'ni uluslararası ceza mahkemesinde yargılama yetkisi yoktur. Devletler yargılanmaz. Tek istisnası vardır. O istisnanın da bu davada söz konusu olması mümkün değil. Bir devleti bir mahkemede yargılatarak devleti ortadan kaldırmak gibi bir şey olabilir mi?
Avukat Cirmen: Hukuk, adalet kavramını yerlerde sürüklerseniz devlet çöker, her şey biter. Savcının esas hakkında mütalaası hukuku ayaklar altına aldığını gösteriyor, mütalaada şefkat tepesi var. Bu dizilerden önce Anayasa Mahkemesi kararı var ona hiç değinmemiş savcı mütalaasında kabul edilebilir mi? AYM kararına değinmemiş çünkü değinse beraat talep etmesi gerekirdi. AYM sadece 19. Madde gereğince incelemesi gereken deliller açısından incelemiştir. AYM kararında, anılan haber dışında başkaca delil yoktur, casusluk için somut olgu gösterilmemiştir AYM kararında tutukluluk için bile somut delil yok derken cezalandırmak için delil bulunması mümkün değil. AYM esasa girmeksizin deliller açısından tespit yapmıştır ve bu tespitler somut delil olmadığını gösteriyor.
Dündar ve Gül'ün avukatı Fikret İlkiz şu savunmayı yaptı: Denizlerin idamından bahsetmek zorunluluğumuzdur. Savcı, savcılarla ilgili uluslararası kural ve ilkelere aykırı bir şekilde iddianame yazmıştır. Savcı gazeteciliğin nerede başlayıp nerede bittiğini soramaz. Gazetecilik başlar. 473 sayfalık iddianame yüksek kaliteli bir iddianame değildir. Politik tartışma özgürlüğünü yargı kararlarıyla engellemeyin. 'Hiç kimse düşüncelerinden ötürü cezalandırılamaz' diye bir kural varsa buna uyacaksınız. Siz şiddetle reddetseniz bile bu basın davasıdır, bu basın özgürlüğü davasıdır. Devlet sırrı kavramının ne olduğuna ilişkin kanun yok. Kanun yoksa suç da yoktur.
Can Dündar duruşmada şunları söyledi: Bugün 6 Mayıs, 44 yıl önce bu ülkede bir hukuk yarası yaşandı. Umarım bugün yeni bir yara açılmaz. Dün yıkmaya çalıştığımız iddia edilen hükümet yıkıldı. Yaptığımız haberimizin arkasındayız. Suçsuz olduğumuza inanıyoruz.
Erdem Gül: Büyük hukukçu Faruk Erem'in "Suçluyu kazıyın altından insan çıkar" sözünü hatırlatıyorum. Suçlu değiliz, mahkemenin bu yönde karar vereceğine inanıyoruz.
Dündar ve Gül'e destek
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma öncesi, CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Barış Yarkadaş, eski CHP Milletvekili Süleyman Çelebi, eski DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in kızı Nilgün Türkler, Gazeteci Mete Akyol'un da aralarında bulunduğu grup, Gül ve Dündar'a destek vermek için adliyeye geldi.
Adliye önünde açıklama yapan Dündar, "Gerçek noktaya geldik. Anayasa Mahkemesi de bunu söylemişti. Savcı sonuçta casusluk iddiasında, darbecilik iddiasından vazgeçti. Cemaatçilik suçlamasından vazgeçti. Bütün bunlar düştü, geriye yazdığımız ve arkasında durduğumuz haberlerimiz, yorumlarımız kaldı" diye konuştu.
Can Dündar: Asıl suç Cumhurbaşkanı'nın bir parti kongresine müdahale etmesi
Can Dündar ve Erdem Gül duruşma öncesi açıklama yaptı. Dündar şunları söyledi: Öyle zannediyorum ki sonuna geldik artık bu davada. Her şeyi denediler baştan beri, iş bir tehditle başladı biliyorsunuz. Bunu bizim yanımıza bırakmayacaklarını söylediler. Sonra şantajlar başladı, hapislik oldu, bütün hesaplarımızı didiklediler, mal varlıklarımıza baktılar, telefonlarımızı dinlediler. Her şeyi denediler fakat en ufak bir açık bulamadılar.Sonunda başa döndük. "Bu haber suçtur" nokatınsa tekrar geldik. Biz baştan beri haberimizi savunuyorduk, asıl bu haberin konusu suçtur, burda yapılan suçtur, bu suçu işleyenler yargılanmalıdır diyorduk. Nihayet o noktadayız şimdi. Burada gazetecilik yargılanacak demiştik, şimdi gazetecilik yargılanıyor. Gerçek noktaya geldik. Anayasa mahkemesi de bunu söylemişti.
"Savcı casusluk iddiasından, darbecilik iddiasından vazgçeti"
Savcı sonuçta casusluk iddiasından, darbecilik iddiasından vazgçeti, cemaatçilik suçlamasından vazgeçti. Bütün bunlar düştü geriye bir tek yazdığımız ve arkasında durduğumuz haberlerimiz, yorumlarımız kaldı. Bunlar üzerinden bizi yargılayarak hem bizi cezalandırmak hem de basını susturmak istiyorlar. Buna izin vermeyeceğiz sonuna kadar haberimizin arkasında durcacağız, asıl suçluların yargılanması gerektiğini söyleyeceğiz. Bu ülkede istihbarat teşkilatı silah sevk edemez dedik, bu suçtur dedik. Onu söylemeye devam edeceğiz. Cumhurbaşkanı davaya müdahil olamaz dedik, onu savunmaya devam edeceğiz. Bunu yapanlar suçlu, bir cumhurbaşkanı bir parti kongresine doğrudan müdahale edebiliyorsa, bir davada istihbarat teşkilatıyla birlikte müdahil olabiliyorsa asıl suç budur.
"Hem kendimizi hem gazeteciliği savunarak ve aklayarak çıkacağız"
Bunu söylemeye devam edeceğiz ve buradan diliyorum kihem kendimizi hem gazeteciliği savunarak ve aklayarak çıkacağız. Bütün bugüne kadar, bu süreçte yanımızda olan tüm dostlara teşekkür etmek istiyorum. Gazeteci arkadaşlarıma, meslektaşlarıma, bugün buraya gelen ve aynı kaderi paylaştığımız akademisyen dostlara, hiç bizi yalnız bırakmayan milletvekillerine teşekkür ediyoruz.
Erdem Gül: Gazeteciliği yargılamak ve cezalandırmak istiyorlar
Can'ın söylediklerinden sonra aslında çok uzun söyleyecek bir şey yok. Davayı kazandığımız zaman altından gazetecilik çıktı, gerçek bu oldu. Savcının esas hakkındaki mütahalasında da son olarak bize "devletin gizli belgelerini açıklamak" tan hapis cezası isteniyor. "Devletin gizli belgeleri" dediği acayip soyut kendilerine göre tanımlanmış bir şey, bu gazetecilik yani haber. Habere hapis cezası isteniyor dolayısıyla burada gazeteciliği yargılamak ve cezalandırmak istiyorlar. Biz ikimiz bugün de tekrar gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz.
Dündar: Savunacağız
Dündar, attığı tweette de "Herşeyi denedi:Tehdit,iftira,şantaj,hapis. Telefonlarımızı dinletti,hesaplarımızı inceletti;nafile! Bugün haberi yargılayacak. Savunacağız." dedi.
Dündar ve Gül hakkında MİT TIR’larındaki silahların görüntüleri ve mühimmata ilişkin kriminal raporunu haberleştirdikleri gerekçesiyle Mayıs ve Haziran 2015’te soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmanın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Dündar için sarfettiği “Bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu” sözleri tepki çekmişti. Soruşturma başlatılmasının ardından 27 Kasım 2015 günü ifadeye çağrılan Dündar ve Gül İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklanmıştı. Tutukluluğun 92. gününde ise Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararıyla tahliye edilmişlerdi. Erdoğan bu kararın ardından da yine tepki çekecek “Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” ifadelerini kullanmıştı.
Ceza mütalaada indi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlardan Sorumlu Başsavcı Vekili İrfan Fidan tarafından hazırlanan iddianamede, Dündar ve Gül için, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme”, “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama”, “darbeye teşebbüs” ve “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme” suçlarından ayrı ayrı bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kadar hapis cezası istemişti. 25 Mart’ta başlayan yargılamaya 40 saat kala mahkemeye atanan duruşma savcısı Evliya Çalışkan, ilk duruşmada yargılamanın gizli yapılmasını talep etmiş, mahkeme de bu talebi kabul etmişti. Davayı kamuoyundan kaçırma girişimi olarak değerlendirilen kararın ardından savcı Çalışkan, davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Savcı Çalışkan mütalaasında, Dündar hakkında “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri, temin edip açıklama ve bu suça iştirak” suçlamasıyla 25.5 yıla kadar, Gül hakkında da “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan 10 yıla kadar hapis cezası talep etti. Savcı Çalışkan, Dündar ve Gül’e yöneltilen “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme ve darbeye teşebbüs” suçlamalarının da yargılamadan ayrılmasını istedi. Davanın bugünkü duruşmasında Dündar ve Gül’ün avukatları tarafından esas hakkındaki mütalaaya yönelik savunma yapılacak. Dündar ve Gül’ün son sözlerinin sorulacağı duruşmada İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin davayı karara bağlaması bekleniyor.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Eurofighter Nedir? Eurofighter Typhoon Özellikleri ve Kullanan Ülkeler
Apandisit nerededir, belirtileri nelerdir? (Kör bağırsak iltihabı)
2024 resimli doğum günü mesajları: Kısa, uzun, anlamlı ve komik doğum günü tebrikleri
Hazar Vural Jane kimdir, kaç yaşında, nereli? Jane anlamı nedir?
2025 resmi tatiller takvimi: 2025 yılının resmi tatilleri hangi günlere denk geliyor?