hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler ve sözler | Dur Yolcu ve Çanakkale Türküsü

    18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler ve sözler | Dur Yolcu ve Çanakkale Türküsü
    expand

    Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler ve sözler özellikle öğrenciler tarafından merak ediliyor. Tarihimizde önemli bir dönüm noktası olan ve her yıl büyük bir coşkuyla kutlanan 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü yine çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Bu tarihi öneme sahip günde Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler okunacak. Çanakkale Zaferi ile ilgili sözler ile günün anlam ve önemine vurgu yapılacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tarihimizdeki önemli dönüm noktalarından biri olan 18 Mart Çanakkale Zaferi bu yıl yine heyecanla karşılanıyor. 102 yıl önce bugün İtilaf Devletlerine karşı büyük bir mücadele ve azimle kazandığımız Çanakkale Zaferi şiirler ve çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Özellikle okullarda çocuklara tarih bilincinin aşılanmasında önemli günler için yapılan etkinlikler faydalı oluyor. Bu etkinliklerde Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler okunuyor. Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler pek çok sözden, daha etkili bir anlatıma sahip. Şanlı ordumuzun düşmanı Çanakkale'den geçirmemesinin destanını anlatan Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler bu anlamlı etkinliklere ayrı bir güzellik, anlam katıyor. İşte en güzel Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler...

    Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler

    BİR YOLCUYA

    ( Bu şiir Gelibolu yamaçlarında yazıldı.)

    Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın
    Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
    Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
    Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

    Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
    Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda
    İstiklal uğrunda, namus yolunda
    Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.

    Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
    Son vatan parçası geçerken ele,
    Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
    Mübarek kanının akıttığı yerdir.

    Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
    Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
    Bir harbin sonunda bütün milletin
    Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

    Necmettin Halil Onan

    Çanakkale Şehitleri

    Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
    En kesif orduların yükleniyor dördü beşi

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
    Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.

    Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
    Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"

    Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
    Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

    Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
    Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.

    Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
    Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!

    Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
    Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

    Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
    Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!

    Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
    Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,

    Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
    Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.

    Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
    Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.

    Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
    Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

    Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
    Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;

    Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
    Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.

    Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
    Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.

    Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
    O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
    Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.

    Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
    Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.

    Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
    Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.

    Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
    Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!

    Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
    Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?

    Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
    Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

    Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
    Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;

    Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
    'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.

    Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
    İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.

    Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
    O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,

    Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
    Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

    Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
    Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
    Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

    Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
    'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.

    Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
    Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.

    'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
    Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

    Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
    Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;

    Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
    Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;

    Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
    Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,

    Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
    Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;

    Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
    Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.

    Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
    Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,

    Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
    Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

    O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
    Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
    Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...

    Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
    Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

    Mehmet Akif Ersoy

    Çanakkale Savaşı

    Gülmeyiniz ey düşmanlar,
    Çanakkale geçilemez.
    Bekler nice kahramanlar,
    Çanakkale geçilemez.

    Filo, filoya dayansa,
    Yerler bomba ile yansa,
    Siperler kana boyansa,
    Çanakkale geçilemez.

    On Sekiz Mart Zaferi'ni,
    Herkes tanır Türk erini,
    Ölür de vermez yerini,
    Çanakkale geçilemez.

    Türk'ün göğsü, Türk'ün kolu,
    İman ile kuvvet dolu,
    Aslan yurdu Gelibolu,
    Çanakkale geçilemez.

    Akan kanlar dönse sele,
    Conkbayır'ı geçmez ele,
    Dünya kopup gelse bile,
    Çanakkale geçilemez.

    Birçok milletin askeri,
    Yenilerek kaçtı geri,
    Anladılar Türk'ün yeri
    Çanakkale geçilemez.

    Ali Osman ATAK

    Çanakkale Destanı

    Yıl 1915
    18'indeyiz Martın.
    Kendine gel biraz!
    Pek tekin değildi Çanakkale'nin suyu,
    Geçilmez bu boğaz...
    Geçilmez bu boğaz...
    Bizi
    Ne topun yıldırır,
    Ne kurşunun.
    Çünkü artık
    Başladı cengimiz.
    Er meydanında bulunmaz dengimiz...
    Sen misin Mustafa Kemal'im ileri diyen?
    İşte fırladık siperden.
    Sırtına yüklenmiş kahraman
    Seyit 276 kiloluk mermiyi,
    Koşuyor bataryasına ateşler içinden.
    Bu mermi denizlere gömecek Elizabet'i Buvet'i...
    Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor,
    Denizler yanıyor,
    Dağlar yanıyor.
    Zafer bizimdir artık
    Düşman zırhlıları batıyor...
    Türk'üm,
    Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere.
    Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz.
    Kimimiz gazi.
    Hiç değişmez bu yazı.
    Dünyada her yer geçilir belki
    Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı...

    Fahri Ersavaş

    Zafer Türküsü

    Yaşamaz ölümü göze almayan,
    Zafer, göz yummadan koşana gider.
    Bayrağa kanının alı çalmayan,
    Gözyaşı boşana boşana gider!

    Kazanmak istersen sen de zaferi,
    Gürleyen sesinle doldur gökleri,
    Zafer dedikleri kahraman peri,
    Susandan kaçar da coşana gider.

    Bu yolda herkes bir, ey delikanlı,
    Diriler şerefli, ölüler şanlı!
    Yurt için dövüşen başı dumanlı,
    Her zaman bu şandan, o şana gider.

    Faruk Nafiz Çamlıbel

    Çanakkale Türküsü

    Çanakkale içinde vurdular beni
    Ölmeden mezara koydular beni
    Of gençliğim eyvah

    Çanakkale köprüsü dardır geçilmez
    Al kan olmuş suları bir tas içilmez
    Of gençliğim eyvah

    Çanakkale içinde aynalı çarşı
    Anne ben gidiyorum düşmana karşı
    Of gençliğim eyvah

    Çanakkale içinde bir dolu testi
    Anneler babalar ümidi kesti
    Of gençliğim eyvah

    Çanakkale'den çıktım yan basa basa
    Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa
    Of gençliğim eyvah

    Çanakkale içinde sıra söğütler
    Altında yatıyor aslan yiğitler
    Of gençliğim eyvah

    Çanakkale'den çıktım başım selamet
    Anafarta'ya varmadan koptu kıyamet
    Of gençliğim eyvah

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow