hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Van depreminde de binalar öldürmüş

    Van depreminde de binalar öldürmüş
    expand

    Dicle Üniversitesi ile İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Diyarbakır Şubesince Van depremiyle ilgili hazırlanan rapor açıklandı. Raporda hasar ve yıkımların çoğunlukla taşıyıcı sistem düzenlemelerinde yapılan hatalardan kaynaklandığı belirtildi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Van'da 30'a yakın oda başkanı ve bilim insanıyla yapılan incelemenin sonuçları rapor haline getirildi.

    İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Diyarbakır Şube Başkanı Tansel Önal ve Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İdris Bedirhanoğlu, raporun açıklanması amacıyla basın toplantısı düzenledi.

    Toplantıda konuşan Önal, Türkiye'de nüfusun yüzde 98'inin deprem bölgesinde yaşadığını, depremin bir doğa olayı olduğunu sürekli tekrarladıklarını belirterek, doğa olayının afete dönüşmesinin nedeninin insanların yaptığı yapılar veya insanlar olduğunu söyledi.

    Türkiye'deki yapıların yüzde 40'ının kaçak, iskan ruhsatlı yapı oranının yüzde 30-35'ler civarında olduğunu kaydeden Önal, Van'da kurtarma ve enkazçalışmalarının 6-7 gün sürdüğünü, bunun da afete müdahale edilmesinde bile ciddi sıkıntılar yaşandığını gösterdiğini ifade etti.

    Önal, Van'da 30'a yakın oda başkanı ve bilim insanıyla inceleme yapıldığını, depremin hemen ardından İMO Diyarbakır Şubesince hem yardım hem de teknik incelemeler için çalışmalara başlandığını kaydederek, göçen binalarda taşıyıcı sistemde kullanılan beton ve donatının standartlara uygunluğunun ve dayanımının tespit edilmesi için beton ve donatı örnekleri alındığını belirtti. Önal, daha sonra, raporu okudu.

    Taşıyıcı sistem hataları

    Raporda, göçen ve ağır hasar gören binalar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda, hasara yol açan esas etkenlerin başında taşıyıcı sistem düzenlenmesinde yapılan hataların geldiğinin görüldüğü belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

    "Binaların çoğunda yanal ötelemeyi sınırlayan betonarme perdelerin olmadığı veya yetersiz olduğu ve ayrıca bina zati ağırlığını artıran plak döşeme (asmolen döşeme) sisteminin kullanılmış olması, binaların kütle merkezi ile rijitlik merkezlerinin çakışacak şekilde taşıyıcı sistemin düzenlenmemiş olmasından dolayı binaların büyük miktarlarda burulmaya maruz kalmaları, binaların zemin katlarının ticari alan olarak kullanılmasından dolayı diğer katlara oranla kat yüksekliklerinin fazla olması ve taşıyıcı sisteme katkı sunan dolgu duvarların olmaması veya çok az olması, çerçeve açıklıklarında örülen yarım duvarlar ile oluşturulmak istenen bant pencereler sonucu pencere yanı kolonlarında kısa kolon durumunun oluşması, bitişik nizam yapılan binalarda yeterli derz aralıklarının bırakılmaması sonucu birçok binada çekiçleme hasarları olduğu görülmüştür."

    Raporda, çöken binalardan numuneler alındığı ve incelendiği, beton numuneleri üzerinde yapılan basınç deneylerinde beton dayanımlarının 4.7 MPa ile 15.6 MPa arasında değiştiği ve ortalama beton dayanımlarının 9 MPa olduğu, betonda kullanılan agregaların granülometrilerinin uygun olmadığı, beton içerisinde yer yer ebatları 15 santimetreye varan taşların olduğu, donatı numunelerinin mekanik özelliklerinin bazı numunelerde standartlara uygun olmadıklarının görüldüğü kaydedilerek, "Sonuç olarak, yıkılan ve ağır hasar gören binalarda yıkıma sebep olan ana etkenin taşıyıcı sistemin yanlış düzenlenmesi olduğu kanaatine varılmıştır. Ayrıca hasar gören binalarda genel olarak kullanılan betonun uygun granülometride olmadığı, basınç dayanımlarının çok düşük olduğu ve hatta bazı binalarda betonarme betonu olarak tanımlanamayacak düzeyde betonlar kullanıldığı, donatı işçiliğinin ve montajının gerektiği gibi yapılmadığı tespit edilmiştir" 

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow