İstanbul'un kalbine neşter vurdu!
Aynı zamanda cerrah olan bir yazar, İstanbul'u nasıl görür? Neşterini İstanbul'daki acılara, aşklara dokunduran yazar, "Aşksız İstanbul olmaz, İstanbulsuz aşk olmaz ve yaşanılan tüm acılara rağmen İstanbul'u affediyorum..." diyor.
İlk kitabı "İkra"dan sonra çıkardığı ikinci romanı "İstanbul Seni Affediyorum" ile büyük yankı uyandıran Genel Cerrah Op.Dr. Mehmet Emin Güneş ile doktorluk ve yazarlık macerasını konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Genel cerrahi uzmanıyım. Aynı zamanda hastane ve sağlık işletmeciliği yüksek lisansa sahibim. Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde öğrenim görüyorum. Şu an mesleğimi aktif olarak yapıyorum. Çünkü cerrahiyi çok seviyorum. halen bir hastanede genel cerrahi kliniği idari şefi olarak görev yapıyorum.
Genelde doktorlarda sanata yönelik bir eğilim oluyor değil mi?
Evet. Bizde bir söz vardır, Tıbbiyeden ara sıra doktor çıkar, genelde sanatçı çıkar diye. Sanırım çok stresli bir meslek, ancak entellektüel yönü kuvvetlidir hekimlerin. Bu nedenle genelde bir kaçış oluyor. Benim içinde durum böyle. Belki bir kaçıştı, belki hayatın anlamına bir yolculuk yapmak istedim bilemiyorum ancak cerrahinin de bir sanat olduğunu düşünüyorum. Cerrahi de de dokuları bir nakış gibi işlersiniz.
Sizi edebiyat dünyasına iten ne oldu?
Biliyorsunuz ben cerrahım, işim beden ile; beden tamiri yapıyorum. Yıllardır bu tamiri yaparken şunun farkına vardım, asıl onarılması ya da beslenilmesi gereken yerin gönül olduğu. Anladım ki ruh tamiri ya da ruhun sağlıklı olması beden sağlığından daha önemli. Bunun yanında yaşadığınız hayat tek düze değil. Nasıl sadece iyi sadece kötü yok ise, hayatınızda da sürekli mutluluk olmuyor, fırtınalar hep var. Bu fırtınalar bazen size hayatın anlamını hissettiriyor. Durum böyle olunca, zaten okumayı çok seven ve çok okuyan biri olarak bir gece yazmaya karar verdim, yazdıkça da hem keyif aldım hem de kendim için bir keşif yolculuğuna çıktım. Yazmak bana büyük keyif verdi. Yazdıkça kelimelerin yürekten döküldüğünü gördüm. Bazen öyle zamanlar oldu ki gece yazdıklarımı gündüz okuyunca kendime inanamadım, bunu ben mi yazmışım diye. Gerçekten yazmak insanı geliştiren bir şey.
Bu sizin 2. romanınız!
Evet bu benim ikinci romanım. İlk romanımın adı okumaya dikkat çekmek için oku anlamına gelen 'İkra' idi. Bu kez çok sevdiğim doğup büyüdüğüm İstanbul ile ilgili bir roman yazdım. 2 yıllık bir emek harcadım. Bir yl boyunca İstanbul sokaklarını dolaştım. Burada doğup büyümeme rağmen İstanbul'u hiç tanımadığımı fark ettim. Her köşesinde ayrı bir güzellik ayrı bir sevda olduğunu gördüm. İstanbul'da ve dolaştığım her yerde aşk vardı. Yarım kalan sevdalar vardı, ben de İstanbul ve aşk üzerine bir roman yazmaya karar verdim, eseri 1 yılda tamamladım. Toplam 2 yılımı alan bir roman oldu.
Romanınızdan bahseder misiniz?
Tabi. Romanımın karekteri genç bir erkek. Sanat tarihi mezunu. Kehanetle başlayan bir roman okuyucuyu içine çekiyor. Genç erkeğin baharla kışın içi içe geçtiği hayatına yolculuk yaparken arka fonda hem İstanbul'u dolaşıyorsunuz hem de aşkı yaşıyorsunuz. Gerçekten çok içime sinen bir roman oldu. İnanıyorum okuyucularım bu romanı bir solukta okuyacaklar ve uzun yıllar etkisinde kalacaklar. Yüreklerindeki sevginin coşacağına inanıyorum. Roman da geçen tüm sokakları bir bir dolaştım ve yine inanıyorum okuyucularım romanı bitirdiğinde kendileri de aynı yerleri adımlamak isteyecekler. İz bırakan bir roman olacağını düşünüyorum. Çünkü şuna inanırım. Seyrettiğiniz bir film ya da okuduğunuz bir kitap siz de iz bırakmalı, size bir şeyler katmalı. Kısa olan bu yaşamda harcanan bu saatlerin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Peki neden İstanbul'u affediyorsunuz?
İstanbul çok güzel bir şehir. 3000 yıllık kentsel tarihi olan, geçmiş tarihi 300 bin yıla yakın olan bir şehir. Her inançtan insanın özgürce kardeş içinde rahatça yaşadığı ortasından denizin geçtiği bir dünya şehri , yedi tepeli bir dünya harikası. Evet belki acıları da burada yaşıyoruz. Ömrümüzün hazan dönemlerini de burada yaşıyoruz, hüznümüze sevincimize acımıza aşkımıza İstanbul hep şahitlik yapıyor. Nasıl ki aşk davaya benzer, cefa da onun şahididir. Nasıl ki şahitsiz dava kazanılmazsa, İstanbul'un şahitliği olmadan da yaşanılan her şey bence yarım. O nedenle diyorum ki aşksız İstanbul olmaz, İstanbulsuz aşk olmaz ve yaşanılan tüm acılara rağmen İstanbul'u affediyorum....
Peki yazmaya devam mı?
Evet yazmak benim için hayatın vazgeçilmezlerinden. Bunun için edebiyat fakültesine yazıldım ve öğrenimime devam ediyorum, elbette yazmak için edebiyat fakültesini bitirmeye gerek yok ancak işin mutfağını bilmek lazım diye düşünüyorum bu nedenle günü ikiye böldüm, gündüz cerrahlık yapıyorum gece yazarlık yapıyorum...
Kitabınızın tanıtımının çok renkli geçtiğini duyduk?
Evet kitabımın lansmanı Şişli Kent Kültür Merkezi'nde oldu, gerek siyaset gerek basın medya ve sanat dünyasından geniş katılımlı , İstanbul kokan bir gece oldu, çok keyifli geçti.