

Hiç unutmuyorum tarih 13 Kasım 1998. O dönemin Roma Büyükelçisi rahmetli İnal Batu telefon etti. “Ya Reha ne olacak bu Fenerbahçe’nin hali?” diye sordu. Üç beş lafla gönlündeki sarı lacivertli kulübü konuştuk. Sonra “Bu arada Abdullah Öcalan Roma Fiumicino havalimanından giriş yaparken dün gece gözaltına alınmış” dedi. Sonrası malum.
Haber kovalamak mı, Türkiye’den gelen bağlı olduğum medyanın mensuplarını karşılamak mı, Kanal D ana haber bültenine canlı yayında çıkmak mı? Hürriyet’e haber yetiştirmek mi? İtalyan meslektaşlarımın isteklerine yanıt vermek mi? Tam bir kaos. Tabii bu arada Büyükelçimle resmen dirsek temasındayız. Gelen medya mensupları elçilik binasında Öcalan’ın nerede olduğu istihbaratı üzerine inanılmaz bir fikir jimnastiği yapıyorlar.
O dönemdeki bütün kanallar beni arayıp canlı bağlanma yarışındalar. Tek bir soru var “Öcalan nerede ve zaman iade edilir?” Çok zor bir soru. Çünkü hükümet ortaklarından Yeniden Kurulan Komünist Partisi (Rifondazione Comunista) koalisyonun Başbakanı Massimo D’Alema’nın bilgisi dışında Öcalan’ı Roma’ya siyasi sığınma koşulu ve sözü ile getirmiş.
Hafiften alınacak bir durum değil. Saatler ilerliyor. Öcalan’ın nerede saklanıldığı bilinmiyor. zamana karşı bir istihbarat mücadelesi. Peyderpey diğer medya gruplarının gazetecileri de Roma’ya akın ediyor.
Sevgili Uğur Dündar ana haber bülteninde beni canlı yayına alıyor. “Reha Abdullah Öcalan Türkiye’ye ne zaman iade edilir?”. Kem küm ediyorum. Aklımın köşesinde “Türkiye’de İdam cezası var” demek istiyorum. “Zor hatta olanaksız” diyemiyorum ama milyonlarca seyirci önünde ağızımdan “Umarım en yakın zamanda” sözleri çıkıyor.
Türkiye Fethullah Gülen için adım attı
Yayından sonra zaten kesin yanıtı Öcalan’ın kolundan tutarak Moskova’dan Roma’ya getiren Ramon Mantovani’ye öfke kusan ve Hırvatistan’da resmi ziyarette bulunan ve “Bizi maalesef gafil avladı” yorumunda bulunan Başbakan Massimo D’Alema veriyor. “Öcalan’ı Türkiye’ye etmemiz söz konusu değil” diyor.
Bahçeli: AKP hazırsa idama biz de varız
Büyükelçi İnal Batu o akşam kriz masasının başında bulunan İtalyan Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Umberto Vattani ile Bakanlık'ta görüşüyor. Bakanlık'taki basın odasında bekleyen tek gazeteci benim. İkili görüşme tam 4 saat sürüyor. Görüşmeden çıkıyor suratı asık. Sarı lacivertli kravatını kavrıyor. “En azından siyasi sığınma isteğini durdurduk” diyor.
Sonuç: Öcalan 66 gün sonra ABD’nin baskısıyla İtalya’yı terk etmek zorunda kalıyor. Yani “İdam yasası bulunan bir ülkeye iadesi söz konusu olmuyor”
Demirtaş: İdama ilke olarak karşıyız
"Gülen'in iadesi imkansızlaşır"
Bizim AB’ye üye olmak için yaptığımız ilk hamle idam cezasını kaldırmaktı.
Alkışlandık. Oysa ülkemizde 1984’ten beri idam cezası hiç uygulanmamıştı.
Sonra Müsteşar Umberto Vattani ve o dönemin Başbakanı Massimo D’Alema ile röportajlar yapmıştım. İkisi de “Eğer Türkiye’de İdam cezası yasası olmasaydı yasal adli protokol prosedürü uygulanır ve Öcalan rahatlıkla iade edilirdi” yanıtı vermişlerdi.
Demek istediğim. İdam cezası tekrar meclisten geçirilip, yasallaşıp Cumhurbaşkanı tarafından imzalanırsa Fettulah Gülen’in iadesi imkansızlaşır ayrıca AB’nin 27 üye ülkesi Türkiye’nin adaylığını bir kalemde siler ve bugüne kadar açılan tüm “Chapter”ler bir anda kül olur. Batı, Türkiye’yi ciddi bir şekilde dışlayabilir.
Bu arada dost, büyük insan, olağanüstü diplomat Roma Büyükelçim İnal Batu’yu rahmetle anıyorum.
Hiç unutmuyorum tarih 13 Kasım 1998. O dönemin Roma Büyükelçisi rahmetli İnal Batu telefon etti. “Ya Reha ne olacak bu Fenerbahçe’nin hali?” diye sordu. Üç beş lafla gönlündeki sarı lacivertli kulübü konuştuk. Sonra “Bu arada Abdullah Öcalan Roma Fiumicino havalimanından giriş yaparken dün gece gözaltına alınmış” dedi. Sonrası malum.
Haber kovalamak mı, Türkiye’den gelen bağlı olduğum medyanın mensuplarını karşılamak mı, Kanal D ana haber bültenine canlı yayında çıkmak mı? Hürriyet’e haber yetiştirmek mi? İtalyan meslektaşlarımın isteklerine yanıt vermek mi? Tam bir kaos. Tabii bu arada Büyükelçimle resmen dirsek temasındayız. Gelen medya mensupları elçilik binasında Öcalan’ın nerede olduğu istihbaratı üzerine inanılmaz bir fikir jimnastiği yapıyorlar.
O dönemdeki bütün kanallar beni arayıp canlı bağlanma yarışındalar. Tek bir soru var “Öcalan nerede ve zaman iade edilir?” Çok zor bir soru. Çünkü hükümet ortaklarından Yeniden Kurulan Komünist Partisi (Rifondazione Comunista) koalisyonun Başbakanı Massimo D’Alema’nın bilgisi dışında Öcalan’ı Roma’ya siyasi sığınma koşulu ve sözü ile getirmiş.
Hafiften alınacak bir durum değil. Saatler ilerliyor. Öcalan’ın nerede saklanıldığı bilinmiyor. zamana karşı bir istihbarat mücadelesi. Peyderpey diğer medya gruplarının gazetecileri de Roma’ya akın ediyor.
Sevgili Uğur Dündar ana haber bülteninde beni canlı yayına alıyor. “Reha Abdullah Öcalan Türkiye’ye ne zaman iade edilir?”. Kem küm ediyorum. Aklımın köşesinde “Türkiye’de İdam cezası var” demek istiyorum. “Zor hatta olanaksız” diyemiyorum ama milyonlarca seyirci önünde ağızımdan “Umarım en yakın zamanda” sözleri çıkıyor.
Türkiye Fethullah Gülen için adım attı
Yayından sonra zaten kesin yanıtı Öcalan’ın kolundan tutarak Moskova’dan Roma’ya getiren Ramon Mantovani’ye öfke kusan ve Hırvatistan’da resmi ziyarette bulunan ve “Bizi maalesef gafil avladı” yorumunda bulunan Başbakan Massimo D’Alema veriyor. “Öcalan’ı Türkiye’ye etmemiz söz konusu değil” diyor.
Bahçeli: AKP hazırsa idama biz de varız
Büyükelçi İnal Batu o akşam kriz masasının başında bulunan İtalyan Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Umberto Vattani ile Bakanlık'ta görüşüyor. Bakanlık'taki basın odasında bekleyen tek gazeteci benim. İkili görüşme tam 4 saat sürüyor. Görüşmeden çıkıyor suratı asık. Sarı lacivertli kravatını kavrıyor. “En azından siyasi sığınma isteğini durdurduk” diyor.
Sonuç: Öcalan 66 gün sonra ABD’nin baskısıyla İtalya’yı terk etmek zorunda kalıyor. Yani “İdam yasası bulunan bir ülkeye iadesi söz konusu olmuyor”
Demirtaş: İdama ilke olarak karşıyız
"Gülen'in iadesi imkansızlaşır"
Bizim AB’ye üye olmak için yaptığımız ilk hamle idam cezasını kaldırmaktı.
Alkışlandık. Oysa ülkemizde 1984’ten beri idam cezası hiç uygulanmamıştı.
Sonra Müsteşar Umberto Vattani ve o dönemin Başbakanı Massimo D’Alema ile röportajlar yapmıştım. İkisi de “Eğer Türkiye’de İdam cezası yasası olmasaydı yasal adli protokol prosedürü uygulanır ve Öcalan rahatlıkla iade edilirdi” yanıtı vermişlerdi.
Demek istediğim. İdam cezası tekrar meclisten geçirilip, yasallaşıp Cumhurbaşkanı tarafından imzalanırsa Fettulah Gülen’in iadesi imkansızlaşır ayrıca AB’nin 27 üye ülkesi Türkiye’nin adaylığını bir kalemde siler ve bugüne kadar açılan tüm “Chapter”ler bir anda kül olur. Batı, Türkiye’yi ciddi bir şekilde dışlayabilir.
Bu arada dost, büyük insan, olağanüstü diplomat Roma Büyükelçim İnal Batu’yu rahmetle anıyorum.