hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Ozan Onat Ozan Onat

    Robotel çocuklara umut veriyor

    14.11.2015 Cumartesi | 14:57Son Güncelleme:

    Coşku dolu bir ekip, heyecan veren bir proje ve umutları gerçeğe dönüşen çocuklar. Robotel ucuzlayan teknoloji sayesinde protez ihtiyacı olan minik ellere umut oluyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bilim ve teknoloji dünyasında söz sahibi pek çok isme göre üç boyutlu yazıcılar dönemimizin en büyük teknolojik gelişmelerinden biri. Yakın gelecekte ekonomik, sosyal, kültürel pek çok anlamda yaşamımıza çok büyük etkisi olacağı tahmin ediliyor. Yine de bugün 3 boyutlu yazıcılar yavaş yavaş hayatımıza girmeye başlamış olsa bile, sıradan vatandaşa hala pek bir şey ifade etmiyor. Toplumda pek çok kişi varlığından bile habersizken, son kullanıcı için şuanda akıllı telefon kılıfı basan bir aletten fazlası değil.

    Böyle bir ortamda karşıma çıkan heyecan verici bir proje ve yaratıcılarıyla sizi tanıştırmak istiyorum. Üç boyutlu yazıcıların aslında hayatımıza nasıl dokunabileceğini çok net ortaya koyan bir proje; Robotel. Teknolojiyle haşır neşir üç isim; mimar Zeynep Karagöz, mimar Serdar Okumuş ve makine mühendisi Hakan Pakten 5dakika firması altında teknolojiyle tasarımı buluşturan projeler hayata geçiriyorlar.  

    Robotel çocuklara umut veriyor

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Son dönemde üç boyutlu yazıcılarla da oldukça haşır neşir bir halde çalışırken internette “Enabling The Future” projesiyle karşılaşıyorlar ve "hem ekibimiz hem de olanaklarımız varken biz niye böyle bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçirmeyelim" diye düşünüp işe koyuluyorlar;

    Ozan Onat: Nedir robotel?

    Zeynep Karagöz: 3 boyutlu yazıcılar insan hayatına nasıl dokunuyor diye yurtdışında yapılan projeleri incelerken karşılaştığımız bir proje aslında Robotel. Dünya da “Enabling the Future” adı altında başlayıp yayılan bir organizasyon. Bir Güney Afrikalı marangozun kişisel deneyimiyle başlayıp, ardından "ben bunu niye kendime tutayım ki? Tüm dünyayla paylaşmalıyım" demesiyle -açık kaynaklı bir proje olduğu için- hızla yayılan ve büyüyen bir organizasyon. Biz katıldığımızda tüm dünyada projeye gönül veren aşağı yukarı 1000 kişi vardı, bugün 6000 kişiyi geçmiş durumda.

    OO: Peki ne yapar Enabling the future?

    ZK: Çocuklara protez takılamıyor. Dünyada protez çok pahalı ve meşakkatli bir iş. Çocuklar da hızla büyüyorlar. Çok hızlı büyüdükleri için de gelişimlerini tamamlayana kadar genel de çoğunluğunun proteze erişimi olmuyor. Ufak bir parmak protezi 3000 dolar civarından başlıyor. Dolayısıyla çocuklar ellerini kollarını kullanamadan yetişiyorlar. Bu durum da fiziksel anlamda kas erimelerine, ayrıca sosyolojik,  psikolojik sorunlara yol açıyor. Bir de “ABS Sendromu” adı verilen genetik bir hastalık var. Parmak, el uzuvlarının özellikle doğuştan gelişmesini engelleyen bir hastalık. Amerika, Japonya gibi gelişmiş ülkelerde tutulan istatistiklere göre 1200 kişide bir görülüyor. Bizim ülkemizde istatistiği yok.  Dolayısıyla oldukça yüksek sayıda insanın etkilendiği bir durum. İşte bu çocuklara protezin yerine alternatif, üç boyutlu yazıcıdan basılan mekanik bir el; “Robotel”. Tamamen mekanik, yani biyolojik sinirlere medikal bir bağlantı yok. 3 boyutlu yazıcıyla kişiye özel basılması önemli, çünkü her çocuğun, her kişinin fizyolojik özelliği, ölçüsü, parmaklarının deformasyonu farklı. Kişiye özel üretilmesi lazım. Bu noktada 3 boyutlu yazıcı teknolojisi devreye giriyor ve o kişiye özel el tasarımı yapılıp, modifiye edilip, basılıp, takılıp, onun elini, parmaklarını kullanmasına imkan veren bir proje oluyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    SO: Robotel aslında bizim yurtdışında görüp, Türkiye’de de duyurmak için çaba sarf ettiğimiz bir proje. Nasıl yayarız, nasıl duyulur, bir site aracılığıyla mı olur, bir facebook sayfasıyla mı olur gibi bir sürü denemeden geçtikten sonra, üç boyutlu yazıcıya ihtiyacı olanla - yani o ele ihtiyaç duyanla - yazıcı sahiplerini bir araya getiren, arada tasarımcının da destek verdiği bir sistem kurmak amacıyla oluşturduğumuz bir sistem.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ZK: Yani Türkiye ağını başlatan ekip olduk.

    OO: Peki işin maddi kısmı bir yana protezden farkı ne? Dezavantajları, avantajları nedir?

    SO: Aslında maddi yönü en önemli farkı tabi. Bunun yanı sıra protezden farkı üretiminin kolay olması, çok zaman almaması. Çünkü protez de kişiye özel olarak üretilen bir şeydir ve uzun sürede üretilir. Çocuklar hızlı danbüyüdüğü için protez takmak kolay değil. Ama Robotel hem çabuk üretilebilen hem de ucuza üretilebilen bir ürün olduğu için çocuklar bu sürece çok daha kolay dahil olabiliyor.

    Ayrıca çocuğun kavrama hareketini yapabilmesi önemli. Yani bardak tutması, bisiklet kolunu tutması, top tutması, kaşık tutması… Bu tip şeyler için kavrama hareketi gerekiyor. Hayati bir fonksiyonu yerine getirmesi diyebiliriz. “Robotel”i takan kişi anında kavrayabiliyor ve bir gün içerisinde kullanmaya başlıyor. Adaptasyon çok kolay. Yine başta fizyoterapist ya da özel bir destek olması faydalı ama her halükarda adaptasyon süreci çok kolay.  

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Robotel çocuklara umut veriyor

    ZK: Bu arada bir sürü protez de hakikaten hiç çalışmıyor.

    SO: Tabi Robotel’in süs protezle karşılaştırılabilecek hiçbir yanı yok. Süs protez de ucuz bir şey değil fakat fonksiyonu olmayan bir elden bahsediyoruz. Robotel ise tamamen fonksiyonel.

    OO: İhtiyacı olan herkes kullanabiliyor mu?

    SO: Bunun bir çok modeli var. Bizim burada uygulamaya çalıştığımız bileği olan insanların taktığı sistem. Dirsekten kayıp olduğunda da sistem uyarlanabiliyor ama yapmadık hiç. Ama yapabiliriz. Omuzdan kayıp olduğunda da uyarlanabiliyor, gene yapmadık ama yapabiliriz diyoruz. Sonuçta mekanik bir sistem olduğu için çeşitli şekillerde uyarlayabiliriz. Evet herkes bunu rahatlıkla kullanabilir diyebiliriz.

    OO: Bir Robotel’in üretimi ne kadar sürüyor?

    SO: Sadece üretim aşamasını düşünürsek, 24 saat içinde bir el sahibi olmak mümkün.

    ZK: Ama sistemde önce ölçü alınıyor, sonra tasarım yapılıyor, ondan sonra baskı alınıyor, baskı alınan parçalar bir araya getirilip monte ediliyor ve en son test süreci. Uymazsa revizyon başlıyor. Biraz hassas davranarak süreç 2 haftayı buluyor.

    OO: Bence 1 haftada yapılabilir gibi…

    SO: Şu anda Adıyaman’daki bir arkadaşın elini bir günde bastık ve gönderdik.

    OO: Peki Adıyaman’daki çocuğun el ölçüsünü nasıl alıyorsunuz?

    SO: Onun ölçüsünü öğretmeni aldı, fotoğrafını gönderdi ve biz de bu ölçüye göre eli yaptık. Bekli ufak bir değişiklik gerekecek. O zaman bize geri dönüş yapacak, eksiklikleri, sıkıntıları paylaşacak. Biz de ona göre ikinci bir ürün üreteceğiz. İşin güzel yönü bunun maliyetinin olmaması ve bunu sürekli deneyebilecek olmamız.

    ZK: Maliyeti çok düşük kullandığımız malzemenin.

    OO: Ne kadar mesela?

    ZK: 50 lira tutmuyor diye düşünüyoruz.

    SO: Bu zamana kadar net olarak ölçemedik. Çünkü makinanın çalışma süresini, kendi çalışma temponuzu vs.. ölçemediğiniz için hesaplaması zor. Ama harcanan plastiği, kullanılan ipi hesaplarsak maliyet 50 TL civarı oluyor. 

    ZK: Yurtdışındaki videolara baktığınızda da 50 doların altında bir maliyetten bahsediliyor

    OO: Peki Robotel’in ömrü ne kadar?

    SO: Çocuk için olduğu düşünülürse bunun 3 ayda bir değişeceğini öngörmek lazım. Ömrü daha uzun olabilir ama çocuk büyüyor olacağı için boşa çıkacak gibi duruyor. Malzeme ne kadar dayanır diye soruyorsanız, çok net değil. İplerin kullanımı ayrı bir süre, ama plastiğin dayanma üresi baya uzun oluyor. Gündelik kullanıma göre de değişir. Mesela sıcak ısıyla temas ettiği zaman bozulma olabileceğinden, yeniden basmak gerekebilir.

    OO: Sağlık açısından bir sıkıntısı olabilir mi?

    SO: Bu bir tıbbi cihaz değil. Bunun tıbbi bir cihaz olmadığını ben söylemiyorum, Amerikan Sağlık Örgütü (FDA) söylüyor. Burada kullanılan bütün malzemeler ona uygun olarak ayarlandı. PLA (polilaktik asit) kullanılıyor, yani mısır koçanından yapılan plastik. Petrol esaslı üretilen plastik değil. Dolayısıyla gıdayla temasında bir sakınca yok. Yani çocuk bununla bir elmayı tutabilir. Bunu da Amerikan Sağlık Örgütü söylüyor. Kullanılan iplikle de ilgili, Amerika’da yapılan testlere uygun olarak hareket ettik. Çünkü Türkiye’de böyle bir standart yok. Ama yurtdışındaki aynı malzemeyi kullanıyoruz.

    OO: Vücuduyla da medikal bir temas yok.

    SO: Aynen öyle. O yüzden bu tıbbi bir cihaz değil, mekanik bir oyuncak .

    OO: Türkiye’de ilk ne zaman takıldı bu kol?

    ZK: İlk gönüllümüz Mehmet Ali Toprak’tı. 1,5 sene oldu galiba.

    OO: O günden bugüne kaç kişi faydalanma şansını yakaladı?

    SO: Son bir aya kadar sadece 1 kişiydi. Biz bunun Türkiye’de yayılması için binbir yol aradık. Bir sonuca varamadık ama son bir ayda iş sosyal medyaya büyüyünce ilgi arttı. İzmir’deki Emot Hastanesinden de bir destek var, bu sayede daha çok kişiye yayılabileceğini düşünüyoruz. Bu ay içinde 7-8 kişi olacak.

    OO: Diyelim ben de evime bir üç boyutlu yazıcı aldım, bir Robotel basabilir miyim?

    SO: Tabi ki. Zaten anlatmak istediğimiz bu. Bunu yapmak için doktor veya mühendis olmanıza gerek yok. Üç boyutlu yazıcı sahibi herkes, ellerine geçen dosyayı rahatlıkla basabilir, çıkartabilir, hatta montajını da yapabilir. Amerika’da bunun için ev hanımlarına ve çocuklarına yönelik kurslar açıyorlar. Bu şekilde montajını çocuklar bile yapabiliyor.

    OO: Ben de montaj aşamasını internetten izleyebilirim.

    SO: Kesinlikle. Zaten konu açık kaynak olunca, bilgi edinmek çok kolay. Biz de İngilizce videoları Türkçeleştirerek internete koyuyoruz.

    OO: Siz kaç kişi çalışıyorsunuz bu iş için?

    SO: Biz üç kişi başladık bu işe. Giderek büyüyoruz. Facebook sayfamızda kapalı bir grup oluşturduk ve 60 kişi çok aktif olarak tasarıma yardım ediyor. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’ndeki bir öğrencinin 3 parmağı ile ilgili çalışmayı, Pamukkale’de imalat mühendisliği okuyan bir öğrenci üstleniyor.

    OO: Üç boyutlu yazıcım yok, tasarımcı da değilim ama destek olmak istiyorum dersem, nasıl yardımcı olabilirim?

    SO: İhtiyaç sahibi olan insanları tespit edebilir ve bulundukları noktada böyle bir imkan yoksa, onun adına ölçü alabilir, ki ölçü almak çok kolay bir iş, fotoğraflarını çekip bize ulaştırabilirsiniz.

    ZK: Böyle gönüllü gruplarımız oluşmaya başladı. Montajını yapan, tasarımını üstelenen, fotoğrafını çeken, ölçüsünü alan. Hatta projeyi duyurmak bile bir farkındalık yaratıyor. Mesela siz de bir gönüllüsünüz aslında. Bir de projeyi kitlesel hale getiren, fon sağlayan, kurumsal açıdan destek veren ekipler, firmalar olabilir.

    OO: Bu zamana kadar ne gibi sıkıntılarla karşılatınız?

    ZK: Bir dokun bin ah işit demişler bu da öyle bir konu. Ama çok detayına inmezsek, bilinçsizlik en büyük sorun denilebilir.

    OO: Üç boyutlu yazıcıyla ilgili bilinçsizlik mi yoksa, ne işe yarar bakışı mı?

    ZK: Aslında duruma onların gözünden de bakmak gerekir. Sanırım biz karşımıza çıkanlara bu olayı yeterince açık, doğru anlatamadık. Bir sürü farklı yolla anlatmak istedik ama olmadı. Çeşitli kurumlardan, sağlık örgütlerinden destek bekledik ama olmadı. Sonunda sosyal medyada insanlar kendi ilgileriyle, reklam bile yokken bize geldiler. Daha 1 ay olmadan facebook’ta 1800 kişi olduk ve ilk on günde o kadar hızlı bir atış oldu ki, bu sefer gelen taleplere biz yetişemedik. Çünkü böyle bir ilgi beklemiyorduk.

    SO: Genel olarak teknolojiyi anlamamak en büyük problem. Bir de bunu bir sosyal sorumluluk bilinciyle değil de ticari bir amaç olarak düşünüyorlar. Ama öyle bir şey yok. Zaten açık kaynak olduğu için herkes yararlanabilir.

    OO: İlgi artıyor mu?

    ZK: Son zamanlarda gayet iyi gidiyor. Sosyal medyadaki yardımlaşmalar, paylaşımlar çok etkili oldu. Medyanın ilgisi artıyor. İzmir’deki Emot Hastanesi gibi kurumlardan da destek bekliyoruz.

    OO: Yetişkinler nasıl bakıyor Robotel’e?

    SO: Aslında bu konuda Türkiye’de bir zihniyet değişikliği gerekiyor. Biz çeşitli kurumlarla görüşürken, önümüze engel olarak çıkan nokta “Türkiye’de estetiğe bakılır” anlayışıydı. “Fonksiyondan çok estetik önemlidir.” Almanya’ya, İngiltere’ye, Amerika’ya bakıyoruz, orada “çocuk topu tutabiliyor mu?” diye bakıyorlar. Yetişkin dediğimiz kişi küçüklüğünden beri bunu kullanmış olsaydı, sadece fonksiyonuna bakıyor olacaktı. Bu onun için dert olmayacaktı. Bence fonksiyonel olması daha iyiyken birçok kişi doğal olarak olaya estetik açıdan bakıyor.

    OO: Peki ilerde robot bacak olur mu?

    SO: Tabiki olur. Zaten kol fikri de deneme yoluyla ortaya çıkmış bir proje.

    ZK: Şu anda dünyada üç boyutlu yazıcıyla geleneksel protez yöntemini bir arada kullanmak üzere çalışmalar yapılıyor. Ayak fazla yük çektiği için nispeten daha dayanıklı olması lazım.  

    OO: Son olarak insanlar size nasıl ulaşabilir?

    ZK: www.robotel.org ve Facebook sayfamızdaki bilgileri okuyarak daha çok bilgi elde edebilirler, gönüllü olabilirler, ağa kaydolup bize ulaşabilirler.