

Dünyanın en önemli iletişim kuruluşlarından FleishmanHillard’ın Başkan Yardımcıs Nick Andrews , 26-27 Şubat’ta Pera Palas’ta düzenlenen PR Trends Konferansı için İstanbul’daydı. Sosyal mecranın iletişimim doğasını büyük bir değişime zorladığını belirten Andrews, başarılı olmak isteyenlerin insanlara bağıra çağıra yüksek sesle konuşmayı kesip, onları dinlemeleri gerektiğine dikkat çekti. cnnturk.com için bir söyleşi yaptığımız Nick Andrews, çalışanlarına yetki vermeyen şirketlerin, sosyal mecradaki konuşmaları kaçıracakları için müşterilerinden kopacağını vurguladı.
Artık, insanlarla yüksek sesle konuşamazsınız. Onlara ne yapacaklarını söyleyemezsiniz. Çekip giderler.
Şirketler itibarlarını nasıl yönetmeliler?
Geçmişte, az sayıda TV kanalı vardı, insanlar birlikte aynı programları, aynı haberleri izlerdi. Artık, herkes, özellikle de gençler, 7 gün 24 saat cep telefonları aracılığıyla her tür bilgiden haberdar oluyor. Birbirlerinden öğreniyorlar. Markaların kendileriyle ilişki kurması zor. Bu yüzden, yenilenmeleri gerekiyor.
İletişimin kuralları değişiyor…
Eveti iletişimin doğası değişti. Eskiden, reklamcılar televizyonda bir şeyleri yayınlar ve insanların bunları dinlemelerini beklerdi. Oysa, şimdi dünyanın en büyük kokteyl partisinin içinde gibisiniz. Günün her saatinde milyonlarca konuşma oluyor. Bir kurum ya da marka olarak , bu konuşmalara kulak vermelisiniz. Artık, insanlarla yüksek sesle konuşamazsınız. Onlara ne yapacaklarını söyleyemezsiniz. Çekip giderler. Öncelikle onları dinlemeniz gerek. Dikkatlerini çekecek, ilginç malzemeler bulmalısınız.
Sosyal medyanın gücü artıyor…
Sosyal medyada anahtar sözcük medya değil “sosyal” dir. Şirketler şirkettir, insanlar insandır. Bir şirket bir insan gibi davranamaz. Bu yüzden, günümüzde şirketlerin yanıtlaması gereken en önemli soru nasıl daha insani olabilecekleridir.
Bunu nasıl başaracaklar?
Çalışanlarına yetki vererek. Tipik bir şirkette, bir kurumsal iletişim bölümü vardır. Bu bölüm, basın bültenleri ve yazılar hazırlayarak, üst yönetimin onayına sunar. Yazılanlar ancak onaydan sonra dış dünyayla paylaşılır. Artık, işler böyle yürümüyor. Yapmanız gereken kendilerini bir hedef kitle olarak görmeyen “hedef kitlenizle” ilişki geliştirmek. Şirketinizdeki çalışanlar da o kitleye yakın ve uygun kişiler olmalı. Örneğin, 25 yaşındakilere erişmek istiyorsanız, onların kendi yaşıtlarıyla konuşmak isteyeceğini unutmayın.
Kaç şirket 25 yaşındaki insanlara yetki veriyor? Sorun burada. Çoğu kez, 25 yaşındaki kadınlara yönelik reklamları 50 yaşlarındaki erkeklerin yazdığına tanık oluyoruz. Büyük kopukluk var.
“Geleceği boşverin, bugüne odaklanın”
Önümüzdeki günlede bizi ne bekliyor?
Fırsat çok. Şirketlerin hala sosyal mecra konusunda yapmaları gereken çok şey var. Müşterilerimiz bize gelecekte kendilerini bekleyen en önemli değişimin ne olacağını sorduklarında onlara “geleceği boşverin, bugüne odaklanın” diyoruz. Henüz kendi internet sitesini bile doğru yönetemeyen pek çok şirket var. Sitesindeki mesajları tam olarak belirlememiş bir şirket sosyal mecrada ne yapabilir?
Başarı için ne gerekiyor?
Başarı için, samimi ve hakiki olmak gerekiyor. Sosyal medya, insanlara bireyler olduklarını hissettirdi, herkes kendisine bir birey olarak davranılmasını bekliyor. Dünyadaki pek çok güven araştırması, insanların hükümetlere, STK’lara ve şirketlere güvenmediklerini ortaya koyuyor. İnsanlar internetteki diğer insanların görüşlerine güveniyorlar. Bu yüzden, şirketler “”Hedef kitle diye bir şey olmadığını kabul etmeliler. Herkesin farklı bir birey olduğunu, grupların bireylerden oluştuğunu unutmamalılar. Önümüzdeki dönemde tüm şirketlerin en büyük hedefi, tüm müşterilerini sadece onlarla konuşulduğu hissini vermek olmalıdır.
Dünyanın en önemli iletişim kuruluşlarından FleishmanHillard’ın Başkan Yardımcıs Nick Andrews , 26-27 Şubat’ta Pera Palas’ta düzenlenen PR Trends Konferansı için İstanbul’daydı. Sosyal mecranın iletişimim doğasını büyük bir değişime zorladığını belirten Andrews, başarılı olmak isteyenlerin insanlara bağıra çağıra yüksek sesle konuşmayı kesip, onları dinlemeleri gerektiğine dikkat çekti. cnnturk.com için bir söyleşi yaptığımız Nick Andrews, çalışanlarına yetki vermeyen şirketlerin, sosyal mecradaki konuşmaları kaçıracakları için müşterilerinden kopacağını vurguladı.
Artık, insanlarla yüksek sesle konuşamazsınız. Onlara ne yapacaklarını söyleyemezsiniz. Çekip giderler.
Şirketler itibarlarını nasıl yönetmeliler?
Geçmişte, az sayıda TV kanalı vardı, insanlar birlikte aynı programları, aynı haberleri izlerdi. Artık, herkes, özellikle de gençler, 7 gün 24 saat cep telefonları aracılığıyla her tür bilgiden haberdar oluyor. Birbirlerinden öğreniyorlar. Markaların kendileriyle ilişki kurması zor. Bu yüzden, yenilenmeleri gerekiyor.
İletişimin kuralları değişiyor…
Eveti iletişimin doğası değişti. Eskiden, reklamcılar televizyonda bir şeyleri yayınlar ve insanların bunları dinlemelerini beklerdi. Oysa, şimdi dünyanın en büyük kokteyl partisinin içinde gibisiniz. Günün her saatinde milyonlarca konuşma oluyor. Bir kurum ya da marka olarak , bu konuşmalara kulak vermelisiniz. Artık, insanlarla yüksek sesle konuşamazsınız. Onlara ne yapacaklarını söyleyemezsiniz. Çekip giderler. Öncelikle onları dinlemeniz gerek. Dikkatlerini çekecek, ilginç malzemeler bulmalısınız.
Sosyal medyanın gücü artıyor…
Sosyal medyada anahtar sözcük medya değil “sosyal” dir. Şirketler şirkettir, insanlar insandır. Bir şirket bir insan gibi davranamaz. Bu yüzden, günümüzde şirketlerin yanıtlaması gereken en önemli soru nasıl daha insani olabilecekleridir.
Bunu nasıl başaracaklar?
Çalışanlarına yetki vererek. Tipik bir şirkette, bir kurumsal iletişim bölümü vardır. Bu bölüm, basın bültenleri ve yazılar hazırlayarak, üst yönetimin onayına sunar. Yazılanlar ancak onaydan sonra dış dünyayla paylaşılır. Artık, işler böyle yürümüyor. Yapmanız gereken kendilerini bir hedef kitle olarak görmeyen “hedef kitlenizle” ilişki geliştirmek. Şirketinizdeki çalışanlar da o kitleye yakın ve uygun kişiler olmalı. Örneğin, 25 yaşındakilere erişmek istiyorsanız, onların kendi yaşıtlarıyla konuşmak isteyeceğini unutmayın.
Kaç şirket 25 yaşındaki insanlara yetki veriyor? Sorun burada. Çoğu kez, 25 yaşındaki kadınlara yönelik reklamları 50 yaşlarındaki erkeklerin yazdığına tanık oluyoruz. Büyük kopukluk var.
“Geleceği boşverin, bugüne odaklanın”
Önümüzdeki günlede bizi ne bekliyor?
Fırsat çok. Şirketlerin hala sosyal mecra konusunda yapmaları gereken çok şey var. Müşterilerimiz bize gelecekte kendilerini bekleyen en önemli değişimin ne olacağını sorduklarında onlara “geleceği boşverin, bugüne odaklanın” diyoruz. Henüz kendi internet sitesini bile doğru yönetemeyen pek çok şirket var. Sitesindeki mesajları tam olarak belirlememiş bir şirket sosyal mecrada ne yapabilir?
Başarı için ne gerekiyor?
Başarı için, samimi ve hakiki olmak gerekiyor. Sosyal medya, insanlara bireyler olduklarını hissettirdi, herkes kendisine bir birey olarak davranılmasını bekliyor. Dünyadaki pek çok güven araştırması, insanların hükümetlere, STK’lara ve şirketlere güvenmediklerini ortaya koyuyor. İnsanlar internetteki diğer insanların görüşlerine güveniyorlar. Bu yüzden, şirketler “”Hedef kitle diye bir şey olmadığını kabul etmeliler. Herkesin farklı bir birey olduğunu, grupların bireylerden oluştuğunu unutmamalılar. Önümüzdeki dönemde tüm şirketlerin en büyük hedefi, tüm müşterilerini sadece onlarla konuşulduğu hissini vermek olmalıdır.