

Hepsi emekçi... Hepsi yük hayvanı… Hepsi bir lokma ekmek için kendisine verilen emirleri itirazsız yerine getiren fukara… Hiçbirisi için din, milliyet, ırk, sınır, ülke gibi kavramlar yok… Sırtına ne koyarsan taşırlar… Ne karınları ağrıdığı zaman veteriner isterler, ne de susadıkları zaman su, ne küçücük bir ağrı kesici ilaç!
Bir günün diğerinden farkı yoktur. Gençken en zorlu bayırları dağları tırmanırlar. Traktörün, kamyonun geçemediği yerlerden üzerlerindeki kilolarca yükle geçerler. Oysa, gelin görün ki bizim devlet büyükleri üzerlerindeki taşıdıkları yükten, geçtikleri sınır ötesinden dolayı sahiplerini değil onları suçlayıp idama mahkum ettiler. Sanki başka şansları var mıydı? Sanki taşıdıkları yük kendi azıkları mıydı?
Tesadüfen doğmuş oldukları coğrafyanın şansızlığı, kaderi; tıpkı insanlarında, tıpkı ağaçlarında, tıpkı kendini savunamaz doğasında olduğu gibi onlara acı bir şekilde fatura edildi. Acımasızca kurşuna dizilip idam edildiler. Oysa onlar için ülke, sınır, din, dil, milliyet, ırk, ticaret, konişmento, kaçakçılık gibi biz insanlara özgü kavramlar hiçbir zaman olmadı. Kendilerine ne görev verdilerse yapmak azmiyle yola çıktılar. İnsana, iyilik yapmanın bedelini çok acı bir şekilde, karlı dağlarda kurşunla vurularak, can çekişe çekişe ölerek verdiler.
Eminim bu zavallıcıkların hepsi cennete gittiler, şeytan bile o gün boynunu önüne eğdi de, biz hala devletin bekası (!) için katlettik diyoruz... Ne ayıp... Ne utanç verici! Zavallı katırcıklar katledilince devletin bekası kurtuldu. Uygar dünyada yerimizi aldık.
Soma’daki köylülere, Karaman’daki maden işçilerine, Karadeniz’in bir köyüne sahiplendiremez miyidk? Madem bu hayvanlar da teröristti ya da hastaydı, başları ağrıyor mu, ayakları sakat mı? karınları aç mı diye bakamaz mıydık? Emir eri olmayan vicdanlı bir veteriner yollayamaz mıydık?
Bu kadarını bile yapmaktan uzak, şiddet ile doğup intikam dürtüsü ile nefes alan bir toplum, bu şekilde zavallı hayvanlar üzerinden bile intikam duygularını tatmin ettikçe cennete gitmeyi bile haketti mi sizce? Yaptıkları dualar, Allah'a yakarışlar, kıldıkları cumalar, kestikleri kurbanlar, verdikleri zekatlar, tövbeler, bu emri verenleri cennete yaklaştırır mı sizce?
O zavallı fukaralar affedecek mi sizce?
Hepsi emekçi... Hepsi yük hayvanı… Hepsi bir lokma ekmek için kendisine verilen emirleri itirazsız yerine getiren fukara… Hiçbirisi için din, milliyet, ırk, sınır, ülke gibi kavramlar yok… Sırtına ne koyarsan taşırlar… Ne karınları ağrıdığı zaman veteriner isterler, ne de susadıkları zaman su, ne küçücük bir ağrı kesici ilaç!
Bir günün diğerinden farkı yoktur. Gençken en zorlu bayırları dağları tırmanırlar. Traktörün, kamyonun geçemediği yerlerden üzerlerindeki kilolarca yükle geçerler. Oysa, gelin görün ki bizim devlet büyükleri üzerlerindeki taşıdıkları yükten, geçtikleri sınır ötesinden dolayı sahiplerini değil onları suçlayıp idama mahkum ettiler. Sanki başka şansları var mıydı? Sanki taşıdıkları yük kendi azıkları mıydı?
Tesadüfen doğmuş oldukları coğrafyanın şansızlığı, kaderi; tıpkı insanlarında, tıpkı ağaçlarında, tıpkı kendini savunamaz doğasında olduğu gibi onlara acı bir şekilde fatura edildi. Acımasızca kurşuna dizilip idam edildiler. Oysa onlar için ülke, sınır, din, dil, milliyet, ırk, ticaret, konişmento, kaçakçılık gibi biz insanlara özgü kavramlar hiçbir zaman olmadı. Kendilerine ne görev verdilerse yapmak azmiyle yola çıktılar. İnsana, iyilik yapmanın bedelini çok acı bir şekilde, karlı dağlarda kurşunla vurularak, can çekişe çekişe ölerek verdiler.
Eminim bu zavallıcıkların hepsi cennete gittiler, şeytan bile o gün boynunu önüne eğdi de, biz hala devletin bekası (!) için katlettik diyoruz... Ne ayıp... Ne utanç verici! Zavallı katırcıklar katledilince devletin bekası kurtuldu. Uygar dünyada yerimizi aldık.
Soma’daki köylülere, Karaman’daki maden işçilerine, Karadeniz’in bir köyüne sahiplendiremez miyidk? Madem bu hayvanlar da teröristti ya da hastaydı, başları ağrıyor mu, ayakları sakat mı? karınları aç mı diye bakamaz mıydık? Emir eri olmayan vicdanlı bir veteriner yollayamaz mıydık?
Bu kadarını bile yapmaktan uzak, şiddet ile doğup intikam dürtüsü ile nefes alan bir toplum, bu şekilde zavallı hayvanlar üzerinden bile intikam duygularını tatmin ettikçe cennete gitmeyi bile haketti mi sizce? Yaptıkları dualar, Allah'a yakarışlar, kıldıkları cumalar, kestikleri kurbanlar, verdikleri zekatlar, tövbeler, bu emri verenleri cennete yaklaştırır mı sizce?
O zavallı fukaralar affedecek mi sizce?