Egemen Bağış: 'Benim imanımı sorgulamaya kalktılar'
Eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış Siirt Vakfı tarafından düzenlenen programda konuştu. Bağış, Metehan Demir ile ilgili ortaya çıkan ses kayıtlarıyla ilgili soru üzerine şöyle cevap verdi: “Benim soyum belli, sopum belli. Kimden nereden geldiğim belli. Ama soyu sopu belli olmayanlar benim imanımı sorgulamaya kalktılar.
Haberin Devamı
/

Siirt Vakfında düzenlenen programa konuşmacı olarak katılan eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, “Türkiye’nin ’one minute’ demesi birilerini rahatsız etti. Mayıs 2013’de Avrupa Konseyi başkanı ilk defa ülkemize resmi ziyarette bulundu. IMF’ye olan borcumuzun son taksiti ödendi ve IMF’ye borç vermek için müzakerelere başlanıldı. Bir reklam vardı eskiden bu Türkler de çok oluyor diye, işte biz onu Mayıs 2013’de yaşattık. Onlar da Mayıs ayının son cuması düğmeye bastılar ve içimizdeki hain FETÖ mensuplarına tarihimizde görülmemiş bir şey yaptırıp çadır yaktırdılar. Bizim güvenlik güçlerimizin bazen muhabbette seviye şaşırması, yaşaması olmuştur. Maalesef tarihimizde işkence vardır, dayak vardır, elektrik verme vardır, coplama vardır ama bizim tarihimizde çadır yakma yoktur. O çadırların yakılması ’one minute’den sonra kurgulanan oyunun fitilinin ateşlenmesiydi. Gezi olaylarıyla başlayarak Türkiye’nin üzerinde bir takım oyunlar oynanmaya başlandı. Gezi olayları her ne kadar Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşmiş olsa da hazırlıkları 2009 yılında başlamış. Gezi olaylarında Taksim Meydanı’na giden vatandaşlarımızın yüzde 99’u iyi niyetliydi. Ama yüzde 1’i çok kötü niyetliydi. Onların asıl amacı Türkiye’de bir kargaşa yaratmak, Türkiye’de bir hükümet buhranı yaratmaktı. Ama bu memleket enteresan bir memleket, oyunları bozan bir memleket. Tayyip Erdoğan çıktı, ’Bu faiz lobisinin işidir’ dedi. Millet de onun arkasında dimdik durdu. Türkiye’de hükümet o süreçten güçlenerek çıktı. Bunu hazmedemeyen o aşağılık akıl, bu sefer 17-25 Aralık yargısal darbe girişimini piyasaya sürdü. Fetullahçı hain terör örgütünün Türkiye’deki en büyük mağdurlarından biri olarak söylüyorum o da tamamen bir kumpastı. Çok acıdır bu ülkede boy abdesti almayı bilmeyen bazı muhaliflerimiz bizim imanımızı sorgulamayı kendilerinde hak gördüler ama bu millet onu da çok şükür bozdu. Montaj ve yargısal raporlar çıktı. Bize o iftiraları atanların hepsi şimdi ya hapiste ya da firarda. Çok şükür bizim alnımız ak, başımız dik” şeklinde konuştu.
Trump, Obama’nın yanına bile yaklaşmayacağı konularda Türkiye’ye kulak verecektir
/

ABD Başkanı seçilen Trump ile ilgili de değerlendirmede bulunan Bağış, “Obama ilk seçildiğinde dünyaya verdiği umuda maalesef tam tersi bir politika uyguladı. O Obama döneminde Afganistan’da çok büyük zulüm yaşandı. Irak’ta, Suriye’de, Pakistan’da çok ağır bedeller ödendi. Türkiye’nin de son dönemde başta PKK’nın yan kolu olan YPG’nin desteklenmesi olmak üzere FETÖ’nün desteklenmesi dahil, bizim çıkarlarımıza çok ters gelecek bazı eylemleri oldu. Bu da ister istemez ilişkileri çok engebeli bir noktaya getirdi. Trump Türkiye’nin İslam coğrafyasının dostudur demek için bir sebebimiz yok ama Trump bir iş adamı. Bir iş adamı neye bakar; ne getirir ne götürüre bakar. Biz Trump ile bir takım pazarlıkları ticari ve ekonomik denklemde daha rahat yapabiliriz diye düşünüyorum. Bu süreçte Türkiye ile olan ilişkilerinde İsrail-Filistin denklemi açısından kolay bir süreç olmayacak. Ama diğer konularda başta o şarlatanın Türkiye’ye iadesi olmak üzere birçok konuda Obama’nın yanına bile yaklaşmayacağı konularda Türkiye’ye kulak verecektir. Yaklaşım tarzı olarak Trump, Sayın Cumhurbaşkanımız gibi, Rusya Devlet Başkanı Putin gibi, Sayın Merkel gibi şahsi egosu ve liderlik kapasitesi yüksek bir birey olarak bu tür ilişkilerde birebir ilişkiyi önemseyecektir. O konularda da Sayın Cumhurbaşkanımızın Allah vergisi bir mahareti var. Benim bugüne kadar tanıdığım en iyi İngilizce’yi konuşan Türklerden bir tanesi olan rahmetli Bülent Ecevit’ti. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın İngilizcesi onunki kadar iyi olmasa da ondan yüz kat daha iyi ilişki kurabiliyor. Bu ayrı bir maharet, Allah vergisi bir durum. Berlusconi gibi bir adamı bile Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük savunucusu haline getiren Sayın Cumhurbaşkanımızın o bireysel ilişki kurabilme kapasitesidir” diye konuştu.
Haberin Devamı
'Ben diyordum ki referandum yüzde 56 ile çıkacak'
/

Referandumdan evet çıkacağını söyleyen eski Bakan Bağış, “Referandum konusunda Allah’ın izniyle evet çıkacak. Hatta bu Mecliste görüşülürken ben diyordum ki referandum yüzde 56 ile çıkacak. Çünkü Siirt’e de o yakışır, bize de o yakışır, Türkiye geneline de o yakışır diyordum. Ama şu an görüyorum ki rakamlar yer değiştiriyor, 65’e doğru ilerliyor. Evet çıkması Türkiye’de istikrarın güvence altına alınması, başta ekonomi ve terörle mücadele olmak üzere birçok konuda karar mekanizmalarının netleşmesi ve hızlı çözüm alınabilmesini sağlayacak. Evlere şenlik bir ana muhalefet liderimiz var. Adamcağız Somali’ye gidiyorum diyor, Kenya’ya gidip geri geliyor. Ancak Somali’ye gittim zannediyor. Yürüyen merdivenlere tersten biniyor. Yaptığı her matematik hesabı yanlış çıkıyor. Üst üste defalarca seçim kaybediyor, sonra da seçim kaybeden görevi bırakmalı diye başkalarına akıl öğretmeye kalkıyor. İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday oluyor, Kağıthane’ye Kağıttepe diyor. Fıkhî bir takım demeçler veriyor, Anayasa değişim paketi İslami değilmiş diye. Zannedersiniz ki kendisi büyük bir İslam alimi, hangi ilahiyat fakültesinde yıllarca profesörlük yapmış ama hani haddini bilmeyenin başka bildiklerinin bir anlamı olmuyor” dedi.
'Soyu sopu belli olmayanlar benim imanımı sorgulamaya kalktılar'
/

Egemen Bağış, Metehan Demir ile ilgili ortaya çıkan tapelerle ilgili soru üzerine şöyle cevap verdi:“Benim soyum belli, sopum belli. Kimden nereden geldiğim belli. Ama soyu sopu belli olmayanlar benim imanımı sorgulamaya kalktılar. 17 Aralık’ta yolsuzluk adı altında bize atılan iftiraların temelinin boş olduğunu gördüklerinde bir ses montajıyla bizim imanımızı sorgulatmaya kalktılar. Benim internet siteme girerseniz orada farklı kurumların verdiği raporlar var, hepsi bunun montaj olduğunu belgeliyor. Benim ağzıma yerleştirilen o kelimelerin maka ve ra hecelerinin frekansları bile farklıdır. Başka konuşmalardan alınıp birleştirildiklerini iki profesör ve bir doçentten oluşan bir kurul belgelemiş ve raporunu yazmış. Ben bunla da yetinmedim. Avrupa’nın en büyük ses laboratuvarı Londra’da, onlara da gönderdim. Onlardan da bir montaj raporu aldım.''