Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan gündeme ilişkin açıklamalar

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Demokratik Toplum Kongresi'nin özerklik ilanını "fantezi" olarak niteledi ve toplumda bir karşılığı olmadığını söyledi. Kalın, YPG'nin ağırlıklı gücünü oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri'nin, Türkiye'nin daha önce "kırmızı çizgi" ilan ettiği Fırat'ın batısına geçmesiyle ilgili de "Eline geçip geçmediği konusunda farklı rivayetler var" dedi. Kalın HDP lideri Demirtaş'a yönelik de suçlamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Kalın'ın gündeminde Demokratik Toplum Kongresi'nin özerklik ilanı, terörle mücadele, Irak ve Suriye'deki gelişmeler ve IŞİD'le mücadele vardı. Kalın özerklik ilanını, "fantezi" olarak niteledi, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a yönelik de suçlayıcı ifadelerde bulundu. Soruları da yanıtlayan Kalın, YPG'nin ağırlıklı gücü bulundurduğu Demokratik Suriye Güçleri'nin, Türkiye'nin daha önce "kırmızı çizgi" ilan ettiği Fırat'ın batısına geçmesiyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, toplantıda şunları söyledi:
Özerklik gibi fantezilerin demokratik toplumda karşılığı olmaz
"Hiçbir ülke vatandaşlarının bir terör örgütü tarafından saldırıya uğramasına izin vermez. Hiçbir demokratik ülke sokaklarına hendek kazılmasına izin vermez. Hiçbir ülke bir terör örgütünün siyasi hesapları nedeniyle toplum içinde husumet ekmesine asla izin vermez. Yine hiçbir ülke, toplum terör, şiddet, siyasi hoyratlık ve şehir eşkıyalığı yaparak mevzi kazanmaya çalışan terör örgütleri ve onların uzantılarına müsaade etmez. Bu bağlamda zaman zaman dile getirilen ve dün en açık ifadesine bulan ayrılma, bölünme, özerklik, kanton yönetimi gibi fantezilerin de demokratik olgunluk içerisinde hareket eden toplumlarda bir karşılığının olmadığını ifade etmek isteriz.
İsim vermeden HDP'yi hedef aldı
Başkalarının ölümü üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışanların sonu bellidir, bundan sonra da farklı olmayacaktır. Bu çerçevede terör örgütünün yaptığı cinayetler ortadayken bunları adeta aklamaya çalışan, terörü şiddeti estetize etmeye, güzel şirin göstermeye çalışanların da abesle iştigal ettikleri ortadadır. Daha da hazin olanı terör örgütü hem yurt içindeki terör faaliyetleriyle hem de yurt dışındaki propaganda faaliyetleriyle aslında bölgede önüne gelenin hizmetine girmeye hazır taşeron olduğunu ilan etmektedir. Türkiye karşıtlığını siyaset yapmak zannedenler ancak başka ülkelerin ve örgütlerin piyonu olduğunu ilan etmektedirler.
Operasyonlar devam edecek
Güneydoğu'daki üç dört noktada devam eden operasyonlar kapsamlı bir şekilde devam edecektir. Bundan hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın.
DAİŞ'le mücadele bahane
Farklı ülkeler, örgütler DAİŞ terörüyle mücadele bahanesiyle Suriye üzerinden farklı bir bölge siyasetini hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bu bağlamda DAİŞ'le mücadelede gerçekten kimin samimi olup olmadığını da her gün görüyoruz. Burada özellikle bir noktanın altını ısrarla çizmek isterim. Çünkü bu doğrudan Suriye geçiş süreciyle ilgili bir konu olması hasebiyle de önem arzediyor. Bugün DAİŞ'i bahane ederek Suriye'de Esed rejimini ayakta tutmaya çalışanlar, onun ömür süresini uzatmaya çalışanlar, bilerek ya da bilmeyerek, doğrudan ya da dolaylı olarak, bir hesabın parçası olarak veya olmayarak DAİŞ'in emellerine hizmet etmektedirler. Esed rejimi ayakta kalsın diye mücadele edenler aslında DAİŞ'le mücadelede samimi olmadıklarını, tam tersine DAİŞ canavarı üzerinden kendilerine siyasi alan açmaya çalıştıklarını da açık bir şekilde ortaya koymaktadırlar.
Rusya'yı hedef aldı
Örneğin Suriye bağlamında, DAİŞ'le mücadele bahanesiyle Rusya'nın yaptığı hava saldırılarına baktığımızda, özellikle Sayın Başbakanımız da geçen gün açıkladı, 4 bin 200 civarında yapılan hava saldırılarının sadece 191 tanesini DAİŞ hedeflerine yönelik olmuştur. 30 Eylül'de Rusya'nın başlattığı hava saldırıları bugüne kadar yüzlerce sivilin ölümüne neden olmuştur. Ortada DAİŞ'le mücadele değil, 'ılımlı Suriye muhalefeti' ve sivillere yönelik bir harekat yürütülmektedir. Bunun DAİŞ'le mücadeleyle, terörle mücadeleyle en ufak bir ilgisi yoktur. Özellikle Bayırbucak Türkmenlerinin bulunduğu Türkmen Dağı, Cisr el Şuğur, İdlib hattı üzerinde DAİŞ yoktur. Buradakilerin DAİŞ'le bir alakası da yoktur. Bunlar onurlu, özgür bir şekilde yaşamaya çalışan Suriye vatandaşlarıdır. Bunların bir kısmı Bayırbucak Türkmenleri olması itibarıyla bizimle de ilgisi var.
Türkiye'nin DAİŞ'le mücadelesinin rakamlarını verdi
Türkiye'nin DAİŞ'le mücadele bağlamında neler yaptığına baktığımızda ortada çok daha net bir tablonun olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar 123 ülkeden takriben 34 bin kişiye ülkeye giriş tahdidi konulmuş, yani bu insanların DAİŞ terörüyle ilgisi olduğu şüphesiyle ülkemize giriş yasağı konulmuştur. Ayrıca 89 ülkeden 2 bin 900 şüpheli sınır dışı edilmiştir. Yine bu çerçevede Türkiye'de yapılan operasyonlarda bin kişi tutuklanmış ve bunların önemli bir kısmı şu anda yargılanmaktadır, yargıya sevk edilmek üzere adli süreçleri devam etmektedir. Zaman zaman hala devam ettirilen, 'Türkiye DAİŞ'le mücadele etmiyor' veya 'yabancı savaşçıların geçişine izin veriyor' gibi iftira ve yalanların ne kadar asılsız olduğunu görmek açısından bu rakamları hatırlatmakta fayda görüyoruz. Türkiye, DAİŞ'le mücadele uluslararası koalisyonunun bir parçasıdır. Hava sahası ve üslerini uluslararası koalisyona açmıştır ve DAİŞ'e karşı yürütülen operasyonlar, aynı zamanda bizim hava sahamız ve üslerimiz üzerinden yürümektedir. DAİŞ'le mücadeleye biz Suriye ve Irak bağlamında destek veriyoruz, vermeye devam edeceğiz.
Başika Kampı için Irak hükümetiyle müzakereler sürüyor
Irak'ta son günlerde gündeme gelen Başika Kampı ile ilgili tartışmayı da bu bağlamda ele almak gerekir. Türkiye, eğitimci askerlerini, muharip değil bunlar, buraya Irak hükümetinin ilgili bakanlarının bilgisi dahilinde, Musul Valisinin bilgisi dahilinde DAİŞ'le mücadele için göndermiştir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi bizim hiçbir ülkenin toprak bütünlüğüyle bir sorunumuz yoktur. Hatta hatırlarsanız daha önce 2008-2009-2010 yıllarında 'Irak artık bölünsün, böyle yürümüyor' denildiği zamanda da Irak'ın toprak bütünlüğünü savunan ülke Türkiye olmuştur. Bu ilkesel duruşumuz değişmemiştir. Bu konuyla ilgili Irak hükümetiyle ilgili yürüttüğümüz müzakereler sürüyor ve bu sorunun çözümü ve daha doğru bir çerçeveye oturtulması için de ilgili birimlerimiz temaslarını sürdürüyor.
Suudi Arabistan'da başlatılan koalisyon
DAİŞ'le mücadele bağlamında Suudi Arabistan'da başlatılan bir İslam ülkeleri koalisyonu gündeme geldi. Burada özellikle bunun iki temel ayağı olduğunu ifade etmek isterim. Birincisi askeri, güvenlik ve istihbarat konularında işbirliğinin artırılması; ikinci olarak da terörle mücadele, özellikle DAİŞ, El Kaide gibi İslam inancını istismar eden örgütlerle, dini, fikri ve toplumsal düzeyde mücadele gibi iki ayağa sahiptir. Her ülke DAİŞ ve El Kaide gibi terör örgütleriyle kendi bireysel imkanlarıyla mücadele ediyor. Ama, bunların arasında tam bir koordinasyonun sağlanması, ortak stratejilerin geliştirilmesi ayrıca önem arz ediyor. İkinci olarak da dini, fikri ve toplumsal düzeyde bu tür örgütlerin inancımıza yönelik istismar faaliyetlerini önlemek ayrıca önem arz ediyor. Bu bağlamda da bir dizi faaliyet şu anda planlanıyor.
DAİŞ'e katılanların geldiği ülkeler ne yapıyor?
123 ülkeden 34 bin kişi sadece Türkiye'ye girerken yasak konulup gönderildi. Burada şu soruyu sormak lazım. Bu kadar insanın geldiği bu kadar ülke, DAİŞ'le mücadele konusunda ne tür tedbirler alıyor, kaç kişiyi sınır dışı etmiş, ne kadar istihbarat paylaşımı yapıyor, bunları da hatırlamak ve hatırlatmak da fayda var. Zira Türkiye'ye yönelik tek taraflı ithamları duyuyoruz, bunları reddettiğimizi bir kere daha ifade etmek isterim.
YPG'nin de bulunduğu güçlerin Fırat'ın batısına geçmesi
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin vatandaşların ziyaretine açıldığını da söyleyen İbrahim Kalın, internet üzerinden başvuru yaparak ziyaretlerin gerçekleştiğini belirtti. Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İbrahim Kalın, Suriye'nin kuzeyinde YPG'nin Fırat'ın batısına geçmesine değindi. Kalın, Teşrin Barajının YPG'nin eline geçtiği haberlerini şöyle değerlendirdi:
Geçip geçmedikleri konusunda farklı rivayetler var
Yürütülen operasyon bağlamında bu haberler basına yansıdı. Eline geçip geçmediği konusunda farklı rivayetler var. Orada biliyorsunuz Demokratik Suriye Birlikleri ya da Güçleri adı altında Suriyeli farklı gruplardan oluşan bir grup yaptı bunu. Tabii DAİŞ'in buralardan uzaklaştırılması bizim için olumlu bir şeydir ama daha önce de ifade ettiğimiz gibi PYD, YPG veya benzeri bir yapının Cerablus'ta olsun, Teşrin'de olsun, Fırat'ın batısında veya başka noktalarda fiili bir durum yaratması asla kabul edilemez. Biz bu konuda tavrımızı daha önce de açıkladık ve müttefiklerimizle paylaştık. İleride bunlar telafisi mümkün olmayan yaralara neden olacaktır. Eğer bunlara bugün birileri DAİŞ'le mücadele vs. başlığı altında göz yumarsa daha önce Irak'ta konuştuğumuz şekilde Suriye'yi bir arada tutmak mümkün olmaz. Burada etnik, dini temelli ayrışmalar olur. Zaten Suriye'nin şu anda yaşadığı temel sorun da buradan kaynaklanıyor. Yani rejimin kendi kimliğini bütün Suriye toplumuna empoze etme gayreti bu noktalara getirdi. Benzer bir şeyi bir başka etnik grubun, bu Kürt, Türkmen, Arap olur hiç fark etmez üzerinden yapmaya çalışmak Suriye'deki bölünmeyi derinleştirir. Bunun Suriye'ye istikrar getirmesi söz konusu olmaz.
Demirtaş'a suçlamalar: Örgütün vesayetinde siyaset yapanlar...
HDP lideri Selahattin Demirtaş'ın "Gelece yüzyılda bir Kürdistan olacak, bundan kaçış yok, korkunun ecele faydası yok" yönündeki açıklaması da sorulan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın şunları söyledi:
"Türkiye topraklarının mayası bellidir arkadaşlar, bu topraklarda bu tür çok operasyon denenmiştir ve bunların hepsi boşa çıkmıştır. Bugün bu fantezileri dile getirenler, milletin kendilerine 1 Kasım'da açtığı siyasi krediyi bu şekilde daha ipotek ederek, örgütün vesayetinde siyaset yaptığını zannedenler en büyük kötülüğü kendilerine oy verenlere yapıyorlar. Bizim tabii ki milli iradeye saygımız var, o partiye oy verenlere de saygımız var. Ama her fırsatta terör örgütüne arka çıkma çabasını da vatandaşlarımız da açık ve net bir şekilde görüyorlardır. Bu planlar tutmayacaktır. Türkiye Cumhuriyetini bölmeye kimsenin ne siyasi, ne fiziki ne de sosyolojik manada gücü yetmeyecektir. Bunlar sadece dağdan aldıkları talimatları şehirde tekrar ederek siyaset yaptıklarını, siyasette mevzi kazandıklarını zannederler. Türkiye toplumu da bir bütün olarak neyi, nasıl gördüğünü de hepimiz biliyoruz.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
HABER... Müteahhide Öfkenin Böylesi: Apartmandaki Sorunlara Dayanamadı Kendi Dairesini Yaktı!
Minguzzi'nin ailesini tehdit etmişlerdi! İfadeleri ortaya çıktı...
Sakarya'da kahreden haber! Birisi 3 diğeri 4 yaşındaydı... Yangında can verdiler
HABER... Mezarlıkta 'Kaçak Defin' Şoku! Kürtajla Alınan Cenin Kayıtsız Gömüldü
Diplomasi trafiği! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Antalya Diplomasi Forumu'nda önemli görüşmeler