BİRKAN BANA ÇOK SNOB VE MESAFELİ GELİYORDU
* “Şeref Meselesi” dizisinde oldukça öne çıkan bir oyunculuk performansıyla dikkatleri çektiniz. Bunun dışında Burcu Biricik’i aslında pek tanımıyoruz. Siz kendinizi hangi kelimelerle anlatırdınız?- Sorumluluk sahibi ama bir o kadar da üşengecim sanırım. İyi niyetli biriyim ama bazen iyi niyetli olmak başa bela olabiliyor. Beni tanımıyorsunuz çünkü bu piyasanın içinden değilim, öyle hissediyorum, daha evcimen bir yaşam tarzım var. Kendi sığınaklı ve korunaklı alanımda olmayı tercih ediyorum.* Uzaktan çok sakin bir yapınız var gibi görünüyor. Hiç aykırı ya da ters bir yanınız yok mu?- Çok aykırı değilim aslında. Boğa burcuyum. Uyumlu bir insanım. Beni çok zorlamadığı zaman her koşula uyum sağlayabilirim. Ama zaman zaman çok net çizgilerim de ortaya çıkabiliyor. Galiba bir yerde bir çizgim var ve onun içinde istediğim kadar rahat oynayabiliyorum. Ama o sınıra gelindiği zaman da hemen gardımı alıyorum. Ama o çizgi de çok dar değil, beni rahatlatacak boyutlarda. * Yarın başlayacak diziniz “Hayat Şarkısı”nın çekimleri nasıl geçiyor? - Çok güzel, Allah bozmasın. 4 Aralık’ta ilk Berlin’de başladık çekimlere. Şimdi burada durdurulamaz bir şekilde devam ediyoruz. Keyfimiz çok yerinde. * Birkan Sokullu ile nasıl bir uyum yakaladınız?- Birkan ismini ilk duyduğumda tedirgin olmuştum aslında çünkü bana çok snob ve mesafeli geliyordu. Ama gerçekten hiç değilmiş. İlk tanıştığımız dakikada çok tatlı başladı ilişkimiz, çok da iyi gidiyor. Enerjime de oyunuma da destek oluyor.
HİÇ HAYALİNİ KURMADIĞIM BİR DÜNYANIN İÇİNDEYİM
* Dizi, evlendiği gece terk edilen bir kızın travmasıyla başlıyor. Karakterinize hazırlanırken nasıl bir süreçten geçtiniz?- Dizide şöyle bir replik var o çok hoşuma gidiyor: “Başıma gelenler arasında en kolay hazmedebildiğim şey bu benim” diyorum bu travmayla alakalı. Çünkü Hülya’nın çok daha ciddi başka travmaları var. Aslında çok hırslı bir kız. Ama bu kötü bir karakter değil. Sadece aşktan dolayı yaptığı hiçbir şeyden pişman olmayan biri. Aşkına o kadar güveniyor ki çıkış noktası da, tek savunması da o. * Arkeoloji okuduğunuzu biliyorum. Oyunculuğa sizi ilk çeken ne oldu?- Bilmiyorum, üniversiteye gittiğim andan itibaren; “Konservatuvara gitmiyorsam eğer hayatımda tiyatro hep olacak” diyordum. Ne sinema ne de televizyonla alakalı bir hayalim oldu. Esas dileğim hep sahnede olmaktı, tiyatroydu. Hep dedim ki; “Bu işi profesyonel olarak yapamıyorsam bile tiyatro hayatımda hep olacak.” Üniversite için İzmir’e gittiğim ilk gün de kendime tiyatro topluluğu bulmuştum. Sonra da bu şekilde İstanbul’a geldim.