Maden Mühendisleri, Soma'dan çok önce uyarmış ve yol göstermişti
Soma'daki kömür madeninde yaşanan facia, gözleri uzmanların bu konularda daha önceden yaptığı ve ne kadarının dikkate alındığı büyük bir soru işareti olan uyarılara çevirdi. Bu uyarılardan biri de Maden Mühendisleri Odası'nın 2010'da yayımladığı "Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu". Madencilik sektörünün yapısından küresel iktisadi eğilimlerin belirleyici etkilerine kadar değinilen raporda, başta kömür madenleri tek tek tespit edilen eksiklikler ve acilen yapılması gereken öneriler en ince teknik detaylarına kadar yer alıyor. Ancak maden kazalarının kader olmadığını ortaya koyan rapordaki tüm bu uyarılar, Soma'da yüzlerce işçinin yaşamını yitirmesine engel olamadı.
Türkiye madenlerde yaşanan kazalarla yeni tanışmıyor. Soma'da yaşanan ve şu anda ölen işçi sayısı 232'ye yükselen ve hala ocağın içinde akıbeti belirsiz olan 200 kadar işçinin bulunduğu kazanın öncesinde onlarca rapor ve çalışmayla uyarılar yapıldı. Bunlardan biri de TMMOB Maden Mühendisleri Odası'nın 2010'da hazırladığı "Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu".
Girişinde Türkiye'de ve dünyadaki iş sağlığı ve güvenliği ile iş yaşamına ilişkin genel bilgilerin verildiği raporda, madencilik alanında çalışan şirketlerin durumu, maden kazalarına neden olan hatalar kazalardan somut verilerle anlatılıyor ve acil önerilerde bulunuluyor. Raporda Soma'daki kömür madenlerine ilişkin de acil öneriler yer alıyor.
Özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma
Rapor küreselleşme sürecine paralel olarak özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma gibi emeğin örgütsüzleştirilmesi politikalarıyla, her türlü güvencelerden yoksun kayıt dışı işçilik ve çocuk işçiliğin katmerleştirildiği tespiti yapılıyor ve Türkiye'de de 4857 Sayılı İş Yasası'yla birlikte iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının da bu yönde değiştiğine işaret ediliyor. Bunların sonucu olarak da iş kazaları ve meslek hastalıklarında resmi istatistiklere yansımayan bir artış olduğu ifade ediliyor. Sanayileşmedeki hızlı gelişmeye bağlı olarak iş yerlerinde yeterli önlemlerin alınmadığı ifade edilen raporda, "Her yıl artan iş kazaları meslek hastalıkları ve çevre kirliliği, insan ve çevre sağlığını tehdit eder bir noktaya ulaşmıştır" deniliyor.
Madencilik alanında büyük şirketlerin küresel ölçekte birleşme eğilimi gösterdiğini ancak ulusal düzeydeki işletmelerin ise esnekliklerini artırarak bu süreçteki pazar payını korumaya çalıştıkları belirtilen raporda, şunlar ifade ediliyor:
"Bu amaçla şirketler bağımsız ve merkezi kontrolün dışında çalışan daha küçük ve daha fazla birimlere parçalanma, küçük birimlerin etkinliklerini kaynak dışında bırakma, küçük işletmeleri taşerona verme ve esnek çalışma organizasyonuyla geliştirmeye yönelmektedir. Bu eğilimin gelecekte daha fazla artacağı ve sendikasızlaştırma ile daha olumsuz çalışma koşulları doğacağı, tek yanlı bilgilendirme ve daha düşük ücretlere yol açacağı beklenmektedir."
Çalışma ortamı ve üretim süreçlerinin yetersiz ve olumsuz koşulları nedeniyle çalışanların sağlıklı yaşam ve çalışma hakkının tehdit altında olduğuna dikkat çekilen raporda, endüstrileşmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin Gayrı Safi Milli Hasılalarının yüzde 1'i ile 3'ü oranında değiştiği bilgisi verilerek, Türkiye'de ise bu maliyetin yılda 4 milyar doların üzerinde olduğu tahmini paylaşılıyor.
İş kazalarının yüzde 72'si KOBİ'lerde
Raporda, SSK (SGK) istatistiklerinde sadece sigortalı çalıştırılan işçilere yönelik bilgiler yer aldığı belirtiliyor. Resmi istatistiklere göre iş kazalarının yüzde 72'sinin 50'den az işçi çalıştıran iş yerlerinde olduğu ifade edilen raporda, yasaya göre de bu iş yerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kurullarının kurulmasının zorunlu olmadığına işaret ediliyor.
"Kömür madenciliği yakından izlenmeli, kaza önleme çalışmaları yapılmalı"
Kömür madenciliğinin işçi sayısı başına düşen kaza ve ölüm sıralamasında, bütün sektörlerin başında yer aldığı açıklanan raporda, bu sektörün daha yakından izlenmesi, değerlendirilmesi ve kaza önleme çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmesinin gerektiği vurgulanıyor. Maden sektörüne ilişkin raporda şu tanımlayıcı ifadelere yer verildi:
"Madencilik kuruluşlarımızdaki mevcut deneyim birikiminin yok edilmesi, maden işletmeciliğinin yetersiz, donanımsız ve deneyimsiz kişi veya kuruluşlara bırakılması, kısa sürede yüksek kar sağlamak amacıyla yapılan üretim projeleri, hızlı ve yüksek kazanç için yapılan üretim zorlamaları, bir yandan yetersiz, liyakatsiz kişilerin siyasal amaçlarla kilit mevkilere atanması ve diğer yandan da kamusal denetimin iyice gevşetilmesi kazaların kaçınılmaz hale gelmesine neden olmaktadır. On yıl önce 2000 yılında bir meslektaşımızın söylediği gibi: "... Acilen müzakere edilmesi gereken, dehşetli bir tempoyla ocaklarımızı kasıp kavuran ölümlü kazalardır. Tam mekanizasyona bir türlü kavuşmayan, yeterince havalandırılmayan, bilim, teknik ve teknolojiden uzak, eciş bücüş tozlu panolarda hala ağaç altında çalıştırılan insanlarımız, Avrupa'daki meslektaşlarına göre, hayati tehlike açısından hala haddinden fazla risk altındadır."
"Teknik nezaretçi yok, patlayıcı deposu yok, gaz ölçümü yapılmıyor..."
Raporda madencilik sektörünün fotoğrafı da çekiliyor. 2010 yılında hazırlanan rapora göre sektörde yaklaşık 120 bin kişi çalışıyor. Madenciliğin istihdam ağırlıklı bir sektör olduğu belirtilen raporda, sektörde çalışan 1 kişinin diğer yan sektörlerde çalışan 12 kişiye istihdam sağladığı dile getiriliyor. Raporda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 2005 yılındaki "Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Proje Denetimi Değerlendirme Raporu" verilerine de yer veriliyor. Buna göre, Bakanlıkça denetlenen 772 yer altı ve yer üstü maden işletmesinde yapılan proje denetimi ilginç verileri ortaya koydu. İşte bu işletmelerden 250'sini oluşturan kömür işletmelerine ilişkin sonuçlar:
- 250 adet kömür işletmesi verilerine göre, tablolar incelendiğinde, işletmelerin 7'sinde teknik nezaretçi yok.
- Patlayıcı madde kullanılan 101 kömür işletmesinin yüzde 77'sinde patlayıcı madde deposu var, yüzde 23'ünde ise depo yok.
- Yeraltı kömür işletmeciliği yapılan 157 işletmenin, ancak yüzde 57'sinde gaz ölçümü yapılıyor, yüzde 43'ünde ise herhangi bir gaz ölçümü yapılmıyor.
- Kömür üretimi yapılan 250 iş yerinde 37 bin 114 kişi çalışıyor, işletme belgesi gereken 240 iş yerinin yüzde 83'ü olan 200 iş yeri, bu belgeye sahip değil. (maden işletmeleri için İşletme Belgesi alma zorunluluğu kaldırıldı)
- Çalıştırılan işçi sayısına göre iş yeri hekimi çalıştırılması gereken 86 iş yerinin yüzde 20'sinde iş yeri heki var, çalıştırdığı işçi sayısına göre İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu bulunması gereken 86 iş yerinin yüzde 18'inde kurul yok.
İşte kazalara yol açan maden ocaklarındaki eksiklikler
Raporda Türkiye'deki kömür madenlerinde yaşanan değişik kazalara ilişkin hazırlanan bilirkişi raporlarından derlenen ve kazalara yol açan eksikliklere de yer verildi. Buna göre yer altı işletmeleri için tespit edilen eksiklikler şöyle sıralandı:
* Uygun ve yeterli tahkimat yapılmamaktadır. Özellikle üretim bacalarında ve kılavuz arınlarında gereğinden de fazla açıklık bırakılmakta, akıcı arınlarda kapak tutulmamakta, akıcı tavanlarda sürme kama tekniği tam olarak uygulanmamaktadır. Ayaklarda "ilerleme kadar göçertme/dolgu yapılması" kuralı uygulanmamaktadır. Göçertmeli ayaklarda ayak göçük hattının düzgün oluşturulamaması, domuzdamlarının yük almaması gibi sebeplerle arın patlaması, göçük, tavan ve yanlardan malzeme düşmeleri meydana gelmektedir. Zonguldak Havzasında uygulanan "göçertmeli-arına paralel sarmalı ağaç tahkimat" yönteminin can damarı olan sürme kama ve damların şeş beş ötelenmesi usulleri çok farklı ve eksik biçimlerde uygulanmakta ve ayak göçüklerine yol açmaktadır.
* Uygun ve yeterli havalandırma sisteminin bulunmamasına bağlı olarak baca kılavuz arınlardaki metan geliri deşarj edilememektedir. Tali Havalandırmanın yanlış uygulanmasına (çok uzun boru hatlarında engellenemeyen kaçaklar, kısa devreye yol açan ek tali vantilatörler, gücü çok az ya da gereğinden fazla tali vantilatörlerin kullanılması). Bu sebeple metan yanması ve grizu patlamaları meydana gelmektedir. Bağımsız havalandırma ilkesinden (üretim işyerlerinin, seri havalandırılmaması, farklı paralel kollarda yer alması) verilen ödünler özellikle çok sayıda iş yeri ve işçinin etkilendiği büyük kazalara neden olabilmektedir.
* Üretim iş yerlerinde nefeslik ve kaçamak yolu olarak kullanılmak üzere yer üstü bağlantılarının ikinci bir yol bulunmamaktadır. Bu sebeple kaza durumunda kurtarma çalışmaları zorlaşmakta ve bazen olanaksızlaşmaktadır. İşçiler ocaktan acil ve güvenli bir şekilde tahliye edilememektedir. Ayrıca bu durum ocak havalandırmasını da olumsuz etkilemektedir.
* Tehlikeli gazlar için bazı büyük işletmelerde "sürekli gaz izleme sistemi" kurulu olup, erken uyarı sistemi bulunmamaktadır. Bu sebeple, tehlikeli gazların sürekli takibi yapılamamakta, gerekli tedbirler zamanında alınamamakta ve tehlikeli durumlarda ocağın acil tahliyesi
sağlanamamaktadır.
* Grizulu ocaklarda kullanılması zorunlu olan AlSz ve kendiliğinden emniyetli elektrik donanımların ve devre kesici donanımların zamanla ve
tamir-bakım gördükçe bu özelliğini yitirmesi iyi denetlenmeyen bir husustur.
* İllk yardım ve tahlisiye istasyonlarının kurulmaması, mevcutların ise uygun nitelikte olmaması nedeniyle kaza sonucu kurtarma ve ilk yardım işlemleri zamanında yapılamamaktadır.
* Ocakta uygun vasıfta gaz ölçüm cihazının bulunmaması, her vardiyada muntazam aralıklarla gaz ölçümlerinin yapılmaması, ferdi maskelerin
bulunmaması ve/veya kullanılamaması, çalışanların CH4 (metan), CO (karbonmonoksit), CO2 (karbondioksit) ve diğer tehlikeli ve zararlı
gazlarda etkilenmesine neden olmaktadır.
* Patlayıcı maddelerin ocaklarda kullanılabilecek özellikte olmaması, yetkisiz ve ehliyetsiz kişilerce ateşlenmesi, kurallara tam uyulmaması,
ateşlemelerde gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmaması nedenleriyle ciddi kayıplarla sonuçlanan kazalara sebep olmaktadır.
* Yangın ve patlamadan sağ olarak kurtulanlar, yeterli eğitim ve tatbikatların yapılmaması nedeniyle oluşan panik sonucu bireysel oksijen maskelerini kullanamamakta, güvenli çıkış yollarını bulamamakta ve bu durum ölümleri arttırmaktadır.
* Çalışanların ocak içi eğimli yollarda malzeme taşınan vagonlara binmeleri, vagon kaçmalarına karşı tedbirlerin alınmaması, yollardaki
aralıkların yeterli olmaması, nakliyatla ilgili ölümlü ve uzuv kayıplı iş kazalarını meydana getirmektedir.
Yerüstü İşletmeleri içinse,
* Kademe oluşturulmaması, kademe yüksekliklerinin bom seviyesinin ve derin lağım deliklerinin çok üstünde oluşturulması, kademelere uygun şev verilmemesi, aynalarda gerekli hallerde kavlak ve çatlak kontrolü yapılmaması sebepleriyle kitle ve blok kayma veya düşmesi sonucu iş kazaları meydana gelmektedir.
"İngiltere'de iş kazaları oranı yüzde 1, Türkiye'de yüzde 9.5"
Raporda, ILO'nun 2003-2008 yılları arası iş kazası oranlarına göre Türkiye'nin, Hindistan ve Rusya'dan sonra ölümlü iş kazalarında üçüncü sırada yer aldığı hatırlatıldı. Raporda İngiltere'de iş kazaları oranının yüzde 1, Almanya'da yüzde 2.5, Fransa'da yüzde 3.5, İspanya'da yüzde 4 civarında iken, bu oranın Türkiye'de ise yüzde 9.5-10 arasında olduğu vurgulandı.
2010 yılı verileriyle Türkiye'de 1 milyon 220 bin iş yerinde 9 milyon işçinin çalıştığı, iş yerlerinin yüzde 99.7'sinin KOBİ niteliğinde olduğu ve işçilerin yüzde 83.8'inin de bu tip işletmelerde çalıştığı belirtilen raporda, iş kazalarının yüzde 81'inin de KOBİ'lerde meydana geldiği ifade edildi. Türkiye'de 2008'de meydana gelen 72 bin 963 iş kazası ve 539 meslek hastalığında 866 kişinin yaşamını kaybettiği anlatılan raporda, iş kazalarının daha çok maden, metal, makine, mobilya, tekstil, nakliyat ve inşaat sektörlerinde yaşandığı ifade edildi. Rapora göre, ölüm oranlarına bakıldığında ise sıralama maden, inşaat, nakliyat, metal, mobilya olarak gerçekleşti.
2013'te madenlerde 93 işçi öldü
Adalet Arayana Destek Grubu'nun derlediği verilere göre ise 2013 yılında iş kazalarında 1235 işçi öldü ve en çok kaza ise 294 kişinin öldüğü inşaat sektöründe meydana geldi. Bu grubun hazırladığı rapora göre madencilik iş kolunda 2013'te 93 işçi hayatını kaybetti.
"Kömür madenlerinde grizu patlaması ve göçük oluyor"
Maden Mühendisleri Odası'nın "Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu"nda Türkiye'de yaşanan büyük maden kazalarına da yer verildi. 1983-2010 tarihleri arasındaki 27 yılda aynı anda üçten fazla çalışanın öldüğü 17 maden kazasının meydana geldiği görülen raporda, bu kazalar sonucu toplam 636 kişinin hayatını kaybettiği görülüyor. Kastamonu Küre'deki maden kazası dışında tümünün yer altı kömür işletmelerinde meydana geldiği görülen bu kazalarda, kömür madenlerindeki kazaların 15'inin de grizu patlaması, 1 tanesinin ise göçük nedeniyle olduğu görülüyor.
İşte kazalardan sonra ortaya çıkan ve canlara mal olan nedenler
Örnek kaza analizlerinin de yapıldığı raporda, belirlenen ortak noktalar ise şöyle:
* Metan kaynaklı maden kazalarının tümü, aynı anda birden çok ölü, birden çok yaralı ile sonuçlanabilecek kazaların oluşabileceği çok riskli bölgelerde meydana gelmiştir.
* Kazaların öncesinde veya kaza sırasında dinamit atışı yapılmıştır.
* Elektrikli teçhizat, kablolar ve motorlar alev sızdırmaz (ALSz) özellikte olmayıp, bu özellikte olan motorlar da arıza yaptığında yer üstünde tamiratı sonrası özelliğini koruyup korumadığı kontrol edilmeden tekrar yer altında kullanılmaktadır.
* Havalandırma planları yok veya yetersizdir.Ocak içersinde özellikle kör bacalarda yeterli ve etkin havalandırma yapılmamaktadır.
* Sağlıklı hava ve gaz ölçümleri yapılmamakta, kayıt altına alınmamaktadır. Uzaktan izleme yapılan ocakta varolan sensörler, sayısal
olarak yetersiz, bulundukları yerler itibariyle de seyrelmiş gaz ölçümleri yapmaktadırlar.
* Sigara içildiği tespit edilen ocakta, mevcut mevzuata göre çalışan sayısı ölçüsünde iş güvenliği mühendisi, iş yeri hekimi çalıştırma ve iş sağlığı güvenliği kurulu oluşturma yükümlülüğü yoktur.
* İçsel denetim yapılmamaktadır.
* Çalışanlarda kişisel koruyucu bulunmamaktadır.
* Çalışanlar yeterli uzmanlığa, sertifikaya ve mesleki eğitime sahip değildirler.
Yönetmelikler uygulanmıyor
Raporda, "Kazaların tümü; 'Maden ve Taş Ocakları ile Tünel Yapımında Alınacak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tedbirleri Hakkında Tüzük' ile bu tüzük hükümleri dayanağında çıkarılan özellikle 'Grizulu ve Yangına Elverişli Ocaklarda Alınması Gerekli Tedbirler Hakkında Yönetmelik' ve 'Yer Altı ve Yer Üstü Maden İşletmelerinde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği' hükümleri gereklerini yerine getirmeme nedenleriyle meydana gelmiştir" denildi.
İşte "acilen yapılması gerekenler"
Kömür madenlerinde göçük ve grizu patlamaları şeklinde kazalar olduğu ifade edilen raporda, gelişmiş teknolojilerin ocak emniyetinin sağlanmasına olumlu etkisinin büyük olduğuna işaret edilerek, "Acilen ne yapmalı?" sorusuna da yanıt verildi. İşte Maden Mühendisleri Odası'nın 2010'da acilen yapılması gerekenler diye önerdikleri:
- Metan kaynaklı kazaların önlenmesinin kesin çözümü metan drenajıdır. İlk uygulama İngiltere'de yapılmış ve daha sonra tüm dünyada hem güvenlik hem de ekonomik yararlar sağlanması amacıyla uygulanır hale gelmiştir.
- Bütün bu ayrıntılar yerinde yapılacak tetkik ve deneylerle belirlendikten sonra bilgisayarda sayısal gaz akış modelleri oluşturulmalıdır. Bu sayede metan geliri optimizasyonu yapılabilir.Ülkemizdeki en önemli linyit havzası olan Soma'da yeni çalışma bölgelerinde,derinliğin artmasına bağlı olarak kömürün yüksek miktarlarda metan içeriğine sahip olduğu belirlenmiştir. Burada hata yapılması asla kabul edilemez. Gerekli olan tüm araştırmalar yapılmadan ve metan drenajı gerçekleştirilmeden burada kesinlikle üretime başlanmamalıdır. Kömür damarının kalın olması ve havzada günümüze kadar metansız ortamlarda çalışılması nedeniyle tecrübe eksikliği nedenleriyle metan drenajı yapılmadan üretim yapılması yeni bir faciaya sebep olabilir.
- Öncelikli hedef, özellikle aynı anda birden çok maden emekçisinin ölümüne neden olabilecek kaza olasılığı her an var olan yer altı kömür
madenciliği olmalı ve buralara odaklanılmalıdır.
- Tüm sektör bileşenlerinin katılımı ile yeraltı kömür işletmeciliği yapılan bölgeler için Maden Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan,
kamuoyuna ve sektöre sunulan risk haritası güncellenmeli,(26) öncelikle metan kaynaklı kazalar için ulusal düzeyde acil durum ve eylem planı hazırlanmalıdır.
- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın kadroları maden mühendisleri ile güçlendirilmeli, ayrı bir
kömür denetim gurubu kurulmalı, belirli bir termin planı çerçevesinde hazırlanan eylem planına göre öncelikle bu bölgelerin denetimleri nitelik ve nicelik olarak yeterli bir şekilde yapılmalıdır. İçsel denetime ağırlık verilmelidir.
- Çok riskli bölgelerde işletmecilik yapan işverenler ile toplantı yapılarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uyulmama (özellikle
havalandırma, tahkimat v.s ) konusundaki sorunları not edilmeli, çözüm önerileri geliştirilmelidir.
- Planın öngördüğü en kısa süre içerisinde bu bölgelerde öncelikle iki yerüstü bağlantı ve cebri havalandırmaların yapılması sağlanmalı, diğer
önlemlerin hayati önceliğine göre yerine getirilmesi termine bağlanmalı, aksi halde ocakların kapatılacağı deklare edilmelidir.
- Siyasi hesaplarla, akademik ve teknik altyapısı hazırlanmadan yeni üniversite ve bölümlerin açılmasına ve eğitimin kalitesizleştirilmesine son verilmelidir.
- Bu bölgelerde çalışanlarda eğitim ve deneyime önem verilmelidir.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Üşümeye hazır olun! Marmara’da hava sıcaklıkları 10 ila 12 derece azalacak
Son Dakika Haberleri... Rusya’da Yakalanan Berat Can Gökdemir’in Türkiye’ye İadesi Talep Edildi
SON DAKİKA... "Türkiye altında kalabilir" deyip uyardı: 7.2 büyüklüğünde deprem bekliyoruz
Bursa'da yarın okullar tatil mi 22 Kasım 2024? Valilikten açıklama geldi mi?
İstanbul'da lodos: Dev dalgalar oluştu, Kalamış Sahili göle döndü