Ekmeleddin İhsanoğlu seçim bildirgesini açıkladı
Çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmalarında kullanacağı slogan ve logo ile seçim bildirgesini açıkladı. Sözlerine duayla başlayan İhsanoğlu, ''28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarımıza sıkmabaş diye bağıranlar vardı. Ben buna karşı dokuz çocuğun yanında durdum, makamım elimden alındı. Ben öğrencilerime sıkmabaş diye hakaret ettirmem. Ben talebelerime, gençlerime çapulcu dedirtmem'' dedi.
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun kampanya detayları saat Çırağan Sarayı'nda düzenlenen basın toplantısıyla açıklanıyor.
İhsanoğlu, "Ekmek İçin Ekmeleddin" sloganını kullanacak. Logosu da "Buğday tarlası" şeklindeki Türkiye haritası olacak.
Suriyeliler açıyor, Mersinliler kapatıyor!
Kürsüye çıkan Ekmeleddin İhsanoğlu, konuşmasına Fatiha suresiyle başladı.
İşte İhsanoğlu'nun, "Ey azizler" diye seslendiği konuşmasından satır başları...
"Cumhuriyetimizin en kritik dönemlerinden birinde, cumhurbaşkanının ilk kez vatandaşların oylarıyla belirleneceği bu dönemde, Türkiye’nin 12’nci cumhurbaşkanı adayı olarak huzurunuzdayım.
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla başlıyorum, hamd olsun, Allah’ımıza hamd olsun, o özünde merhametli işinde merhametli.
Rabbimiz yalnız sana kulluk eder yalnız senden yardım isteriz. Nimet verdiklerinin yoluna gazaba uğrayanların ve sapanların yoluna değil, doğru yola. Amin.
Bu çok hassas dönemde cumhurbaşkanlığı seçimine giderken içerde huzura dışarıda da itilafları çözmeye ihtiyacımız var.
Bu çok hassas dönemde seçime giderken, ülkemizin içeride huzurunu korumaya, komşularıyla ihtilaflarını çözmeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.
"Ey azizler..."
Size 'Ey azizler' diye hitap etmek istiyorum. Bu bizim edebiyatımızdadır. Erzurumlu İbrahim Hakkı dostlarına şu şekilde seslenirdi. 'Ey aziz, ey azizler' çok hassas dönemden geçiyoruz. Daha fazla huzura ihtiyacımız var.
Sen MHP'lisin, sen CHP'lisin... Ben tüm Türkiye'nin adayıyım. Hiçbir partiye dsha yakın daha uzak değilim. Her partide namusuyla çalışan bürokrat teknokrat var. Benim tüm ülkede, sevdiğim saydığım milletim vardır.
Sevgili ey azizler, elimde bir avuç tohum var. Bu tohumları ekmek istiyorum. Sevmek istiyorum. Sevgi ekeyim ki sevgi filizlensin. İnsanlarımız kavga etmesin. Ben sevgi ekmek istiyorum.
28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarımıza sıkmabaş diye bağıranlar vardı. Ben buna karşı dokuz çocuğun yanında durdum, makamım elimden alındı. Ben öğrencilerime sıkmabaş diye hakaret ettirmem.
"Talebelerime sımabaş, çapulcu dedirtmem"
Gün geçti yeni bebekler doğdu. Ülkeleri için sokağa çıktılar. Dün nasıl yanındaydım, bugün de yanındayım. Ben talebelerime, gençlerime çapulcu dedirtmem. Böyle hakaret edilmesine izin vermem.
Geçen sene bugün kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz kaybedilen canlardan biri. Bir daha böyle acılar yaşanmaması için yola çıktım. Hepsinin ruhu şad olsun, mekanları cennet olsun.
Her zaman bu gösterileri suistimal etmeye çalışanlar olabilir. Devletin görevi sapla samanı ayırmaktır. Bu ülkeyi 3'e 5'e bölmekle siyaset yapılır ama devlet yönetilemez.
Analar bu çocukları doğuruyor, yemiyor içmiyor büyütüyor. Gençlerimiz çok kıymetli, tüm gençlerimiz hepsi çok kıymetli. Edirne’deki evlatlarımız çok kıymetli, Hakkari’deki evlatlarımız da çok kuvvetli.
"Çocuk gelinlerde ve kadın cinayelerinde dünya üçüncüsüyüz"
Kadınlarımız da çok kuvvetli. Ama ne yazık ki kadınlarımız ne siyasette ne de istihdamda hak ettikleri noktalara gelebilmişlerdir. Çocuk gelinlerde dünya üçüncüsüyüz. Cinayetlerde de üst sıradayız. Ben çocuklarımızın katil olmayacağı, kimsenin kimsenin canına kast etmeyeceği bir Türkiye hayal ediyorum. Bu da tarlaya sevgi ekmekle, saygı ekmekle olur.
Ey azizler, saygı. Ekeceğimiz diğer tohum saygıdır. Üslüpta saygı. Bağımsız yargı, bir suç iddiasıyla ilgili hükmünü bildirmedikçe, böyle bir hükmü vermek, yargısız infaz demektir.
Maalesef ülkemizde yargısız infazları görüyoruz. Herkesin herkesle ilgili peşin bir hükmü var. düşünceler kamplaşıyor. Saygısızlık tarafların hepsini üzer, zarar verir. Bu sebeple, cumhurbaşkanı seçilirsem derin yaralar almış, hatta neredeyse kangren haline dönüşmüş bu ilişkileri saygı çerçevesinde iyileştirmek için çalışacağım.
"Hukuka herkes güvensin"
Hükümleri hukuk versin, hukuka herkes güvensin, hiç kimse adaletten üstün değildir. Suçu ispatlanmadıkça hiç kimse suçlu değildir. O halde adalete saygılı, muhalefete saygılı, farklı görüşlere sahip olanlara saygılı olmak. Hükümete saygılı, toplumun her kesimine saygılı olmak için bu tarlaya saygı ekmemiz gerekecek. Saygı ekmek için verin elinizi.
Ey azizler. Dirlik. Ekeceğimiz diğer tohum da dirlik. Ne demek dirlik? Dirlik bir insanın sağlığı, huzuru, güveni demektir. Fertleri dirlik içinde bir toplum, topyekun dirlik içindedir. Oysa çoğumuz borçluyuz. Hem devlet hem millet boçlu.
Zenginin borcu olabilir, ama onun çocuklarının eğitimi aksamaz, sofrada bal kaymak eksik olmaz. Ya fakirin borcu? Bak pahalı arabaya, zengin çok görünür fakir az görünür. Ödenemez biçimde kredi kartı borcu içinde. Bu borcu ödemek için vatandaşlarımız yemelerinden içmelerinden kesiyorlar.
"Cumhurbaşkanları yol gösterir"
Köylü memur esnaf işçi işsiz, nereye gitsem duyduğum tek şey bu faizli borçlu halidir. Diyeceksiniz ki cumhurbaşkanlığı icra makamı değildir. Evet icra yetkisi yoktur ama icrayla el ele vererek, çağrı yaparak, yetkisini ve pozisyonunu kullanarak yol gösterir. Cumhurbaşkanları yol yapmaz ama yol gösterir.
Türkiye’nin en yoksul kesimini bir basamak yukarı çıkartmak, çok büyük bir siyasi mutabakat meselesidir. Zordur ama imkansız değildir. AK Partilisi, CHP’lisi, HDP’lisi el ele verirse, bu sosyal yaraya çözüm üretiriz.
"Hürriyet olmazsa demokrasi olmaz"
Hür düşünce olmazsa, Amerika’nın akıllı telefonuna Güney Kore rakip olamaz. Eğitimde, sanatta her alanda sonsuz hürriyet. Hürriyet, demokraside şarttır. Hürriyet olmazsa demokrasi olmaz, demokrasi olmazsa hürriyet olmaz. Bu hürriyet havasını keserseniz o ülke nefessiz kalır. Şu tabloda görüyorsunuz. Türkiye’de 2000 yılında dünyanın 18’nci ülkesi. 2014’de 19’ncü ülkesi. 14 yılda geldiğimiz yer burasıdır. Yani gerilemiş, gelirimiz artmış mı artmış, ama herkesin geliri artmış. Biz büyük bir devletiz, büyük bir milletiz. Ve potansiyelimiz büyüktür.
Bu gençler kahve köşelerinde ömür tüketiyorlar. Gençlerin aklını fikrini bilime, sanayiye kanalize etmeliyiz. Bunun sonunda ne oluyor, işte bu tablolar çıkıyor. Dünyanın gittiği yer patenttir, bilimdir, matematiktir. Bunlara dikkat etmezsek, düne göre iyi oluruz belki ama rakiplerimize göre iyi olur muyuz esas soru bu.
"Tek bir Nobel kazandık"
Biz şimdiye kadar tek bir Nobel kazandık, o da Orhan Pamuk sayesinde. Bilimde, tıpta, fizikte, kimyada Nobel kazanmadık. Bizimle yarışa, bizden sonra kalkan ülkeler bunu başardı. Ben size Hindistan’dan Çin’den bahsetmeyeceğim. Mısır’dan Pakistan’dan bahsedeceğim. 80’li yıllarda Pakistan’dan fizik ödülü almıştır. 15 yıl önce Mısır’dan bir kimyager ödül almıştır. Türkiye bu hedefe ulaşması için çalışması lazım. Daha fazla destek ve toplumda huzur. Diyorum ki dirlik ekmek için verin elinizi.
Tarlamız büyük ve bereketli, tıpkı ülkemiz gibi. Ey azizler, son tohum sevgi saygı ve dirlikten sonra, birlik tohumudur. Birlikte yaşama kültürüne herkesten daha fazla sahip bir milletiz. Yıllardır ortak acılarımız devam ediyor. Suriye’de yaşanan trajedi, Soma’da aç gözlü kapitalist anlayışın faturasına, rehin alınan vatandaşlarımıza, ölen her bir cana ortak olarak üzülüyoruz. Ama çok uzun zamandır hep birlikte sevinemiyoruz, sevinmeyen bir ülke ülke olma vasfını yitirmeye başlar. Barajlarımız, tüp geçitlerimiz, yollarımız hepimizin vergisiyle yapılıyor. Ama bunun için bile ortak bir sevincimiz olmuyor. Bu konuda bile bir ikilik, yarış, 70 sene önceki ülkelerle anlamsız kıyaslamalar arasında kaybolup gidiyor sevinçlerimiz.
"Atatürk şu anda yaşasaydı ne yapardı?"
Dış dünyaya gelince, Atatürk’ün sözünü her yere yazıyoruz. 'Yurtta sulh cihanda sulh' diyoruz. uygulamada ne kadar başarılı oluyoruz
Atatürk şu anda yaşasaydı ne yapardı? Atatürk en akılcı çözümleri üreten bir liderdir. Şunu kesinlikle söyleyebilirim. Şu anda yaşasaydı, Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar’da barış ve refah için temelini atmıştı.
Filistinli çocuğun attığı tweet, New York’taki Yahudi genci ağlatıyor. Bir saniyede olup bitiveriyor. Bizim teknik üniversitelerimiz var, aydın modern milyonlarca gencimiz var. Şirketlerimiz çevre ülkelerinde büyük başarılara imza atmışlardır. O halde, paylaşamadığımız nedir?
Bu koca coğrafyada değil mezhep milliyet savaşlarıyla despotluk kibir mi üretecek? Yoksa laik demokratik bir biçimde el ele vereceğiz? Barış mı kazanacak savaş mı kazanacak? Birlik mi kazanacak ayrışma mı? Ben birlikten yanayım.
"Bir rakibimiz iktidar olmanın getirdiği avantajla kampanya yapacak"
Neredeyse bir ay sonra Türkiye önemli bir seçim yapacak, ama bizim elimizde bu masraflı seçimi finanse edecek imkanlar yok. Bir rakibimiz hem iktidar olmanın getirdiği avantajla, hem de başbakanlığın imkanlarıyla bolluk içerisinde bir kampanya yapabilecek. Bazı kanallarda aman Ekmel bey’i aciz gösterin, dili sürçer ise bunu abartın, iyi bir söz söylerse görmezden gelin, onu örtünüz gibi dolaşıyor. Gizlisi saklısı yok, iftiranın biri bin para.
"İstikrarı sarsacak hiçbir şey yapmayacağım"
Güvendiğim tek şey var, Türk milletinin derin sağ duyusu. Türk milleti tarih boyunca bunu göstermiştir. Güzel milletime bir çift sözüm var. Aziz kardeşlerim, ey azizler, korkmayınız, Türkiye’de istikrarı sarsacak hiçbir şey yapmayacağım. AK Parti dahil bütün partilerle el ele vereceğim.
"Ekmek kutsal bir kavram"
Ekmek için… Ne demek ekmek için? Milletimizin kültüründe çok kutsal kavramlar var. bunun başında kitap gelir. Biz kitap diye Kuran-ı Kerim'e deriz. Bir başka kutsalımız var, bayrağımızdır. Bayrağımız bizim canımızdır, kanımızdır. Bu devletin tapu senedidir. Bir başka kutsalımız ekmektir. Ekmek bizim için çok kutsal bir kavramdır.
"Filistin'de devlet nişanı alan ilk ve Türk benim"
Ekmek fırından aldığımız ekmek, ekmek tüten ocak demektir, ekmek alın teri demektir. Şerefimiz namusumuz demektir. Kitabımıza bayrağımıza ekmeğimize sahip çıkalım. Ben Mehmet Akif Ersoy’un dergahında büyümüş bir gurbetçi çocuğuyum.
Taksicisi simitçisi garsonu mevsimlik işçisi hepimizin derdi ekmek. Suriye’nin ekmeği elinden alındı. Sokaklarda perişan biçimde. O kadar zulüm mazlum gördüm ki, en zor şartlarda ara buluculuk yaptım. Filistin’de devlet nişanı alan ilk ve tek Türk benim. 20 bin yetimin kefaletini, Gazze’de Somali’de İslam dünyasının bir çok yerinde, aç susuz kalmış insana, bebeğe, karnını doyurmasına sebep oldum. Yüz binlerce insanın hayatta kalmasına sebep oldum.
"Türkiyemizin emrindeyim"
Çoluğunun çocuğunun mürvetini görmek herkesin hakkı. Torun sevmek herkesin hakkı. Sadece sevgi ekelim, saygı ekelim, nezaket ekelim ki, bu topraklar nice Yunus’lara Nazım’lara Akif’lere vatan olsun. Çünkü ne ekersek onu biçeriz. Güzellikleri ekmek için Türkiyemizin emrindeyim. Allah bu millete devlete zeval vermemesi niyazıyla, hepinize teşekkür eder saygılarımı sunarım."
SORULAR
Irak-İsrail-Filistin olayları ve Türk Solu dergisiyle poz
Birinci olarak, taraf tutmaması meselesi Filistin’le ilgili değil. Arap ülkeleri kavgalarıyla, arap liderleri arasındaki kavgalarla ilgili söyledim. Bu konuda taraf tutmanın, bölgeye ve Türkiye’ye neler getirdiğini izah etmeye ihtiyaç var.
O bakımdan bunu herhalde bir daha açıklama ihtiyacı duymuyorum. Arife Bağdat tarif edilmez.
İkinci mesele, Filistinle ilgili olarak benim böyle bir sözüm yok. Bunu söyleyenler herhalde yanlış bilgi edindiler bir yerden. Benim 9 sene içerisinde genel sekreter olarak yaptığım, Filistin halkına yaptığım hizmet herkesin bildiği konudur. 2006 Aralık ayında, Hamas ile Fetih arasındaki ilk ateşkesi ben sağladım.
Bunu uzun boylu, mekik diplomasisi icra ederek, Ramallah’da Abbas ile, Gazze’de başbakan ile Şam’da Hamas lideriyle beraber, o üç merkez arasında mekik dokuyarak, sessizce giderek en sonunda aralık ayının sonuna doğru ateşkes sağladık. Birbirlerini öldürüyorlardı.
Bu hamas ile Fetih arasındaki ilk ateşkes sayesinde, milli mutabakat hükümetinin kurulması çalışıldı. Hükümetin kuruluş merasimine filistin dışından davet edilen tek kişi bu kardeşiniz olmuştur. Sonra, çalışmalarımız devam etmiştir.
Bunlardan bazıları Gazze’ye yapılan saldırılar. Hava saldırıları, karayolundan saldırılar. Biz burada teşkilatımızın karar organlarını davet ettik. BM Güvenlik konseyi kilitlenmişti 2006’da Lübnan’ın güneyinde yapılan saldırılar neticesinde. Biz baskı yaparak güvenlik konseyinin toplanmasını sağladık ve bir ateşkes kararı çıktı.
Biz Gazze’ye sayısız defalarca gittim ben. Orada çok büyük sayıda insani yardım, sağlık, barınma gıda icraaları. Bir kalp nakli, kornea nakli yapıldı ilk olarak. Bizim her yerden götürdüğümüz yardımlar sayesinde oldu. Biraz önce gördüğünüz o yaşlı hanımla olan bir fotoğraf vardı, bu Abdurabbu ailesinden 4-5 katlı evi yıkılmış bir hanımın eviydi. Ben o kadıncağızı teselli ediyordum. 77 senesinde İsrail’in gaddarca saldırı neticesinde daha önceki evleri yıkılıyor, kocası öldürülüyor. Bu sefer çocukları öldürülüyor, bütün mal mülk kaybediyor. Ben o kadıncağızı çadırında ziyaret ettim. Ona ve etrafındakilere yardım götürdüm.
Daha sonra Kudüs’le ilgili olarak teşkilatımızın tarihinde ilk defa stratejik bir plan yaptık. Kudüslüler eşit vatandaşlık hakkına, insan haklarının tatminine yönelik imkanları yok, işgal altında. Kendi vatanlarında evlerinde yabancı olarak muamele görüyorlar.
60 seneden beri mektep bakımından, hastane bakımındna, ev barınma ihtiyacı bakımından sıkıntı içerisinde. Çünkü işgal kuvvetleri müsaade etmiyor. Biz barınma eğitim sağlık ihtİyacını gidermek için Kudüslülerle beraber, belediye reisi, valisi, filistinle beraber, islam kalkınma bankasını devreye sokarak, bir Kudüs kurtarma planı yaptık. Ben bunu devlet zirvelerine götürdüm ve bunlar kabul edildi, uygulanıyor şimdi.
Filistin davasına yaptığım en büyük hizmetlerden birisi, Filistin’in BM ve bağlı kuruluşlarına üyeliğini sağlamaktır. UNESCO’ya tam üyelik olmuştur. Filistin devleti BM’nin bir alt organında tam üye oluyor. Güvenlik konseyinde, Filistin’in tam üye olması mümkün değildi, o zaman gözlemci üye olması lazım. Güvenlik konseyi bildiğiniz sebeplerden dolayı 'evet' demiyordu.
Bunları yapan bir insana siz nasıl diyebilirsiniz ki Filistin’e hizmet etmedi? Bana bütün bunların hepsinden en üstünü, Gazze’ye gidip birkaç defa o insanlarla temas etmek, tarihimizin 20’nci ve 21’nci yüz yılın kara lekesi olan Filistin davası, oradaki insani yaşama şartlarının altında yaşayan Gazzelilerin halini görmek ve yardımcı olmak. İkinci gururum, Mescidi Aksa’da, Hazreti Peygamberimizin miraca yükseldiği noktada namaz kılmayı nasip etti. Gerisi beni ilgilendirmez.
Dış politika
Eğer bugün diplomatlarınız rehin alınıyorsa, birkaç ülkede diplomatınız yoksa ve eski ticaret yollarınızın bazıları kapalıysa burada bir sıkıntı var demektir.
Seçimin adilliği
Ggerçekten adil bir seçim ne takvimi ne de düzenlemesidir. Hiçbir ülkede 2 aya sıkıştırılmış bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmaz. 'Devlet para vermesin' diyoruz ama birileri devletin imkanlarından yararlanıyor. 2 ayda ev taşıyamazsınız. 2 ayda cumhurbaşkanı seçilir mi?
Özal seçimi milletin desteğiyle kazandı. İnşallah biz de milletin ve Allah'ın izniyle kazanacağız.
Eğitim ve bilimin geleceği
Biz ilmi araştırma seviyesinde 2. ligdeyiz. 15-20 senedir bu böyle. Ekonomide de olduğumuz gibi. 2023'e hedef koyduk ekonomi için. Buna inanıyorum ve bunun için çalışmalıyız. Ancak ancak şeyi bilim ve araştırma için de yapmalıyız.
Kürt meselesi
Kürt meselesi en hassas meselemizdir. Barışla bu işin halledilmesi için yolları bulmalıyız. Dil farkı vardır. O dile karşı da ülkemiz hata yapmıştır. Biz tüm sorunları sopayla halletmeye alışmışız. İnsanın anadilini konuşması en büyük hakkıdır. Eğer anadilinizi konuşamıyorsanız vatanınızda yabancısınızdır. İnsanların anadilini kullanmasını engellemek kabul edilemez. Bunları muhakkak Meclis'e götürmeniz lazım. Parlamentonun bunları kabul etmesi lazım. Silahların terk edilmesi, ateşkesin devam etmesi azım. Bu yapılırken Türkiye'nin toprak birliğinin, anayasal düzeninin korunması lazım. Bayrağın birliği ve resmi dilin birliği konusunda büyük bir anlayış görüyorum. Biz bu imkanlara sahibiz. Elbette cumhurbaşkanı bunları kolaylaştırıcı rol oynaması lazım.
Seçilmesi halinde hükümet ile ilişki
Türkiye 90 senelik bir devlet, 1000 senelik bir maziyle. Biz ilk kez bir devlet yönetecek değiliz. Bir tek de bu işleri dünyada ilk kez yapan biz değiliz. Parlamenter sistemi biz cumhuriyetle değil saltanat döneminde kabul ettik.
Atatürk cumhuriyeti kurdu, milli istiklal mücadelemizin kahramanı Mustafa Kemal Paşa devleti kuruyor, başvekile devrediyor. Bizim geleneğimiz bu. Bu görevler anayasada ilgili kanunlarımız var. birisi kalkar der ki, bir parti lideri, ben bu sistemi beğenmiyorum. Bunun yerine yenisini, başkanlık rejimi daha iyidir. Gayet tabi bunun tartışılması lazım, ama bunun Meclis’te kabul edilmesi, anayasanın değiştirilmesi lazım.
Siz anayasanın 104’ncü maddesine göre seçiliyorsunuz, yukarı çıkıyorsunuz ben beğenmiyorum diyorsunuz, bu olamaz, anayasanın ihlalidir. Amerikan sistemiyle bizim ülkemizin ilgisi yok. Orası ABD. Değişik devletler birleşiyor, her devletin kongresi var, devlet başkanı yetjkilerine sahip valisi var. bürokrasisi yasaması her şeyi var. Kanunları var, A ve B eyaletindeki kanunlar farklı. Federal yapının başına başkan koydular.
Bizim böyle bir şeyimiz yok ki. Bizim tek devletimiz var. Biz bu devleti korumak zorundayız. Bazı arkadaşların söylediği gibi güçlü bir iktidar… Güçlü iktidar var işte başbakanının elinde, icrada. Cumhurbaşkanının icra yetkisi var mı acaba? Ben bilmiyorum. Ama şu da var. Eğer siz seçildikten sonra, ben seçildikten sonra, Meclis bu anayasayı değiştirir, yeni hükümler getirir, elbet cumhurbaşkanı onayladıktan sonra, yürürlüğe girmesinden sonra onu uygulamak mecburiyetindedir.
Ekonomik istikrar
Ekonomi hükümetin görevidir. Cumhurbaşkanı onlara yardımcı olur. Bu seçim bir meclis, iktidar seçimi değildir. Vatandaş bir partiye oy vermiyor. Mevcut hükümetle elbette çalışacaktır Cumhurbaşkanı seçilecek olan kişi. Benim Sayın Başbakan ile dostluğum vardır, belediye reisliğinden itibaren. Ben AK partililerden oy alacağımı biliyorum. Ben buna güveniyorum. AK Partinin kurucuları bana 'teklifi kabul ediniz' dediler. Ben AK Partinin aleyhinde değilim, AK Partinin adayının aleyhinde değilim. Alternatifler vardır.
Haşim Kılıç'ın açıklamaları-bağımsız, tarafsız yargı-17 ve 25 Aralık soruşturmaları
Ben Haşim Kılıç'ın yargıyla ilgili beyanatına imzamı atıyorum. İnsan hak ve hürriyetleri konusunda çıok zor imtihanlarda başarılı olmuştur Sayın Kılıç. Soruşturmalarla ilgili ise, adli vakaların siyasetleştirilmemesi gerekir. Bir suçlama varsa bunun ispat edileceği yer mahkemedir. Sarkozy'nin olayı Avrupa normları dediğimiz durum için güzel bir örnektir.
1915 olayları
1915'te olan üzücü olan hadiseler bizi üzmüştür ve üzmeye devam edecektir. Olaylar rahmetli Turgut Bey zamanında yine kabardı. Turgut Bey, ABD'deki bilimadamları ile görüştü ve Amerikan kamuoyundaki yanlış intibalar giderilmeye çalışıldı. Hükümetin başsağlığı mesaj yerinde ve doğrudur. Hükümet diplomasinin tüm kanallarını kullanmalıdır.
Anayasa değişiklği
Anayasamızın değişmeye ihtiyacı vardır. 12 Eylül anayasının bazı hükümleri değişmiştir ve Türkiye'ye bu anayasa dar gelmektedir. Ama parlamenter sistemin ve kuvvetler ayrılığının değişmesine 'hayır' diyorum. Ama mevcut hali de islah edilmelidir.
Gezi olayları
Samimiyetle şuna inanıyorum: Gezi parkına ilk gün gelen geçler çok vatanseverdiler. Toprağı, ağacı seviyorlardı. O gençlere devlet sopa, gaz yerine diyalogla yaklaşsaydı bu acılar yaşanmazdı. Herkesle kucaklaşmak gerek, aile reisidir cumhurbaşkanı. Elinde sopayla olmaz. Falaka zamanı geçti, 21. yüzyıldayız.
"Ekmek için" sloganı
Cumhurbaşkanlığı icra makamı değildir, evet. Ama icra cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Çünkü devletin temsilcisi, hiyerarşinin başıdır. Yetkileri vardır. Bu sefer hem de Cumhurbaşkanı halkın oylarıyla gelecektir. Bu ona siyasi güç verecektir. Bu gücü nasıl kullanacaktır. O önemlidir.
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan" ile Çankaya için yarış
Bu seçim çok farklı bir seçim. Bu seçimde hastane götürmek, yol yapmak vaadiyle gelemezsiniz. Halk bunun farkına varacaktır. Aktif siyasetin içinde olmadım ama siyasetin çok yakınındaydım. Adalet Parti zamanında ve Turgut Bey'in zamanında, AK Parti kurulurken teklifler geldi. Ülkemin siyasetiyle yakndan ilgilendim. Siyasetin yabancısı değildim. Ben uluslararası siyaseti ve aktörlerini biliyorum. Bunu bilen bu ülkeye hizmet eder. Sokaktaki insanlarda çok enteresan bir değişim talebi var. Yani Cumhurbaşkanı konusunda halkın farklı bir bakış açısı var. Çok büyük ilgi var. İçten bir ilgi ben bunu hissediyorum. Ben buna inanıyor ve güveniyorum.
İhsanoğlu'nun kampanya sloganı ve logosu... (FOTO GALERİ)
SLOGAN VE LOGO
"Buğday Tarlası"
Toplantı için hazırlanan sahnede Buğday Tarlası şeklindeki Türkiye haritasının üzerine yazılan Ekmek İçin Ekmeleddin sloganı dikkat çekti.
Aynı slogan İhsanoğlu'nun konuşma yaptığı kürsüde de yer aldı.
"Sevgiyi ekmek için, bolluğu ekmek için, ekmek için Ekmeleddin"
Yine toplantı salonun çeşitli bölümlerine yerleştirilen panolarda İhsanoğlu için belirlenen diğer sloganlar bulundu.
"Sevgiyi Ekmek için, Bolluğu Ekmek için, Ekmek İçin Ekmeleddin" yazılı bu sloganlar kampanyada kullanılacak.
Toplantı için hazırlanan ve seçim çalışmalarında kullanılacak broşürlerde de İhsanoglu'nun Ak Parti, MHP, CHP demeden bütün Türkiye'nin gururu olduğu vurgulanıyor.
Tanıtım için hazırlanan 4 farklı kartta HDP, MHP, CHP ve Ak Parti seçmen profillerini gösteren aile fotoğraflarının üzerine Biz hep partimize oy verdik. Şimdi Oyumuz Ekmel Hoca'ya yazılı ifadeler yer aldı.
"Cinayet konuşmaları" dava dosyasında
İsrail Gazze'ye bomba yağdırıyor
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Suriye ve PKK konusunda hangi mesajları verdi? Erdoğan'ın konuşmasının kodları
Yaya geçidinde yumruklar havada uçuştu: Trafik kilitlendi
Meteoroloji'den SON DAKİKA Uyarısı! Kar İstanbul’un Kapısında: Meteorolojiden Kar ve Fırtına Uyarısı
Papa'dan önce defineciler geldi: İznik'te kaçak kazı yaparken yakalandılar
-
Narin cinayetine 'farklı' bakış! Kilidi çözecek sorular soruldu: Tek bir ismi işaret etti