Tarihte bugün: 16 aralık

Alman besteci Ludwig Van Beethoven, 1770 yılında Bonn'da doğdu.
Beethoven'ın babası enstrüman çalıyor ve şarkı söylüyordu. İlk piyano derslerini henüz dört yaşındayken babasından aldı. Babasının hayali, onun da tıpkı Mozart gibi muhteşem bir çocuk olarak üne kavuşmasıydı.
Beethoven, 1787'de Viyana'ya ilk gidişinden hemen sonra annesinin ölüm yolculuğunda olduğunu öğrenerek geri döndü. Annesinin ölümünden sonra Viyana'ya geri döndü ve hayatının sonuna dek orada yaşadı.
1794'e dek Viyana aristokrasisi içindeki müzik aşıklarına saraylarda ve özel toplantılarda çaldı. 1795'e kadar halka açılmadı. Başlangıçta bir besteci olarak değil, bir piyanist ve öğretmen olarak adını duyurdu ve kısa zamanda üne kavuştu.
Bu sırada verdiği ilk dönem ürünleri Beşinci Senfoni ve Fidelio adlı operalardı. Beethoven'dan önce müzik, genellikle dini olarak veya insanları eğlendirmek için kullanılsa da o müziği ilk kez sosyal ve dinsel amaçlarından arındırdı.
Hayatı aydınlanma çağının ve Fransız Devrimi'nin entellektüel pırıltısı içinde geçen Beethoven, eserlerinde özgürlük ve eşitlik üzerine kurduğu dünya idealini yansıtıyor, insan hakları, demokrasi ve barışı anlatıyordu.
Geçirdiği kötü çocukluk onu, kendi kendini eğiteceği, tutkulu bir hayata taşıdı. Aristokrasi içinde Mozart ve Goethe gibi düşünür ve sanatçılarla tanıştı.
1802 yılı Beethoven için bir kriz yılı oldu. Duyma bozukluğu olduğunu ve bunun daha da kötüye gideceğini anlamıştı. Kardeşlerine acı mutsuzluğunu, ölümü yakınında hissettiğini anlatan şöyle bir mektup yazmıştı:
"İnatçı, kötü niyetli ve insanlara güvenmeyen biri olduğumu kim söylüyor veya düşünüyor? Hakkımda ne kadar büyük bir yanılgıya düşmüşsünüz. Çocukluğumdan beri kalbim ve ruhum her zaman iyi niyet ve ümit taşıdı...
"Büyük şeylerin üstesinden gelebilmek için mücadele verdim. Fakat, düşünün ki altı yıldır umutsuz bir acı içindeyim. Duygusuz hekimler yüzünden acım her yıl daha da büyüyor. Hastalığımın tedavisi belki yıllar alacak, belki de imkansız...
"Tabiatımın; coşkun, asabi, toplumun yargılarından kolayca etkilenen hassas yapısı nedeniyle kendimi hayatı yalnız yaşadım. Bunları unutup halkın arasına girsem de kötü işittiğim için hep kötü tecrübeler yaşadım...
"İnsanlara 'daha yüksek sesle konuşun, bağırın, çünkü ben sağırım' demem imkansızdı. Bir insan flüt çalarken veya bir şarkı söylerken onu duyamıyor olmam bana büyük acı veriyordu ve tüm bunlar beni intihar fikrine sürüklüyordu...
"Kötü kaderim benim için iki kat fazla acı vericiydi, çünkü yanlış anlaşılabilirdim. Arkadaşlarımla fikir alışverişi yapabilmem, özlü diyaloglar kurabilmem ve sohbet ederek rahatlayabilmem imkansızdı. Yapayalnız yaşamak zorundaydım."
Ancak onun tek sorunu 1802'de başlayan ve 1820'de tamamen sağır olmasına kadar süren hastalığı değildi. Hastalığı beste yapmasını engellemiyordu, en güzel eserlerini bu dönemde yapmıştı. Ününe ün katan Dokuzuncu Senfoni de bu dönemin ürünüydü.
Viyana'ya gittiğinde onu konuksever çift Prens ve Prenses Lichnowsky karşılamıştı. Entellektüel çift aynı zamanda müzik aşığıydı. Çok uzun zaman misafir olarak onların evinde yaşadı. Bazı bestelerini Prenses'e ithaf etti.
Beethoven bir süre sonra Lichnowsky'lerin evinden ayrıldı. Doktoru Malfatti'nin yeğeni Therese Malfatti'ye evlenme teklif etti, ama ret cevabı onu daha da yıktı. Duyduğu yuva özlemi nedeniyle bi revlat edinmeye karar verdi.
Kararı onu yeğeninin annesiyle gireceği yasal dava ve mücadeleye sürükledi. Bu mücadelenin sonunda evlat edindiği Karl, bu üzüntülere dayanamayarak intihara teşebbüs etti. Karl, ayrıca görme bozukluğu yüzünden okulundan da atılmıştı.
Beş yıl süren davalar, duygusal dünyasında yaşadığı hayal kırıklıkları ve artık tamamen kaybettiği işitme duyusu Beethoven'ın eserlerini de vermesini engelliyordu. Mektuplarında sık sık söylediği gibi onu ayakta tutan tek şey sanatıydı.
Sanatını eşsiz ve ölümsüz kılan yaşadığı büyük acılar olmuştu. Tutkulu, asabi karakteri yaşadığı üzüntülerle mayalanıyor, bütün bunlara aydınlanma çağının iyimserliği, yaratıcı ve azimli gelişimleri fon oluşturuyordu.
Ancak Karl'ın 1826'daki intihar girişimi Beethoven'ı hayata iyice küstürdü. O yıl önemli bir soğukalgınlığına yakalandı ve hastalığı zatürreeye dönüştü. 1827'de hayata veda etti. Cenazesine 20 binin üzerinde insan katıldı.
Günün diğer önemli olayları
1474: Türk astronom ve matematikçi Ali Kuşçu, İstanbul'da öldü.
1918: Giresun'da 'Işık' adlı milli gazete çıkmaya başladı.
1920: Çin'in kuzeybatısındaki Ganzu eyaletinde, 8.6 büyüklüğündeki depremde 100 bin kişi öldü.
1925: Milletler Cemiyeti Konseyi, daha önce saptanan 'Brüksel hattı'nı, Türk-Irak sürekli sınırı olarak kabul etti. Bu karar uyarınca Musul, Irak'ta kaldı.
1932: Samsun-Sivas demiryolu hattı açıldı.
1949: Ahmet Sukarno, Endonezya'nın ilk cumhurbaşkanı oldu.
1956: Basın-Yayın Genel Müdürlüğü, Cumhurbaşkanlığı Katipliği yapan, mizah yazarı, romancı, gazeteci Ercüment Ekrem Talu, 68 yaşında İstanbul'da öldü.
1969: İstanbul Boğaz Köprüsü, 303 milyar liraya ihale edildi.
1986: Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti kuruldu.
1996: Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı yeniden açıldı.
1998: IV. Ulusal Yayın Kongresi Ankara'da çalışmalarına başladı.
Tarihte bugün arşivi
Ekim ayı arşivi
Kasım ayı arşivi
1 aralık
2 aralık
3 aralık
4 aralık
5 aralık
6 aralık
7 aralık
8 aralık
9 aralık
10 aralık
11 aralık
12 aralık
13 aralık
14 aralık
15 aralık
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
A2 Sınıfı Ehliyet Nedir, Hangi Araçları Kullanır ve Kaç Yaşında Alınır?
A1 Sınıfı Ehliyet Nedir, Hangi Araçları Kullanır ve Kaç Yaşında Alınır?
F Sınıfı Ehliyet: Hangi Araçlar Kullanılabilir, Yaş Sınırı ve Başvuru Şartları Nelerdir?
D Sınıfı Ehliyet: Hangi Araçlar Kullanılabilir, Yaş Sınırı ve Başvuru Şartları Nelerdir?
Marteniçka nedir, ne zaman takılır, ne zaman çıkarılır? Marteniçka dilek bilekliği ritüeli nasıl yapılır?