30'u aşkın festivali dolaşan film: "Rıza"

Yönetmen Tayfun Pirselimoğlu, "Rıza" adlı filminin 30'u aşkın festivali dolaştığını belirterek, "Her anlamıyla bağımsız bir film, hiçbir oyuncu ve teknik eleman para almadı" dedi.
Dünya prömiyeri Berlin'de yapılan "Rıza" adlı yapımın yönetmeni Tayfun Pirselimoğlu, filminin tüm kıtaları dolaştığını söyledi.
Pirselimoğlu, "Film, Buenos Aires'ten Sydney'e, Avrupa'nın, Asya'nın çeşitli festivalleri ile Afrika'da gösterildi.
Her festivalde birçok olumlu eleştiri aldım. Filmi beğenenler, beğenmeyenler oldu ama genel olarak tüm bu izlenimlerin toplamından çok ilgi çeken bir film olduğu söyleniyor" dedi.
29'uncu Montpellier Film Festivali'nde "Eleştirmenler Ödülü" alan filminin Ankara Film Festivali'nde de ilgi çektiğini belirten Pirselimoğlu, Ankaralı sinemaseverlerden "çok samimi ve olumlu tepkiler aldığını" dile getirdi.
Filminin İstanbul Film Festivali'ne kabul edilmediğini anlatan Pirselimoğlu, şöyle konuştu:
"Sebebini çözebilmiş değilim. Filmi, dünyada çok dolaşmış ve çok görülmüş olması nedeniyle festivale seçmemeye uygun gördüklerini ifade ediyorlar.
Daha doğrusu, festivale hiç bakmaması gereken bir açıdan bakarak, festivali, yurtdışından gelen yabancılara yeni film göstermek olarak algılayanların ifadesi bu. Festivalin bir şartnamesi var, o kurallar içinde başka festivallere katılmamak gibi bir ifade geçmiyor.
Bununla ilgili bir mektup da yazdım ama çok doyurucu bir cevap almadım. Sonuçta, festivalin tasarrufunda olan bir şey ve almadılar. Doğrusu, İstanbul Film Festivali adına tuhaf bir durum diye söyleyebilirim."
Filmin ana teması çaresizlik
Filmin yapımcılarından da biri olduğunu belirten Pirselimoğlu, "Yapım konusu bağımsız ama ondan sonrası da bunu katmerleştiren bir başka hikâye. Kimse para almadı ve gönüllü olarak bu işin bir parçası oldu. Arkadaşlarımla birlikte kotardığım bir filmdir. Her anlamıyla bağımsız bir film" dedi.
Pirselimoğlu, senaryoyu yazarken gerçek bir olaydan esinlenmediğini, ancak "benzer çok hikayeler yaşandığının görüldüğünü" dile getirerek, şunları söyledi:
"O bölgede yaşayan kişilerle çok görüştüm. Bana anlatılan bir hikâye değil ama belki onların toplamından çıkan bir hikâyedir. İşsizlikten dolayı insanların düştüğü sıkıntı ve çaresizlik, filmin ana temasını veriyor.
İstanbul'a gelip, bir yere sıkışan, bir duvara çarpıp orada kalan insanların hikâyesi bu. Çaresizlik, kuyuya düşüp, çıkmaya çalıştıkça tekrar aşağıya düşme hali ile onun yarattığı o ızdırap beni çok ilgilendiriyor. Mekânlar da onların yaşadıkları yerler olduğu için gerçeklik ve hakikat duygusunu veriyor film."
Pirselimoğlu, filmde belgesel unsurlarının bulunmasıyla da ilgili olarak, "Hakikate önem veriyorum. Filmin samimi olması gerekiyor. Sinema öyle bir sanat ki yapmacığı çok belli ediyor. Bu nedenle sokaktaki insana, akan hayata filmde müdahale etmemeye çalışıyorum" diye konuştu.
Filmin "bir mesaj vermekten çok, izleyiciye sorular sordurtma amacını güttüğünü" anlatan Pirselimoğlu, filminden her izleyicinin farklı anlamlar çıkarabildiğini, bunun kendisini mutlu ettiğini kaydetti.
Filmde babasının da rol aldığını belirten Pirselimoğlu, film bitmeden vefat ettiği için eserini babasına armağan ettiğini söyledi.
Pirselimoğlu, filmdeki birçok sahnede televizyonun gösterilmesiyle ilgili olarak da "Aslında TV de bir pencere, filmde, o pencerenin dışında, asla bir parçası olamayacakları bir hayata bir çeşit illüzyonla, hipnozla bakma halinin altını çizmek istedim" dedi.
Kamyon şoförünün öyküsü
Filmin başrol oyuncusu Rıza Akın da ilk defa uzun metrajlı bir filmde rol aldığını söyledi.
Role hazırlanırken, kamyoncuların aldığı hediyelik eşyayı bir süre yanında taşıdığını belirten Akın, filmde abartıya yer vermemeye özen gösterdiklerini söyledi.
Akın, İstanbul'daki Küçükpazar'da yapılan çekimlerin 14 günde tamamlandığını dile getirerek, yaşadıkları ilginç bir olayı da şöyle anlattı:
"Küçükpazar zaten her şeyiyle ilginç. Öyle bir yerde çalışmak gerçekten zor. Herkes film çekildiğini görünce ilgileniyor, kameranın önüne gelip bakıyor.
Çekim sırasında lokantada yemek yiyeceğim, karşımda da birinin oturması gerekiyor. Oyuncu problemi çıktı, oturttuk birilerini olmadı. Biz zorluk içinde bocalarken adamın bir karşıma geldi oturdu, yemeğini yedi.
Ne kameranın farkında ne benim farkımda. Hiçbir şeyi görmedi, sadece oturdu, yemeğini yedi ve kalktı. Biz de işimizi bitirdik. Giderken bile farkına varmadı. Biz de çok doğal davranmışız ki hissetmedi."
Başrollerini Rıza Akın ile Nurcan Erel'in üstlendiği "Rıza" adlı filmde, Adana - İstanbul arasında kamyon şoförlüğü yapan Rıza'nın öyküsü anlatılıyor.