Ahmet Ümit, "Mevlana"yı yazacak

Yazar Ahmet Ümit, yeni romanı Bab-ı Esrar'da, Mevlana'yı ve Mevleviliği anlatacak.
Adnan Menderes Üniversitesi tarafından düzenlenen söyleşi ve imza günü etkinliğine katılmak üzere geldiği Aydın'da konuşan Ahmet Ümit, her zaman bir eserinde Mevlana'ya yer vermek istediğini, ancak bu isteğini Mevlana'nın 800'üncü doğum yıl dönümü etkinlikleri nedeniyle bugüne kadar ertelediğini söyledi.
Mevlana'nın her dönem gündemde olduğunu, ama halk olarak Mevlana hakkında çok da bir şey bilmediklerini kaydeden Ümit, "Mevlana ile ilgili bir eser yazarak, Mevlana'yı anlatmak, böylece de okurumda yeni okumalar için merak uyandırmak istedim.
Bunu da faili meçhul bir cinayete kurban giden Mevlana'nın yakın dostu Şems üzerinden anlatmayı uygun buldum. Mistik düşüncenin de insan kültürünün tıpkı dinler gibi bir parçası olduğunu düşünüyorum.
O nedenle bunların bilinmesi ve anlatılması lazım. Ama gerçekçi bir yazar olduğum için mistik karakterler burada biraz geride kaldı" dedi.
Sırlar kapısı anlamına gelen Bab-ı Esrar adlı yeni romanının en geç bu sonbaharda okuyucuyla buluşacağını bildiren Ümit, romanı hakkında şu bilgileri verdi:
"Bu romanda Şems cinayeti üzerinden batı düşüncesi ile doğu düşüncesini kıyaslıyorum. Doğuda her zaman akıl yerine sezginin ön planda tutulduğu bir düşünce hakimdir.
Bunun en ucunda ezoterizm vardır. Sonuçta, doğu toplumlarını asıl etkileyen düşünce ezoterizmdir. Batı ise esas olarak akla dayanır. İnsanı akıldan ibaret görürler. Tabii bu yanlış bir şey, ama maddi olarak çok geliştiler ve dünyayı yöneten insanlar haline geldiler.
Bu kitapta ben bu batı düşüncesinin bakış açısını incelemeye çalışıyorum. Oradaki kahramanlardan biri Türklerden de nefret eden İngiliz bir kadın. Bu kadın bir gün Konya'ya gelir ve burada birtakım olaylarla karşılaşır ve bize dair düşüncelerinde bazı değişiklikler olur."
"Romanda tür yoktur, iyi ya da kötü roman vardır"
Romanları polisiye, macera ve tarihi gibi türlere ayırmak yerine iyi roman ve kötü roman olarak ayırdığını belirten Ümit, "Yazarlar hayata sorular sormalıdır. Zaten iyi romanlar hayata dair sorular soran romanlardır.
Kapağını kapattığınızda bir roman size rahatlık hissi veriyorsa o iyi roman değildir. Roman, okuduğunuzda kafanızı kurcalamalı, sizi rahatsız etmelidir. Sizi yeni kitaplar okumaya yönlendirmelidir" diye konuştu.
"Yazar dünya meselelerine kafa yormalı"
Sanatçıların içinde bulunduğu toplumun sorunlarına yabancı olmaması gerektiğini ifade eden Ahmet Ümit, şöyle devam etti:
"Bence sanatçılar Türkiye'deki yoksulluktan tutun da çocuk ölümlerine kadar birçok probleme karşı sorumludurlar. Çünkü sanatçı 'Benim eserim her şeyden daha değerlidir' diyemez.
Bir çocuğun gülüşü yeri gelir benim yazdığım bütün eserlerin önüne geçer. Bir yazar dünya meselelerine kafa yormalıdır ki okurununu da bu yola çekebilsin. Ben kitaplarımda hep sorular sordum. Bunu da eğlenerek yaptım.
Aksi halde benim yazarken eğlenemediğim bir metnin okurumun hoşuna gitmesi mümkün dahi değildir."