hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Mustafa Kemal'le Cemal Paşa'ın düellosu

    Mustafa Kemalle Cemal Paşaın düellosu
    expand

    Emir Kıvırcık, Behiç Erkin'in günlüklerinden yola çıkarak yazdığı yeni kitabı "Cepheye Giden Yol"u, CNN Türk'e anlattı.

    - İlk kitabınız Büyükelçi dedeniz Behiç Erkin’in 2. Dünya Savaşı sırasındaki anılarından, Paristeki büyükelçilik yıllarından kesitler sunuyordu.
     
    Cepheye Giden Yol’da ise Kurtuluş Savaşı anıları var. Bunları Behiç Bey’in günlüklerinden yola çıkarak yazdınız. Dedenizin anılarından yola çıkarak kitap yazma fikri nasıl oluştu, bu kitapları neden siz yazmayı tercih ettiniz? Günlükleri bir tarihçinin dikkatine de sunabilirdiniz.
     
    Toplumumuzun yapısının son  20 senede çok bozulması, magazin ağırlıklı boş bir gençliğin yetişiyor olması, Milli Mücadele ruhunun günden güne yok olması Cepheye Giden Yol kitabını, yani Dedem Behiç Bey’in hayatını yazmaya yöneltti beni.
     
    Hepimiz çok iyi biliriz ki, Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp, esaretten bizi kurtaran ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurup bizlere emanet edenler,  Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıdır. Behiç Bey işte o silah arkadaşlarından biri olmakla beraber, Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından biridir.
     
    Vefat ettiğinde 24 Kasım 1961 günü gazetelerin kendisi ile yazdığı yorum, Behiç Erkin’in  kim olduğunu çok iyi açıklar:
     
    'Mustafa Kemal’in arkadaşlarından birisi daha öldü. İnkılap hükümetinin ve Atatürk’ün etrafındaki aydın ekibin kuvvetli bir icraat adamı olarak tanınmakta idi.'
     
    İşte ben hem Çanakkale Harbi, hem Kurtuluş Savaşı, hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulup sağlam temeller üzerine oturtulup bizlere emanet edilmesinde dedemin emeğini ve payını Türk gençliğinin öğrenmesini istedim.
     
    Bugün artık azınlıkta bile olsalar, geçmişine, Cumhuriyeti’ne, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, kısaca mili değerlerine sahip çıkmak isteyen gençler için yazdım Cepheye Giden Yol kitabını. Bu bahsettiğim sebepler yüzünden bunu bir kutsal görev, milli görev gibi hissettim hep ve tam 10 senemi verip hazırladım kitabı.
     
    - Behiç Bey’le Mustafa Kemal ne zaman ve nasıl tanışmışlar?
     
    1907 senesinde III: Ordu’ya tayini çıkınca Mustafa Kemal’in, ilk aynı sokakta yan yana komşu olmaları ve aynı orduda beraber emir-komuta zincirinde hizmet etmelerinden dolayı tanışıp kısa zamanda 1938 senesine kadar sürecek bir dostluk kurdular.
     
    - Behiç Erkin’in Çanakkale savaşlarındaki rolü nedir?
     
    Behiç Bey’in Çanakkale Harbi’nin kazanılmasındaki emeğini ve payını en iyi anlatacak şey, Gelibolu Komutanı olan Liman von Sanders Paşa’nın Alman İmparatoru’na başvurarak Behiç Bey’e Alman devletinin en yüksek mertebedeki nişanı olan Birinci Dereceden Demir Haç Madalyası’nın verilmesidir. Liman von Sanders Paşa verilme sebebini “Çanakkale Harbi’nin  kazanılmasında büyük payı olan bu cephe sevkıyatlarının bu kadar düzenli yapmayı başaran komutan Behiç Bey’dir.” olarak açıklamıştır.
     
    - Behiç Bey Osmanlı’da demiryollarını işleten ilk Türk. Cepheye Giden Yol sayesinde öğreniyoruz ki 1912 yılında demiryollarıyla ilgili bir de kitap yazmış. Bu kitabın içeriği hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
     
    Evet tercüme ettirip okudum. Bu eserin aslı, şu anda Ankara Üniversitesi içinde yer alan İnkılap Tarihi Müzesi’nde bulunmaktadır. Kitabın Türk insanı açısından önemi, askeri açıdan demiryolları ile ilgili bir Türk tarafından yazılmış olan “ilk ve tek” kitap olmasıdır. Bugünün insanın o günlerde demiryollarının ne demek olduğunu bilmesi için biraz tarih bilmesi lazım tabi.
     
    Dönemin “en stratejik ve tek” ulaşım aracı ya  da ordu için “tek” sevkıyat silahından bahsediyoruz. Demiryolu demek o zamanlar: medeniyet, ulaşım, kültür, ticaret, refah seviyesinin artması, nakliye demek. Askeri açıdan iyi işletilirse bir savaşın kazanılması ya da kaybedilmesindeki en önemli 2 unsurdan biri demek.
     
    İşte böyle bir dönemde Behiç Bey tam 4 tane demiryolu teknolojisine sahip ülkenin, yani Fransa, İngiltere, Almanya ve Rusya demiryollarını inceleyen  ve Osmanlı demiryolları ile mukayese eden, özellikle bizde yapılan yanlışlıkları tek tek tespit eden bir eser vücuda getiriyor. Çözümünü ortaya koyuyor. Cepheye Giden Yol kitabının bir bölümü tamamen dedemin bu eseri ile ilgilidir ve adeta bir tarih dersi gibidir.
     
    “Demiryolunun Askerlik Açısından Tarihi, Kullanımı ve Teşkilatı” isimli bu eser Çanakkale Harbi ve Kurtuluş Savaşımızın lojistiklerinin başarı ile Behiç Bey tarafından gerçekleştirilmesinin temel taşıdır. Yani tarihimizdeki o başarıların tesadüfi olmadığı, Behiç Bey’in bilgi, tecrübe sahibi olmasının bir eseri olduğunun kanıtıdır.
     
    - Behiç Bey Selanik Birleştirme Hattı Muhafız Kuvvetleri müfettişi olarak
    “Demiryolları işletmesinde gayrimüslümler değil Türk memurlar kullanılmalıdır ve işletme lisanı Fransız dili yerine Türk dili olmalıdır” şeklinde sıradışı bir rapora imza atıyor. Bu raporun tarihi tam olarak kaçtır?
     
    1906 senesi.
     
    - Behiç Bey cepheye asker taşırken o askerlerin % 80’inin şehit düşeceğini biliyordu. Günlüklerinde bu çelişkinin doğurduğu ruh halini anlatan bölümlere rastladınız mı?
     
    Vatan savunması için gerekeni, yüreği kan ağlayarak ama tavizsiz yapmaya çalıştığı bir çok yerde hissediliyor.
     
    Behiç Erkin
    - Kitapta Mustafa Kemal’in Cemal Paşa’yı düelloya davet ettiği hatta Cemal Paşa’nın düelloya hazırlık yaptığı Behiç Bey’in eşinin tanıklığına dayanılarak anlatılıyor. Bu düello gerçekleşmiş mi?

     
    Fethi Okyar devreye girerek Mustafa Kemal ile Cemal Paşa’yı Pera Palas’ta bir araya getirip meseleyi düello olmadan çözmüştür.
     
    - Kitapta Behiç Bey’in İsmet Paşa ile gizli çekişmelerine de yer veriyorsunuz. Mesela Behiç Bey’in emrindeki bir daktilo İsmet Paşa’nın emriyle kendi karargahına taşınıyor. Bu daktilonun Halide Edip (Adıvar) Hanım’ın kullanılması için İsmet Paşa’nın karargahına taşındığı iddiası da dedenizin günlüklerinde mi yer alıyordu?
     
    Evet günlüklerde aynen böyle yazıyor.
     
    - Kitabı hazırlarken Cemal Kutay’ın dışında görüştüğünüz tarihçi ya da dönemin tanığı oldu mu?
     
    Dönemi bilen bir çok kişi ile görüştüm ama, dönemin tanığı olarak hayatta kalan bir tek Cemal Kutay’dı. Kendisi ile, toprağı bol olsun, Allah rahmet eylesin, bir çok defa görüşme fırsatım oldu.
     
    Genelde ondan birkaç kere üst üste randevu almak pek mümkün olmadığı halde, konu Behiç Bey olduğu için ve kendisinin şahsen Dedemi tanıma ve Atatürk ile Behiç Bey’i de beraber görme fırsatı olduğundan, bana çok toleranslı davrandı.
     
    - Kitapta Büyük Taarruz başladığında Ankara hükümetinden Behiç Bey’e gelen telgraf, Atatürk'ün Behiç Bey'e, Behiç Bey’in Atatürk’e yazdığı mektuplar, bazı fotoğraflar vs... de yer alıyor. Bunları nerelerden temin ettiniz, hangi kurumlarda araştırmalar yaptınız?
     
    Hangi kurumda araştırma yapmadınız demek daha doğru olur. Ama özellikle Ankara Üniversitesi içindeki İnkılap Tarihi Müzesi ( ki Dedem Mustafa Kemal başta olmak üzere dönemin tüm bilinen şahsiyetlerinin ona yazdığı mektup ve telgrafların orijinali başta olmak üzere tam 39.000 doküman bağışlamıştır bu müzeye), Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivlerini saymak gerekir.
     
    - Cepheye Giden Yol, Behiç Bey'in 1897'den 1958'e kadar tuttuğu günlükleri ışığında yazıldı. 61 yıl boyunca yazılan 960 defterden sözediyoruz. Günlüklerin tamamını okudunuz mu? Günlüklerde sizi en çok etkileyen ne oldu?
     
    Tamamını okudum. O sebepten dolayı bu kitabın hazırlanması 10 yıla yakın bir zaman aldı zaten. Beni en çok etkileyen dedemin mütevaziliği ve hiçbir egosunun olmayışıdır. Ama zaten bütün hayatı boyunca çok tevazu sahibi biri olarak tanınmıştır.
     
    - Bu günlüklerin bir kısmının Osmanlıca yazılmış olması gerekir. Bunları nasıl okudunuz?
     
    Tercümanlar sayesinde.
     
    - Günlükleri Osmanlıca’dan tercüme ederek ve sadeleştirerek de yayınlayabilirdiniz. Şimdilerde Yapı Kredi Yayınları Kazım Karabekir’in 1906-1948 yılları arasında, ölümüne dek tuttuğu günlükleri bu şekilde yayınlamaya hazırlanıyor. Siz neden farklı bir yöntem izlemeyi tercih ettiniz?

     
    Zaten İnkılap Tarihi Müzesi’nin böyle bir çalışması var. Ama 960 defterin toplamı on binlerce sayfaya tekabül ediyor. Sizce kaç kişi okur? Hele bugünlerde. İşte bu yüzden ben bu on binlerce sayfayı sadece 368 sayfada özetlemeye çalıştım.
     
    - Bu günlükler bugün nerede, dileyen tarihçinin bunlardan yararlanma imkanı var mı, (eğer varsa) bugüne kadar bu günlükleri inceleyen bir tarihçi oldu mu?
     
    Ankara Üniversitesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi içindeki İnkılap Tarihi Müzesi’nde hepsi.
     
    - Önsözü yazması için Turgut Özakman’ı seçmenizin nedeni dedenizin Özakman’ın kitabında anlattığı ‘Çılgın Türk’lerden biri olması mı?
     
    Hayır sebep bu değil. Sayın Turgut Özakman’ın benim nezdimde kim olduğunu ya da neyi temsil ettiğini anlatarak bu sorunuza cevap verebilirim. Özakman’ı herkes “Şu Çılgın Türkler” kitabı ile tanısa da, benim gibi milli değerlerine sahip çıkan, bilinçli Türk insanı kendisini “Vahdettin Mustafa Kemal ve Milli Mücadele, Yalanlar, Yanlışlar, Yutturmacalar”, “Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi” ve “19 Mayıs 1999 Atatürk Yeniden Samsun’da” gibi kitaplarından çok iyi tanımakta idi.
     
    Kendisi benim gözümde Milli Mücadele ruhuna sahip çıkarak, toplumumuzun her geçen gün bu konuda daha cahilleşmesine ve hatta bazı art niyetli güçlerin bu değerlerimizi bilinçli ya da bilinçsiz, unutturmaya çalışması, gerçekleri saptırmaya çalışmasına karşı savaşan bir ulusal kahramandır.
     
    Bırakın Sayın Turgut Özakman gibi bir çok paha biçilmez bir çok esere imza atmayı, her kim ki aynı doğrultuda tek bir eser dahi vücuda getirse, bu vatana, bu millete ve daha da önemlisi bugünlerimizi bizlere emanet edenlere karşı büyük bir hizmet yapmış sayarım.
     
    - Üzerinde çalıştığınız yeni bir kitap var mı?
     
    Büyükelçi ve Cepheye Giden Yol kitapları tam 10 yılımı aldı. Herkesin bilmesini isterim ki bu iki kitap da roman değildir. Birebir gerçeğin ta kendisidir. Üzerinde çalıştığım çok önemli bir projem var, ama tamamlamak vakit alacak.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow