hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    TÜSİAD'ın tarım raporunda "reform" vurgusu

    TÜSİADın tarım raporunda reform vurgusu
    expand

    En zengininden en fakirine kadar tüm dünya gıda sıkıntısı ve tarımsal fiyatlardaki artışı konuşuyor. Türkiye'nin tarım fiyatlarındaki yükselişi bir fırsata çevirebileceğini savunan TÜSİAD'ın tarım raporu, bu konuda somut öneriler getiriyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tarımda daha çok üretelim mantığının terkedilmesini isteyen rapor, "kaliteli ve sağlık standartlarına uygun üretim önemli" diyor.

    Dünya tarım fiyatlarındaki yükselişin talepten kaynaklandığını açıklayan TÜSİAD'ın tarım raporu, Çin ve Hindistan'ın artan gelirleriyle paralel bir şekilde bu talep artışının devam edeceğinin altını çiziyor.

    Bu durumun bir avantaja çevrilmesini isteyen TÜSİAD'a göre Türkiye hemen bir tarımsal dönüşüm reformu başlatmalı.

    "Dünyada tarım ve gıda üretim, tüketim ve ticareti kökten değişti" tespitiyle yola çıkarak TÜSİAD raporunu hazırlayan Prof. Dr. Erol Çakmak, Prof. Dr. Halis Akder, Doç. Dr. Haluk Levent ve Doç. Dr. Filiz Karaosmanoğlu'nun reform için tespit ve önerileri şöyle:

    Toprak mülkiyeti:
    Toprak sahibinin tapusu olmaması, tarımsal üretimin gelişmesini engelliyor.

    Araştırma geliştirme:
    Türk tarımı araştırma-geliştirme çalışmalarıyla desteklenmeli. Kuru koşullarda tarım araştırmalarıyla beraber, sulama yatırımları, suyun yönetimi ve fiyatlamasına öncelik verilmeli.

    Doğrudan gelir desteği:
    Doğrudan gelir desteği belirlenmiş sorunları çözmek için farklılaştırılarak devam ettirilmeli.

    Tarımda korumacılık:
    Korumacılıkla kendine yeterlilik birbirine karıştırılmamalı. Korumacılık uzun vadede üretime destek vermiyor. Kırmızı ette yıllardır ithalat yasağı uygulanmasına rağmen, Türk hayvancılığının sorunları çözülemedi. Türk halkı yeterince hayvansal protein tüketmiyor.

    Kaliteli üretim:
    Ne olursa olsun çok üretim yerine, kaliteli ve sağlık standartlarında üretim yapılmalı. Bir üründe dünyanın en iyisini üretebilmek, en iyisini işleyebilmek hedeflenmeli.

    Tarımsal destekler:
    Tarım destekleri mümkün olduğunca genel düzeyde verilmeli.

    Ürün çeşitlemesi:
    Ürün çeşitliliği iç ve dış talebe göre artırılmalı.

    Şeker üretimi:
    Türk halkı şekeri dünya fiyatının dört katına tüketiyor. Türkiye dünyada şekerin en pahalı satıldığı 10 ülke arasında.

    Hayvancılık:
    100'den fazla hayvanın bulunduğu çiftliklerin sayısı artıyor. Bu artış teşvik edilmeli.
     
    "Tarım politikası yeniden gözden geçirilmeli"

    Raporun tanıtım toplantısında konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, dünyada tarım alanlarının daralması ve küresel ısınmaya bağlı olarak iklim koşullarındaki dalgalanmanın yol açtığı düşük üretim ve yükselen enerji maliyetlerinin gıda fiyatlarını hızla artırdığını söyledi.
     
    Bu olumsuz arz koşullarının yanı sıra gıda ve gıda dışı tarımsal ürün talebinin de hızlı bir yükseliş içinde olduğunu belirten Yalçındağ, gıda ham maddelerinin biyoyakıt üretiminde kullanılmasının da gıda fiyatlarındaki artışa katkıda bulunduğunu vurguladı.

    Yalçındağ, "Biyoyakıt üretiminde kullanılan mısır ve yağlı tohumların, hayvancılık üretiminin de ana girdilerinden olması, tahıl ve yağlı tohumlarda yaşanan sıkıntının et ürünlerine de kayması riskini doğuruyor. Azalan stoklara, bazı büyük üretici ülkelerin ihracata getirdikleri kısıtlamalar yoluyla cevap vermesi, sorunu daha da büyütüyor" dedi.

    Sadece para ve insani yardım aktarmakla bu soruna kalıcı ve etkin bir çözüm bulunamayacağını söyleyen Yalçındağ, "Dünya, bu sorunu ancak tarım politikalarını değiştirerek, korumacılığı azaltarak ve zararlı müdahale araçlarından uzaklaşarak aşabilecek. Türkiye de, tarım politikasını yeniden gözden geçirmek zorunda" dedi.

    Türkiye'nin, yükselen tarım ve gıda fiyatlarından ötürü enflasyon artışı gibi bir bedel ödediğinin altını çizen Yalçındağ, "Tarım sektöründe üretim fiyatlarındaki artış 2007 yılının ikinci yarısından itibaren ciddi şekilde hızlanarak 2008 yılı Nisan ayında yıllık yüzde 19 seviyesine ulaştı. Bu, 2005 yılından beri görülen en yüksek seviyedir" diye konuştu.
     
    "Kendine yeterlilik" politikası
     
    TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    "Öncelikle, geçmişte yapmış olduğumuz hatalardan gerekli dersleri çıkarmamız gerekiyor. Tarımdaki kronik sorunlarımızın uzun yıllardır çözülememiş olmasının temelinde tarım politikalarında sık sık içine düştüğümüz bir yanlışlık yatmaktadır.

    Türkiye'de tarım politikası oluşturulurken temel alınan değer 'kendine yeterli' olmaktır. Oysa ki, 'kendine yeterlilik' politikası, uygulamada giderek 'korumacılık' politikasına dönüşmektedir. Hem Dünya Ticaret Örgütü üyesi olan hem
    AB'yi hedeflemiş bir ülkenin dış ticaret koruma yöntemleriyle kendine yeterli olmaya çalışması gerçekçi değildir.

    Türkiye, tarımda kendine yeterli olabilmeyi korumacılıkta değil, teknik ilerlemede ve araştırma geliştirmede aramalıdır. Kendine yeterli olma yaklaşımının ötesine geçerek, 'uzmanlaşma', 'bir ürünün dünyada en iyisini üretebilme', 'en iyi işleyebilme' gibi hedefleri benimsemelidir.

    Böylesi bir anlayış değişikliği, Türkiye'nin küreselleşen dünyada ve AB'de daha güçlü bir yer almasını kolaylaştıracaktır."

    "Yapısal sorunların nasıl çözüleceği de bellidir"
     
    Arzuhan Doğan Yalçındağ, dünyada oluşan yeni fiyat seviyelerinin, Türkiye'ye uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü iyileştirme imkanı sağladığını kaydederek, "Ancak, ileri doğru yapılan tahminler, uluslararası fiyatların yeniden bir miktar düşeceğine işaret etmektedir. Türkiye, rekabet gücünü korumak için fiyatların geldiği seviyede kalması konusunda ısrarcı olmamalı ve uluslararası piyasalardaki fiyat hareketlerine uyum sağlamaya çalışmalıdır. Dünya ve yurt içi piyasalar arasındaki fiyat farkını en azından AB düzeyinde tutabilmeyi amaçlamalıdır. Bunu gerçekleştirebilmenin yolu, tarımda üretim maliyetlerinin aşağı çekilmesinden geçmektedir. Maliyetleri en etkili biçimde aşağı çekecek politika, ertelenmiş yapısal sorunların çözülmesidir" diye konuştu.

    Yapısal sorunların nasıl çözüleceğinin de belli olduğunu ifade eden Yalçındağ, şunları kaydetti:

    "Hedef, rekabetçi bir tarım sektörünün oluşturulmasıdır. Tarım destekleme politikaları, bu hedef doğrultusunda biçimlendirilmelidir. Petrole olabildiğince daha az bağımlı bir tarımın, hem daha az yakıt kullanan traktör hem daha az traktör girdisi gerektiren ürün türlerinin tercihi özendirilmelidir.

    Ayrıca, küresel iklim değişikliği çerçevesinde kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin yaygınlaştırılması ya da sulama ekonomisini artıracak tekniklerin teşvik edilmesi de önem taşımaktadır.

    Alternatif üretim teknolojileri konusunda araştırmalara daha fazla kaynak ayrılmalı, tarımın yüksek teknolojili, bilgi temelli bir sektör haline dönüştürülmesi hedeflenmelidir. Bu politikalar, AB'ye uyum politikasıyla desteklenmeli ve paralel yürütülmelidir.

    Önümüzdeki 40 yılda gıdaya olan küresel talebin iki ya da üçe katlanacağı tahmin ediliyor. Bu tahmin, artan dünya nüfusunun beslenmesini geleceğin en önemli meselesi haline getiriyor. Bu meselenin çözümü, tüm dünyada tarım politikalarının değişiminde yatıyor."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow