IMF: "Türkiye'nin başvurularına her zaman açığız"
Uluslararası Para Fonu (IMF) Avrupa Bölgesi Direktörü Michael Deppler, Türkiye'nin büyümesi için gereken temelin, son IMF programında atıldığını belirterek, "Var olan platformların üstünde sorunlarınızı çözmek için başvurulara her zaman açığız" dedi.
Deppler, Forum İstanbul 2008'in ikinci gününde gerçekleştirilen "Ekonomik İstikrar: Çıpalar ve Ötesi - Türkiye'nin Küresel Sermaye Akışı ve Gelişen Piyasalar Haritasındaki Yeri" konulu oturumda konuştu.
Deppler, gelecek ayın başında IMF programının gözden geçirmesinin gerçekleştirileceğini hatırlattı.
Programın son üç yılında Türkiye'nin çok işler başardığını unutmamak gerektiğini belirten Deppler, "Türkiye'nin gelecekteki büyümesi için gereken temel, bu son programda da atılmıştır" dedi.
Deppler, "Var olan platformların üstünde sorunlarınızı çözmek için bana veya bizim kurumumuza başvurulması konusunda her zaman başvurulara açığız" diye konuştu.
"Türkiye zayıflıktan esnekliğe doğru evrim geçirdi"
Deppler, istikrarın önemine işaret ederek, 2001 yılında devlet içerisinde yaşanan bir anlaşmazlığın ardından finans piyasalarında büyük bir çöküş yaşandığını, bu çatışmanın resesyon gibi sorunların başlatıcısı olduğunu hatırlattı.
Deppler, "Bir yıl önce yine devlet içerisinde bir sorun vardı. Piyasalar hemen kendilerini stabilize ettiler, istikrara kavuştular. Benim için bunlar çok önemli göstergelerdir. 2001 ile 2007 arasında ne kadar gelişildiğinin göstergesidir. Siyasal bir krize ekonomik bir çöküşle cevap verilmedi. Türkiye bu bağlamda zayıflıktan esnekliğe doğru bir evrim geçirmiştir" diye konuştu.
Politikalar çizilirken, çok net sınırlara ve çok net çerçevelere sahip olmalarının önemine dikkat çeken Deppler, Türkiye'de son altı yıldaki temel gelişmelere bakıldığında mali politikaların, para politikalarının, enflasyonu düşürmek gibi bir hedefe sahip olmanın, dalgalı kur rejiminin ne olduğunun Türkiye'de anlaşıldığını aktardı.
Deppler, Türkiye'de özelleştirme, şeffaflaşma gibi gelişmelerin yanı sıra yaşanan en önemli değişimin bankacılık sisteminde gözlendiğini ifade ederek, "Bence Türkiye ekonomik açıdan bakıldığında bugün, altı yıl öncesinden çok daha iyi bir durumda..." dedi.
Türkiye'nin son birkaç yıldaki rahat ekonomik ortamdan da yararlandığını söylemek gerektiğini belirten Deppler, dünya ekonomisindeki sorunlara değinerek, serbest pazarların kendi kendilerini organize ettiklerini ve krizlerin üstesinden geldiklerini ancak ABD'de serbest pazar ile finans sektörünün nasıl bir bağlantısının olduğunun özel sektör tarafından bile göz ardı edildiğini, sorunların da buradan kaynaklandığını dile getirdi.
"Türkiye'de enflasyon hepimizin umduğundan yüksek çıkacak"
Deppler, şimdi finans pazarındaki bu bozukluğun nereden kaynaklandığı ve üstesinden gelmek için nasıl bir atılımda bulunulması gerektiği üzerinde düşünme ihtiyacını vurgulayarak, "Önümüzdeki iki yıl içerisinde bütün bu analizi yapmak Türkiye için daha zor olacak. Ben daha ziyade pesimist tarafındayım işin. ABD'de bu yıl yumuşak bir resesyon görüyoruz. Avrupa'da bir büyüme görüyoruz. Geçen yıl yüzde 2-2.5 idi büyüme oranı Avrupa'da, bu yıl yüzde 1 civarında olacak. Global açıdan enflasyona baktığımız zaman, Türkiye'de enflasyon hepimizin umduğundan maalesef daha yüksek çıkacak. Akaryakıt ve hammadde fiyatlarının yükselmesi deTürkiye'de negatif sonuçlara yol açacak benim görüşüme göre" diye konuştu.
Forum kapsamında Türkiye'nin bugünkü durumundaki sağlam noktalardan söz edildiğini hatırlatan Deppler, şöyle devam etti:
"Fakat bazı şeylerden de söz edilmedi. Bütün bunlar bana semptomatik gibi geldi. Bu on yılda daha önce Türkiye'ye geldiğimde, Türkiye Lig A'nın en alt çizgisindeydi.
Özellikle Avrupa'daki doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına bakıldığında, Türkiye listenin en altındaydı, bundan birkaç yıl öncesine kadar ve bu doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına bakarsanız son yıllarda Türkiye'de çok dramatik değişiklikler oldu ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları geldi.
Evet, bu sağlam bir noktadır ama aynı zamanda zafiyetleri de içeren bir noktadır. Kısa vadede Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları uluslararası ölçekte bakıldığında hala çok düşüktür. Türkiye'dekiler, özellikle de gelişmekte olan bir pazar ekonomisinde olması gereken doğrudan yabancı sermaye yatırımları miktarının altındadır."
"Türkiye'de likidite açısından oynamalar görüyoruz"
Michael Deppler, gelişmekte olan ekonomilerde çok likit pazarlar bulunduğunu ve bunun aslında iyi bir nokta olduğunu kaydederek, "Likidite bu kadar önemli midir? İçerisinde bulunduğumuz finans krizinin başlatıcılarından bir tanesi likiditedir. Çünkü Türkiye'deki pazara baktığımızda likidite açısından oynamalar görüyoruz. Bir de yüksek faiz oranlarından söz etmek gerekiyor. Yıllar içerisinden Türkiye'de reel faiz hep yüksek kaldı, yüzde 10 gibi bir oranda ve Türkiye'nin reel faizi düşürmesi gerekiyor" görüşünü aktardı.
Bu faktörlerin Türkiye'yi nereye götüreceği konusuna değinen Deppler, Türkiye'de şu anda var olan politikaların devamının gerekli olduğunu ve bunların da Türkiye'de yapılması gerekenlerin çerçevesini çizdiğini, bazı revizyonlar olsa da temel çerçevenin gözden kaçırılmaması gerektiğini ifade etti.
Deppler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye finans pazarındaki bu bozulmalara karşı çıkmak ve ekonomide alınması gereken girişimleri gerçekleştirmek zorunda. Bu konuda bir takım sorunlar var. Özellikle emek pazarında gerçekten sorunlar var. Bence bu verimlilik açısından çok olumsuz bir faktör.
Özellikle iç sektöre baktığımız zaman bu konuya eğilmek gerekiyor. Pek çok ölçekten yola çıkarak baktığımızda Türkiye'nin son derece sert, esnekliği olmayan, katı bir emek pazarı olduğunu biliyoruz. Bütün bunlar da eleştirilen noktalardır.
Diğer yandan bütün bu politikalara devam edildiğini görmekten de memnunum. Sosyal Güvenlik Yasasının geçmesi... Buradaki girişim çok önemli. Enerji sektöründeki sorunların üstesinden gelmek için yapılan çalışmalar var. Bütün bunlar sürmesi gereken girişimlerdir.
Çünkü hammadde giderek daha pahalı oluyor. Özelleştirmeye de gereken önem verilmeli ve bu politikaya devam edilmelidir. Bir de vergi politikasının yönetimi gündeme geliyor."
Türkiye'nin önümüzdeki birkaç yılda yapacakları konusunda akılda tutulması gereken bazı noktalar olduğuna işaret eden Deppler, "Türkiye'nin kendi içerisinde ne yapacağı çok önemli. Mesela enerji sektöründe ne yapacaksınız? Ben olsam şu dersleri çıkarırım. Bir tanesi şu: Dünyada yaşamak daha zor olacak. Fakat içerideki sorunlarınızla başa çıkarken bütçeye ve onun çözümüne bakmayın. Aslında hep bütçeye bakmak insanın aklına gelir, yani harcamaların dengesine bakmak gibi bir hataya düşülebilir. Lütfen bütçeyi düşünmeyin. Sadece bütçeyi düşünmek bazı sorunlara yol açmıştı, unutmayalım" dedi.