"Bizler rakip değiliz"
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, "Öncelikle Başbakan, sosyal muhataplarını siyasi hasım gibi algılamakta ve üslubunu buna göre düzenlemektedir. Oysa bizler rakip değil, hükümetin oluşturduğu siyasetten, ekonomik politikalardan etkilenen ve mağdur olan kesimlerin temsilcileriyiz" dedi.
Çelebi, Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda değişiklik öngören tasarı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, "Başbakan'ın AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşma, hangi açıdan ele alırsanız alın, tam bir ibret belgesidir, bir talihsizliktir" ifadesini kullanan Çelebi, "Öncelikle Başbakan, sosyal muhataplarını siyasi hasım gibi algılamakta ve üslubunu buna göre düzenlemektedir. Oysa bizler rakip değil, hükümetin oluşturduğu siyasetten, ekonomik politikalardan etkilenen ve mağdur olan kesimlerin temsilcileriyiz" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın "siyaseti toplum için mi, yoksa topluma karşı mı yaptığına karar vermesi gerektiğini" belirten Çelebi, Başbakan'ın, "konuşmasının içeriğinden ve üslubundan anlaşıldığı kadarıyla, IMF ve Dünya Bankası gibi finans kuruluşlarının tamamen yanında, toplumu oluşturan kesimlere karşı bir siyaset yürüttüğünü" iddia etti.
Çelebi, "Dürüst davranmadığımız ve yalan söylediğimiz yolundaki gergin ve ölçüsüz sözleri eğer 'köşeye sıkışmanın' verdiği psikolojik bir tepki değilse nasıl yorumlanacaktır? Yasa tasarısı yazılı ve somut olarak, kazanılmış hakları ortadan kaldıran maddeleriyle apaçık ortada duruyorken, bizleri yalancılıkla ve dürüst olmamakla itham edebiliyorsa bir başbakan, ya yasanın tek satırını dahi okumamış ya da ortada bizim bilmediğimiz, görmediğimiz, duymadığımız başka bir yasa vardır" dedi.
"5510 sayılı yasa halk için kayıp, sermaye için kazançtır"
Çelebi, "Sayın Başbakan, yasaya ilişkin görüş ve önerilerimizi bildirmediğimizi söylemektedir. Oysa gerek DİSK, gerek diğer emek ve meslek örgütleri olarak görüşlerimiz defalarca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na iletilmiştir. Ayrıca görüşlerimiz, DİSK olarak katılmadığımız Ekonomik Sosyal Konsey toplantısında da Başbakan'a iletilmek üzere ilgili kişilere verilmiştir" diye konuştu.
Çelebi, "5510 sayılı yasa halk için büyük bir kayıp, sermaye için ise kazançtır. Eğer ortada bu yasa üzerinden bir rant varsa, toplumu bütünüyle karşısına alanların rantıdır bu, toplumun geleceğini düşünenlerin değil" dedi.
Hükümetin, sosyal güvenlik alanında Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda tüm çalışanlar için ortak norm ve standart sağlayacak bir düzenleme yapması gerekirken, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen 5510 sayılı yasadan da geri bir yasa taslağını ortaya çıkardığını savunan Çelebi, hükümetin, bir yandan sosyal güvenlik açıklarının büyüdüğünü söylerken bir yandan da sağlık alanındaki uygulamalarıyla, özel hastanelere ve ilaç tekellerine aktardığı payı artırmayı hedeflediğini ileri sürdü.
Sosyal Güvenlik harcamaları
Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında devletin sosyal güvenlik sistemine prim katkısı olmayan tek ülke olduğunu ifade eden Çelebi, "AB ülkeleri sosyal güvenlik ve sağlık için bütçelerinin yarısını harcarken, Türkiye'de bu oran bütçenin 5'te birine ulaşmıyor. Bütçenin yüzde 26'sı, nüfusun yüzde 10'una faiz ödemeleri olarak aktarılırken, nüfusun yüzde 90'ı için yapılan sosyal güvenlik harcamaları yüzde 15'i bile bulmuyor" dedi.
Başbakan'ın "kazanılmış hiçbir hak kaybı olmadığını söylediğini" ifade eden Çelebi, "İktidar sözcüleri 'kazanılmış hak'tan, mevcut çalışanların haklarının budanmadığını kastetmektedirler. Bu doğru olmadığı gibi gelecek kuşakların haklarının gasp edilmesi de bizim ve dolayısıyla toplumumuzun sorunudur. Buna sessiz kalmamız düşünülemez. Nasıl ki 8 saatlik iş günü veya ücretli izinler bizden önceki kuşaklardan bize bir hak mirası olarak kalmışsa, bizden sonraki kuşaklara da mevcut haklarımızı miras olarak bırakmak bizlerin taviz vermeyeceği bir görevdir" dedi.
Tasarının getirdikleri
Çelebi, hükümetin hazırladığı tasarının yasalaşması halinde sağlık ve sosyal güvenlik haklarında kayıplar olacağını belirterek, "Kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı hem kadınlar, hem de erkekler için yeniden yükseltilip 65'e çıkarılacak, emeklilik hayal olacaktır. Bu kayıp değilse nedir?" dedi.
Çelebi, emekliliğe hak kazanmak için halen 7 bin gün prim ödemek gerekirken yasa çıktıktan sonra 9 bin gün prim ödemek gerekeceğini belirterek, buna göre turizm, inşaat, tarım ve benzeri sezonluk sektörlerde yılda 120 gün çalışanların tam aylığı hak etmesi için 75 yıl, kısmi aylığı hak etmeleri için 45 yıl, yılda 90 gün çalışanların tam aylığı hak etmesi için 100 yıl, kısmi aylığı hak etmeleri için 60 yıl çalışması gerekeceğini ileri sürdü.
Tasarının kanunlaşması halinde emekli aylıklarının da yüzde 23 ile yüzde 33 arasında düşürüleceğini ileri süren Çelebi, "Başbakan bunu da bir kayıp olarak görmemektedir. Bütün sağlık hizmetleri paralı olacaktır. Vatandaşı müşteri olarak gören piyasacı anlayışa göre bu da bir kayıp değildir"dedi.
Basın çalışanlarını da kapsayan bir grup çalışan için kazanılmış hak niteliğindeki fiili hizmet süresi zammının kaldırılacağını kaydeden Çelebi, yeniden çalışmaya başlayan emeklilerin, emekli aylıklarının kesileceğini söyledi.
Aylık geliri 145 YTL'den fazla olan herkesten Genel Sağlık Sigortası Primi olarak sağlık vergisi alınacağını ifade eden Çelebi, hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerektiğinde 'katılım payı' adı altında para ödeneceğini kaydetti.
"Yasa çalışanlar için değil"
Çelebi, ayrıca, emzirme yardımının 6 ay süreyle 2 asgari ücret tutarı yerine, bir defada asgari ücretin 3'te biri kadar ödeneceğini, hastalanan, doğum yapan, kaza geçiren sigortalılara verilen geçici iş göremezlik ödeneğinin yatarak tedavide azalacağını, cenaze yardımının 3'te bir oranında düşeceğini ve ölüm aylığı bağlanması için 900 gün yerine, 1800 gün prim ödenmiş şartının geleceğini ifade etti.
"5510 sayılı yasa ve şimdi de bu değişiklik tasarısı ile yapılmak istenen şey, görüldüğü gibi, sosyal güvenlik sistemini iyileştirecek bir reform değil, sosyal devletin var olanını da ortadan kaldıracak bir yeniden yapılanmadır" diyen Çelebi, yasanın çalışanlar için değil, sermaye için bir kazanç olduğunu savundu.
Çelebi, "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası çalışanların ikiz kuleleridir. Gündemdeki bu yasa tasarısıyla bunlar yıkılırsa, artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır. Son olarak şunu da ifade etmeliyiz ki, sayın Başbakan 'Serbest bıraksak bakalım sendikalara kaç kişi üye olacak' diyerek, anayasal bir hak olan sendikaya üye olmanın aslında serbest olmadığını itiraf etmektedir. Serbest olmadığını biz zaten yıllardır söylüyoruz. Yüksek oranda işsizliğin, açlığın kol gezdiği ülkemizde, sendikaya üye olanların işten atıldığı, sürgün edildiği, kara listelere alınarak işsizliğe mahkum edildiği ülkemizde elbette sendika kültürü gelişemez" dedi.
Süleyman Çelebi, "Başbakan'dan sendikal haklar konusunda lütuf beklemiyoruz, altına imza attığı uluslararası sözleşmelere uymaya, sadık kalmaya yemin ettiği anayasa hükümlerini uygulamaya davet ediyoruz. Tüm bu nedenlerle, TBMM'ye sunulan yasa tasarısının geri çekilmesini, geniş katılımlı bir tartışma ortamında çalışılarak taleplerimiz doğrultusunda yeniden düzenlenmesini istiyoruz" diye konuştu.
"Tasarının IMF'nin istediği biçimde geçirilmesine izin vermeyeceklerini" vurgulayan Çelebi, "Kendimiz için, çocuklarımız için, kardeşlerimiz için sağlık ve sosyal güvenlik hakkımıza sahip çıkacağız" dedi.