"FDF'nin aşağı çekilmesi para politikalarıyla çelişiyor"

Şekerbank Genel Müdürü Meriç Uluşahin, "Faiz dışı fazlanın aşağıya çekilmesi kendi içinde tutarlıysa negatif değerlendirilmeyebilir. Ancak bu karar, biraz para politikalarıyla çelişiyor" dedi.
Uluşahin, Türk bankacılık sisteminin son yıllarda ciddi sıçrama yaptığını, hem düzenleyici kurumlar tarafında hem de bankacılık tarafında çok olumlu adımlar atıldığını, bunun olumlu etkisinin dünyadaki subprime krizinden daha az etkilenerek görüldüğünü söyledi.
Subprime krizinin Türk bankacılık sistemini likidite anlamında kredi piyasasının sıkışması, kaynakların kısıtlı olması ve bunların fiyatlara yansıması yönünde etkilediğine işaret eden Uluşahin, ilk çeyrekte ciddi kredi büyümesinin söz konusu olduğunu, nisan ayında genel rakamlara bakıldığında ise kredi portföyü gerilemese de biraz daha durgunluğa
geçildiğini ifade etti.
Son yıllarda yurtdışında "kötünün iyisinin" görülmesine rağmen Türkiye'de biraz durulma olduğuna işaret eden Uluşahin, şunları aktardı:
"Bu, kendi içimizdeki siyasi ve bunun bağlamında ekonomide yapılması, atılması gereken aksiyonların birebir zamanında olmamasının sonucu gündeme geldi. Ama şu anda endişe edilecek bir kriz dönemi var mıdır? Buna katılmıyorum.
O yüzden biraz durgunluğa giriyor olacağız. Ekonomideki büyüme beklentilerinin yavaşlaması, büyüme hedeflerinin belki biraz daha revize edilmesini gerektirecektir. 2007'nin başında 2008'in hedeflerini koyarken yüzde 4.5-5 aralığında hedef koyuyorduk. Şu anda 3.5-4 aralığına, biraz daha 3.5 tarafına yakın yerlere çektik."
"Maliyet getiri hesabı daha hassas olacak"
Meriç Uluşahin, dünyada bu kadar çalkantı varken Türkiye'nin hiç etkilenmeden devam etmesini beklemenin çok iyimserlik olacağını, ancak bir kriz senaryosu da beklemediklerini ifade ederek, "Bankacılık sektöründe, yeni dönemde temkinli olup biraz daha maliyetlerde hassas olmak, risk yönetimini daha günlük ve yakın yapmak ön plana çıkan aksiyonlar olacaktır. Ama bütçeleri, planları, stratejileri çok ciddi şekilde değiştirecek bir senaryo beklemiyoruz" dedi.
Uluşahin, Türk bankacılık sektörünün kendi içinde regülasyonlarla, risk yönetimiyle, geçmişte yaşadığı kriz döneminin tecrübesiyle doğru yapıyı kurduğunu vurguladı.
Uluşahin, "2004 yılından itibaren başlayan ekonomideki ve hacimlerdeki ciddi yükselişlerin de etkisiyle maliyetlere, piyasaya çok bakılmadan kıran kırana bazı ürünlerde yaptığımız fiyatlamalar oldu. Bence önümüzdeki dönemde biraz daha maliyet hassas fiyatlamalar yapılacak. Bankacılık sektörü daha öngörülü davranmaya başlayacak, maliyet getiri hesabı daha hassas olacak" diye konuştu.
"Asıl tehlike siyasi belirsizlikten ziyade gevşeme"
Türkiye'nin çok fazla tartışılan enflasyon, faiz dışı fazla gibi konularda birtakım somut, elle tutulabilir, öngörülebilir rakamlar ve politikalar ortaya koyduğunda diğer konulardan çok fazla etkilenmeyeceğinin altını çizen Uluşahin, şu görüşleri aktardı:
"Birtakım rakamların, hedeflerin ve bunların gerçekleştiğinin görülüyor olması da piyasa için bir çıpa... Bunların adı konulabiliyorsa, 'ekonomi programı doğru gidiyor, rakamlar sağlıklı gelişiyor, reformlar gerçekleşiyor, buradan sapmalar yok' denilebildiği sürece etkilenmeyiz.
Asıl tehlike, siyasi belirsizlikten ziyade buralarda gevşeme olduğu zaman... Siyasi belirsizlik olsa bile bu sonuna kadar belirsiz kalmıyor. Bence asıl önemli olan, bozulmaların rakamlarda gözükmesi. Bunları geriye çekecek aksiyonlar net konulamadığı durumla karşılaşırsak sıkıntı yaratır. Siyasi bir değişim olsa bile, bunlar net görülebilirse bugünkü iniş çıkış stratejinizi çok fazla değişmiyor."
"Likidite tutmaya çalışırken, gevşeme yapmak tutarsızlık"
Uluşahin, faiz dışı fazla hedefinin aşağı çekilmesine ilişkin de, "Kendi borçlanmanızı dikkate alıp 'benim artık bu kadar tasarruf etmeye ihtiyacım yok' diyorsanız faiz dışı fazlayı aşağıya çekebilirsiniz. Faiz dışı fazlanın aşağıya çekilmesi, kendi içinde tutarlıysa negatif değerlendirilmeyebilir. Ancak bu karar, biraz para politikalarıyla çelişiyor. Biraz daha bekleyip peşindeki aksiyonları görmek lazım" diye konuştu.
Bir yandan YTL likiditesi tutmaya çalışırken diğer yandan mali politikalarda biraz gevşeme yapmanın politikaların biraz tutarsızlığını gösterdiğini ifade eden Uluşahin, "Rakamın bire bir aşağı doğru kendisini revize etmesinden ziyade, bunu tam henüz bir şablon üzerine oturtamadık. Kendi içinde bir tutarlılığını görebilirsek ki, şu an öyle göremedik, o zaman çok soru işareti olmayacaktır. O anlamda bir çelişki var" dedi.
Türk bankalarının yabancılara satılması konusunda ise Uluşahin, belli bir oran olması gerektiğini ifade ederek, "Bankacılık sektörünün dışarıya açılması gerektiğine inanıyoruz. Ama belli bir yere kadar da kendi sermayemizi, kendi sektörümüzü, reel sektörümüzü gerektiğinde destekleyebilecek, kendi yağımızda kavrulabileceğimizi de gösterebileceğimiz bir oranda kendi paylarımız korunmalıdır. Bence açık olmalı, ama belli bir oranda da baraj olmalı. O barajın ötesinde mevcut yapı korunmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.
"IMF ile stand-by olması faydalı"
Şekerbank Genel Müdürü Uluşahin, Türkiye ile IMF arasındaki ilişkilerle ilgili olarak da, şu anda Türkiye'nin dünyadaki oluşum ve cari açık da dikkate alındığında kendisiyle ilgili konular nedeniyle 1-1.5 yıl öncesine göre daha kırılgan olduğuna işaret ederek, "Dünyada büyük ekonomilerde likidite sıkıntıları var. Etkilenmedik. Ancak hiçbir şekilde etkilenmeyeceğiz demek olmaz. Bütün bunlar dikkate alındığında IMF'nin stand-by'ının olmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu, her tarafa disiplin sinyali verecektir. Dünya ekonomisi ve biz böyle hassas bir durumdan geçiyorken bunu bir sigorta olarak koymalıyız" görüşünü aktardı.
Şekerbank'ın hedefleri
Meriç Uluşahin, Şekerbank'ın 2007'yi çok iyi bir performansla tamamladığını ve 2008'de kredilerde yüzde 50, aktiflerde yüzde 45 civarında bir büyüklük öngördüklerini, hedeflerinde yurtdışı dalgalanmaların etkisiyle küçük modifikasyonlar gerekebileceğini, ancak çok ciddi bir değişim yapmayacaklarını belirterek, büyüme rakamının yüzde 50 değil de yüzde 40-50 arasında bir yere oturabileceğini ifade etti.
Şu anda 247 şubesi olan Şekerbank için bu yıl 260 şube hedeflediklerini belirten Uluşahin, kredilerde küçük işletme ve KOBİ'nin daha da altında zirai, mikro ve esnafa yoğunlaştıklarını, ağırlıklı Anadolu'da ve büyük şehirlerin civar semtlerinde büyümek istediklerini söyledi.