hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Milyonlar küresel ısınma için eylemde

    Milyonlar küresel ısınma için eylemde
    expand

    Küresel ısınmanın geleceği tehdit ettiği uyarısında bulunan ve Kyoto anlaşmasının uygulanmasını talep eden milyonlarca kişi, bugün dünyanın dört bir yanında düzenlenen eylemlerde biraraya geldi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Küresel ısıda sadece 2 derecelik bir artışın, dünya nüfusunun neredeyse yarısının susuz kalmasına neden olabileceği belirtiliyor.
     
    Sadece bu felaket senaryosu bile, milyonlarca kişinin hükümetlerini küresel ısınmaya karşı harekete geçmeye çağırması için yeterli görünüyor.
     
    Türkiye'de, Küresel Eylem Grubu'nun organize ettiği etkinliklerin sloganı "Küresel Isınmayı Durdurun! Türkiye Kyoto'yu imzala!" olarak belirlendi.
     
    Türkiye de hızla kirletiyor
     
    Birleşmiş Milletler'in hazırladığı raporda, atmosfere en çok zehirli gaz bırakan ülkenin ABD, sera etkisi yaratan gazların salınımında en hızlı artışın ise Türkiye'de olduğu belirtilmişti. Sera etkisi yaratan gazların en büyük sorumlusu olarak enerji santralleri, fabrikalar ve otomobiller gösteriliyor.

    BM İklim Değişikliği Sekreterliği'nin yaptığı çalışmada, 1990-2004 yılları arasında, 40 ülkenin değerlendirildiği raporda, Türkiye yüzde 72.6 artışla 1'inci sıraya yerleşmişti.
     
    'Pahalı, kirli ve dışa bağımlı fosil yakıta dayalı ekonominin terk edilmesini ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, tarımsal ekonomiler üretilmesini' isteyen gruplar, yetersiz olmasına rağmen Kyoto Protokolü'nün de bir an önce imzalanmasını talep ediyor.
     
    Dünya için 'tehlikeli işaretler' başladı bile...
     
    Küresel ısınmadan sorumlu olan gazların yayılımı, Kyoto anlaşmasının yanı sıra uzun vadeli politikalarla sınırlanmaya çalışılıyor.
     
    Ancak özellikle enerji ihtiyacının her geçen gün arttığı gelişmekte olan ülkeler, bu sorumluluğu yerine getirmekte zorlanıyor.
     
    Uzmanlar, küresel ısınma hızının önceki yıllara oranla düştüğünü açıklasa da çevreci gruplar, buzullardaki erime, beklenmedik fırtınalar ve sıcaklıktaki ani artışlar ya da 1996 hariç son 10 yılın, 19'uncu yüzyıldan beri tespit edilen en yüksek sıcaklık ortalamalarına ulaşmasının 'yeterince tehlikeli işaretler' olduğunu vurguluyor.
     
    Çözüm temiz enerjiye yatırımda

     
    Dünyanın geleceği için kaygılanan herkesin hemfikir olduğu önlemler arasında ise fosil atıklardan uzaklaşarak, doğaya yeni yükler getirmeyen güneş, rüzgar gibi temiz enerji kaynaklarına yönelinmesi ile enerji tasarrufuna katkı koyacak "bireysel" önlemlerle bu çabaya destek verilmesi yer alıyor. 
     
    Biraz ısınsak ne olur?
     
    Cevap 1: İklim değişir
    Atmosfere insan faaliyetleri nedeniyle hızla yayılan metan, ozon ve kloroflorokarbon gibi gazların, ısı tutma özellikleri nedeniyle meydana gelen küresel ısınmanın, buzulların erimesi ve okyanusların yükselmesi gibi ciddi sonuçlar doğuracak iklim değişimlerine neden olması bekleniyor.
     
    Cevap 2: Hayvan türleri yok olur, kitlesel göç ve susuzluk baş gösterir
    Küresel ısınma, doğanın dengesini geri dönülemez biçimde bozarak, hayvan türlerinin yüzde 40'ının yok olmasının, kitlesel göçlere ve susuzluğa yol açmasının yanı sıra büyük bir ekonomik felaketi de tetikleyecek.
     
    Cevap 3: Ekonomik felaket yaşanır
    Dünya Bankası'nın eski ekonomi uzmanlarından Sir Nicholas Stern, ekonomik ve sosyal faaliyetlerin bozulmasının ardından ortaya çıkan sonucun "20'nci yüzyılın ilk yarısındaki büyük savaşlar ve büyük buhranla ortayan çıkan krize benzeyeceği" uyarısında bulundu.
     
    Stern'in hazırladığı rapora göre, ülkeler yıllık gayrisafi milli hasılalarının yüzde birini küresel ısınmayla mücadeleye ayırmazsa bunun 5 ila 20 katını daha sonra ödemek zorunda kalacak.
     
    Küresel ısıda sadece 2 derecelik bir artışın, dünya nüfusunun neredeyse yarısının susuz kalmasına neden olabileceği belirtiliyor.
     
    Kyoto dünyayı kurtarır mı?
     
    Enerji santralleri, fabrikalar ve otomobillerin baş sorumlu olduğu ve sera etkisi yaratan gazların atmosfere salınımını azaltmak konusunda bağlayıcı ilk anlaşma olan Kyoto, 1997'de Japonya'da yapılan BM toplantısında doğdu.
     
    16 şubat 2005'te yürürlüğe giren Kyoto Protokolü'nün, gelişmiş ülkelerin neden olduğu zararlı gazların yüzde 61.6'sı üzerinde bağlayıcılığı bulunuyor.
     
    Dünyada atmosfere en fazla sera gazı yayan ABD, Kyoto'nun mali olarak çok fazla yük getirdiği ve gelişmekte olan ülkeleri "yanlış" yönlendirdiği gerekçesiyle 2001'de anlaşmadan çekildi.
     
    ABD ve Avustralya'nın dışarıda kalmasının, "fazla sorumluluğu olan" 35 gelişmiş ülkenin, 2008-2012 dönemine kadar gaz salınımını 1990'daki miktarlarının yüzde 5 altına indirmesiyle ulaşılması beklenen düzelmeye engel teşkil ettiği belirtiliyor.
     
    Ayrıca, atmosferi en çok kirleten ülke olarak kendi bağımsız önlemlerini alan ABD'nin, AB ülkelerinde ulaşılan durumdan çok daha ileride olduğu kaydediliyor. 
     
    BM verilerine göre, AB 2004 itibariyle 1990 miktarlarının yüzde 0.6 gerisine inmişken, ABD'de yüzde 15'i aşan bir gerileme görüldüğü ifade ediliyor.
     
    Uzmanlar, zararlı gazların atmosfere salınımında küresel düzeyde 2030'a kadar yüzde 60, 2050'ye kadar ise yüzde 80 oranında azalma olması gerektiğinin altını çizerken, en fazla yükümlülük altına giren AB ülkelerinin bile, yüzde 8 oranında azalma hedeflemesi yetersiz görülüyor.
     
    189 ülkenin temsilcileri, küresel ısınmaya karşı atılacak bir sonraki adımı belirlemek ve BM'nin Kyoto Protokolü'nün uygulanması üzerine yapacakları çalışmalar için 6-17 kasım tarihleri arasında Kenya'da biraraya gelecek.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow