Kentlerin ısısı suçu 'artırıyor'
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Karaca, düzensiz ve plansız kentleşmenin küresel iklim değişikliğinde azımsanamayacak paya sahip olduğunu belirtti.
Dünyadaki birçok meteoroloji istasyonunun şehirlerin içinde kaldığına dikkati çeken Prof. Dr. Karaca, Türkiye'de 2005 rakamlarına göre nüfusun yüzde 67'sinin şehirlerde yaşadığını, 2020-2030'da dünya nüfusunun yüzde 80'inin nüfusu şehirlerde yaşayacağının tahmin edildiğini belirtti.
Prof. Dr. Karaca, plansız şehirleşmenin betonlaşmayı beraberinde getirdiğini ve yüzey örtüsünün betonla kaplandığını açıkladı:
"Beton ve asfalt türü malzemeler, gündüz topladığı ısıyı gece yayıyor. Bu nedenle kentler, bu ısıyı yayan birer ısı adaları gibidir. Örneğin çarpık kentleşmenin, betonlaşmanın yoğun olduğu İstanbul'da, kırsa alana göre hava sıcaklığı bir kaç derece yüksek. Son 50 yılda çarpık kentleşemeden ötürü İstanbul'un yüzey sıcaklığındaki 0.7 derecelik artış, dünyada küresel ısınma nedeniyle hava sıcaklığındaki artışa eş değer."
Prof. Dr. Karaca, küresel ısınmada karbondioksit salınımı kadar, kentlerin oluşturduğu ısıadalarının da önemli rolü olduğuna dikkat çekti:
"Batıda yeşil alanların içine şehirleri gizlemişler, ancak bizde ve çok sayıda ülkede tam tersine çarpık bir kentleşme var. Yapılaşmanın bu kadar hızlı olmaması gerekir. Karbondioksit salınımı ile kentlerin ısı adası oluşturma etkisi birleşirse küresel iklim değişikliğini daha da hızlandırabilir.
Isının yükselmesi sadece kentlerdeki betonlaşmayla da sınırlı değil. Adeta klima görevi gören ormanlar tahrip edilerek tarım alanları açılıyor. Açığa çıkan toprak örtüsü, daha fazla ısı yaydığı için, küresel ısınmayı artırıyor.
Hakim rüzgarları yüksek binalar engelliyor. Çed raporlarında binalar tekil olarak ele alınıyor, yüksekliğine şekline bakılmıyor. Büyük binalarla hava akımlarını engellerseniz yarattığınız kirlilik giderek birikiyor."
Prof. Dr. Karaca, yüksek binaların bulunduğu beton kentlerin insan yaşamı üzerinde doğrudan olumsuzluklara da neden olduğunu belirtti:
"Isı adaları, İstanbul gibi kalabalık şehirlerde, bir de nemlilik de söz konusuysa bunaltır, insanların strese girme riski artar. Batıda bu konuda istatistik var. Yüksek katlı binaların fazla olduğu, ısı adasının çok yoğun olduğu bölgelerde suç oranları artıyor, insan ölümleri artıyor. Büyük binaların zaten en büyük sıkıntısı budur. Hava akımları, pek çok yerde binaların denize paralel yapılması nedeniyle kent içlerine giremiyor, hava koridorlarının önü kesiliyor."
Prof. Dr. Karaca, düzensiz yapılaşan kentlerde tehlikeyi görmek için küresel ısınmanın etkilerini beklemeye gerek olmadığını belirtti:
"İklim değişikliği tabii ki önemli bir sorundur, ancak kentlerdeki hava kirliliğinden kaynaklanan üst solunum yolu enfeksiyonları çok daha büyükbir sorundur. Bu nedenle insanların yaşam biçimlerini değiştirmeleri, bu kadar hızlı ve çarpık kentleşmeye radikal tedbirler alınması gerekir."