Avrupa sineması Karadeniz'de
Avrupa Sineması’ndan 15 seçkin film Karadeniz’de sinemaseverlerle buluşuyor.
Avrupa Sineması’ndan 15 şeçkin film 13-22 Mayıs tarihleri arasında Karadeniz’e geliyor.
Avrupa Birliği Uluslararası Kültür Merkezleri (EUNIC) tarafından düzenlenen Avrupa Kültür Günleri: Sanat Hareketleniyor etkinlikleri kapsamında sekiz Avrupa ülkesinden toplam 15 filmin gösterimi yapılacak. Sinop, Trabzon, Ordu, Samsun ve Erzurum’un da dahil olduğu beş şehirde 10 gün boyunca devam edecek etkinlikte film gösterimlerinin yanı sıra sergi, konser ve Avrupa Dil Günleri buluşmaları da yapılacak.
BÜTÜN GÖSTERİMLER ÜCRETSİZ
EUNIC üyeleri; Avusturya Büyükelçiliği, British Council, Institut Français, Goethe Institut, Yunanistan Büyükelçiliği, Ankara ve İstanbul İtalyan Kültür Merkezleri, Camões IP ve Dimitrie Cantemir Romen Kültür Merkezi tarafından organize edilen Sanat Hareketleniyor 2013, ülkelerarası kültürel ilişkilerin güçlendirmenin yanı sıra güncel Avrupa sanatını ve Avrupalı sanatçıları tanımak için de bir fırsat sunuyor.
Avrupa ülkesinden toplam 15 filmin gösterimi halka ücretsiz gerçekleştirilecek. Karadeniz kıyıları bu vesile ile filme doyacak.
EUNIC Türkiye Başkanı ve Institut Français Tükiye/ Ankara Müdürü Anne-Elisabeth Gautier-Budai, Avrupa Kültür Günleri ile ilgili olarak “Sanat Hareketleniyor film festivaliyle her yıl farklı şehirlerde yeni izleyicilerle buluşmaya özen gösteriyoruz. Festival, Avrupa’daki toplumların kültürel zenginliklerini paylaşmanın yanında Türk toplumuyla ne kadar benzer yönlerimiz olduğunu vurguluyor” değerlendirmesini yaptı.
FİLMLER HANGİ İLDE NEREDE GÖSTERİLECEK ?
Film gösterimleri Sinop’ta Deniz Sineması’nda, Trabzon’da Lara Sineması’nda, Ordu’da Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu’nda ve Erzurum’da Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi’nde yapılacak.
Filmlerin adları ve özellikleri şöyle:
DUVAR: Avusturyalı yazar Marlen Haushofer’in sinemaya uyarlanamaz denilen romanı Duvar, Julian Pölsler tarafından beyaz perdeye aktarıldı. Filmde hafta sonunu bir dağ evinde dostlarıyla vakit geçirmek isterken, yapayalnız kalan ve üstelik etrafı şeffaf bir duvarla çevrilen bir kadının, hayatta kalma mücadelesi anlatılıyor.
KARA GÖL: BAFTA tarihinde En İyi İlk Film kategorisinin en genç adayları olan Sharpe ve Kingsley’in ilk uzun metraj filmi. Çarpık mizahı, iddiasız derinliği, saçma sapan diyaloglarla güzel sözlerin, şiirin tuhaf karışımı ve dünyanın en heyecansız cinayet gizemiyle türünün tek örneği.
BİR ŞARKININ PEŞİNDE: 2013 En İyi Belgesel Film Oscar’ı ve 2012 Sundance Film Festivali Seyirci Ödülü ve Jüri Özel Ödülü olmak üzere tüm dünyada sayısız ödül kazandı. Müzik aşkını, sözleri içinize işleyen şarkıların tutkusunu hissettiren bir film.
GERİDE KALANLAR: Koridorlarda yürürken yasak soruları soran, gazete büfesinde dikkatleri üzerine çeken, kafeteryada yüksek sesle konuşan, eşlerinin tedavi gördüğü bu hastanenin çatısında gizlice sigara içenlerdir onlar. Hayatta olmanın suçluluk duygusuyla başa çıkmak, gülmek, sevmeye devam etmek ve yaşamak için Bertrand ve Lorraine birbirlerine yardım etmeye, karar verirler.
PARİS’TE İKİ GÜN: Julie Delpy’nin yönetmenliğini ve başrol oyunculuğunu yaptığı ikinci film. Diyaloglarıyla seyirciyi güldüren bu eğlenceli komedi, bir yandan nevrotik bir entelektüelin neşeli portresini çizerken, bir yandan da Fransız başkentini ve bu başkentin sakinlerinin hikayesini anlatıyor.
PUMPİNG ERCAN: Vücut geliştirmede Dünya Şampiyonu olan Ercan Demir, 10 yıl ara verdikten sonra, son kez Vücut Geliştirme Şampiyonası’nda ağır siklette birincilik için yarışacaktır. “Pumping Ercan” belgeseli 40 yaşında olan Ercan’ı bir yıl boyunca izleyerek şampiyonaya nasıl bir irade gücü ve disiplinle hazırlandığını konu alıyor.
BAŞKALARININ HAYATI: 1984 yılının Doğu Almanya’sında geçen bir politik gerilim filmi. Film birçok ödülün yanı sıra 2006’da Alman Film Ödülünü, En İyi Yabancı Film Akademi Ödülü’nü ve aynı dalda BAFTA Ödülü’nü kazandı.
BİR TUTAM BAHARAT: İstanbul’da yaşayan bir Yunan gencinin (Fanis) öyküsü; bir mutfak filozofu ve mentoru olan büyükbabası Fanis’e hem yemeklerin hem de yaşamın tat için biraz tuza ve bir tutam baharata ihtiyacı olduğunu öğretir.
MUSTAFA’NIN TATLI HAYALLERİ: Bu belgesel film, 16 yaşındaki bir Türk gencinin öyküsünü anlatıyor. Mustafa, Türkiye’de “baklavanın başkenti” Gaziantep’te pastacı çırağı olarak çalışmaktadır. Hayali, İstanbul’da kendi işini kurmak ve ünlü bir pasta şefi olmaktır.
YAPABİLİRİZ: 80’li yılların başında işini kaybeden Milano’lu bir iş adamı olan Nello, Basaglia kanunlarının yürürlüğe girmesinden sonra, üyeleri psikiyatri hastanesinin eski hastalarından oluşan bir kooperatifi yönetmektedir. Nello, işinin saygınlığına sıkı sıkıya inanarak kooperatifin her bir üyesini kendilerine verilen yardım ödemelerinden kurtarmak amacıyla yeteneklerine uygun inanılmaz işler uydurarak bir meslek öğrenmeye zorlar. Ancak sonunda son derece insancıl ve trajikomik bir o kadar da kaçınılmaz çelişkilerle karşı karşıya kalır.
İÇİMDEKİ GÜNEŞ: 1999 yılında tüm Afrikalı gençler ve çocuklar adına “Avrupa’nın saygın sorumlularına” yazmış oldukları mektupla gündeme gelen Gineli gençler Yaguine ve Fodè, ceplerine sakladıkları mektupla, Brüksel’e giden uçağın iniş takımlarının içine gizlenerek, trajik bir şekilde sonlanacak olağanüstü umut yolculuğuna başlarlar.
JOSÉ VE PİLAR: Miguel Gonçalves Mendes imzalı bir belgesel olan “José ve Pilar,” aşk, kayıp ve edebiyata dair derinden etkileyici bir öykü. Film, Nobel ödüllü Portekizli roman yazarı José Saramago ve eşi Pilar del Rio’nun hayatlarını izler.
FADOS: Ödüllü Carlos Saura (Flamenco, 1995; Tango, 1998)’nun müzikal üçlemesini tamamlıyor. Lizbon’u fon olarak kullanan Fados, Portekiz’in en amblematik müzik janrı olan fadoyu ve sevgiliye duyulan hasretin (melankoli) insanı nasıl etkilediğini irdeliyor.
YARIN: Nelu, Romanya-Macaristan sınırındaki küçük bir kasabanın süpermarketinde çalışmaktadır. Bir sabah nehirden her zamankinden farklı bir şey “tutar”: Yasa dışı yollarla sınırı geçmeye çalışan bir Türk.
İYİ NİYETLER: Adrian Sitaru’nun kendi deneyimlerine dayanıyor ve annesinin hastaneye düşmesiyle hayatı rayından çıkan “sağlam bir adamı” anlatıyor. Hastane Alex için acayip karakterler ve sürprizlerle dolu, karnaval gibi bir insan bahçesidir.