Polisin, anarşistlerle imtihanı
İstanbul'daki 1 Mayıs gösterileri sırasında bazı banka şubeleri ile küresel markaların binalarına zarar verilmesi nedeniyle anarşistlere yönelik başlatılan operasyon, emniyet ve basın açısından bir handikapa dönüştü. Polis operasyonu sürecinde anarşistlerin nitelendirilmesinde yaşanan güçlükler dikkat çekti. Öte yandan tutuklanmaları istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen 15 kişiden 9'u tutuklandı. "Örgüt yok" diyen mahkeme, "kamuoyundaki infiali" tutuklamaya gerekçe gösterdi.
Anarşistler, dün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde tamamlanan sorgularının ardından Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'nda sağlık kontrolünden geçirildi. Çevik Kuvvet otobüsüyle saat 05.00 sıralarında sağlık kontrolünden geçirilen anaşistler, daha sonra Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi. Adliyeye getirilen 35 anarşistin ifadeleri, soruşturmayı yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç tarafından alındı. Savcı Saraç, anarşistlerden 15'ini tutuklanmaları istemiyle özel yetkili İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk ederken, 20 kişiyi serbest bıraktı.Tutuklama gerekçesi: "Toplumda yarattığı infial"
Özel yetkili İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi ise 15 kişiden 9'u hakkında tutuklama kararı verdi; 6 kişiyi ise serbest bıraktı. Mahkemeye çıkarılanlardan Beyhan Çağrı Tuzcuoğlu, Burak Ercan, Deniz Fidan, Emirhan Yavuz, Murat Gümüşkaya, Oğuz Topal, Sinan Gümüş, Yenal Yağcı, Ünal Can Tüzüner tutuklandı. 1 Mayıs'ta yaşanan olayların arkasında Emniyet ve savcılıktaki sorgulamalarda yer aldığı biçimiyle bir örgütün varlığını tespit etmeyen mahkeme, tutuklama kararının gerekçesini ise şöyle açıkladı:
"Şüphelilerin üzerine atılı suçun toplumda yarattığı infial, zararın büyüklüğü, mağdur kişi ve kurumun sayısı, kamu hizmeti gören kurumlara zarar verilmesi, kaçma ve delillerin karartılma şüphesinin bulunması, mevcut delil durumu gözönüne alınarak şüphelilerin atılı suçtan CMK. 100 ve devamı maddeleri gereğince ayrı ayrı tutuklanmalarına..."
Özel yetkili mahkemenin görev alanında değil
Şüphelilerin avukatları ise nöbetçi mahkemede yaptıkları savunmada, anarşistlerin üzerine atılı suçların özel yetkili mahkemelerin görev alanına girmediğini, bu nedenle genel adli mahkemelerin bakması gerektiğini kaydetti. İddialar açısından mala zarar vermek suçunun söz konusu olduğunu belirten avukatlar, bu suçların tutuklamayı gerektirecek katalog suçlardan olmadığının altını çizdi.
Ancak mahkeme kararında her hangi bir örgütün varlığını tespit edememekle birlikte şüphelilerin tutuklanmasına karar verdi.
Avukatlar daha sonra yaptıkları açıklamada, dosyanın görevsizlik kararıyla asliye ceza mahkemesine gönderilmesi kararını beklediklerini belirtti.
"Anarşistleri ne diye ansak"
1 Mayıs'ta çeşitli anarşist ve anti otoriter birey ve grupların, "devlete, sermayeye, faşizme, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, militarizme, homo/transfobiye, türcülüğe, ekolojik soykırıma ve tahakkümün her biçimine karşı" sokaklara, caddelere çıkıp, birlikte yürüme çağrısıyla bir kortej oluşturulmuştu. Bu kortejde yer alanlara yönelen polis operasyonu, kortejden hareketle bir örgüt isimlendirmesine varamayınca, basına servis edilen haberlerde de gözaltına alınanlarla ilgili değişik nitelemeler dikkat çekti.
Operasyonun ardından yapılan bilgilendirmeler doğrultusunda, basında, "anarşistler adlı bir grup", "kendilerine anarşist diyen bir grup", "anarşistler adlı bir örgüt" gibi adlarla anılan anarşistler için bir niteleme güçlüğü yaşanması dikkat çekti. 1 Mayıs kortejine verilen "Anarşist Blok" ismi de verilen haberlerde bir örgüt adıymış gibi yer aldı. Oysa, bir örgütün ya da tek bir örgütün mensubuymuş gibi sunulmaya çalışılan 1 Mayıs kortejindeki anarşist ve anti otoriterler arasında, çeşitli derneklerin üyeleri ile hiçbir kuruluşun üyesi olmayan bireyler yer alıyordu.
Şiddete mutlak karşıt olanlar da alındı
Öte yandan, kortejde yer alan anarşistlerin Mecidiyeköy'de çeşitli markalara ait mağazalar ile banka şubelerinin binalarına verilen zarar ile ilişkilendirilmesi de şaşkınlığa yol açtı. Çünkü, kortej içinde bulunan grup ve kişilerden pek çoğu, "şiddete" mutlak olarak karşı durmalarıyla tanınıyor ve bu yönde yazıları bulunuyor. Ayrıca, gözaltına alınanlar arasında "Direnişin Ritmleri" adlı müzik grubu üyelerinin yer aldığı da belirtildi. Kendisini, "Sambayı politik bir eylem olarak kullanan, uluslararası bir ağa dahil Anti-militarist, Anti-kapitalist ve Anti-otoriter aktivistleriz. Karnavallardan esinlenip, taktiksel eğlenceyi kullanarak, hâkimiyet kurmus sistemleri eleştirir ve karşı dururuz" diye tanımlayan Direnişin Ritmleri üyesi müzisyenlerin de "şiddet" iddiasıyla gözaltına alınması, tuhaf karşılandı.
Sıradaki Haber