hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Kılıçdaroğlu: "Oy verene de, vermeyene de hizmet"

    Kılıçdaroğlu: Oy verene de, vermeyene de hizmet
    expand

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Doğu da bizim batı da bizim, güney de bizim kuzey de bizim. Bu coğrafya altında yaşayan her yurttaş bizim yurttaşımızdır ve benim başımın üstünde yeri vardır. Bana oy versin, vermesin. Ben bu ülkede her yurttaşa hizmet edeceğim. Hizmet etmenin yolu da hesap vermekten geçer" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sinop'un Boyabat ilçesinde Hükümet Konağı karşındaki Dört Yol mevkisinde vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, her yerde doğruları söylemek için halka söz
    verdiğini ifade etti.

    "Dokuz köyden kovsunlar onuncu köyde de doğruları söyleyeceğim. Artık bu milletin doğruları söylemeyen bürokrata ihtiyacı yok" diyen Kılıçdaroğlu, Boyabat'ın çeltik üretim yeri olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:

    "Burası bir anlamda çeltik üretiminin ambarı. Çeltik üreticisi hayatından memnun mu? Hayır. Çiftçi hayatından memnun değil, esnaf hayatından memnun değil. Bu işte bir sorun var. Bugün her şeyimiz var. Allah'a şükür bereketli topraklarımız var. İlacımız var, insanımız var, traktörümüz var, eksik olan ne? 80 yıllık Cumhuriyet tarihinde kurbanlık koyun ithal eden hükümet hangisi? Eğer bizim meramız yoksa gelebilir, yaylalarımız yoksa gelebilir, çalışan insanımız yoksa gelebilir. Allah aşkına her şeyimiz var, nasıl oluyor da angus getiriyor, koyun getiriyoruz? Yazık günah değil mi bizim insanımıza. Biz bunu sormayacak mıyız. Kimin parasıyla ödeniyor bunlar. Sizlerin parasıyla ödeniyor, siz ödüyorsunuz. Benim için sorun yok ama sizin de derdinizin olması lazım. Bir ülke üretmezse olmaz, çalışmazsa olmaz, alın teri dökmezse olmaz. Bir ülkenin bağımsızlığı, bir ülkenin değeri, o ülkenin ekonomik olarak güçlü olmasına bağlıdır."

    Vatandaşın derdinin kendi derdi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

    "Eğer bu ülkede çocuklar yatağa aç giriyorsa bir dert var demektir. 2,5 aylık Kübra annesinin kucağında açlıktan ölüyorsa bir dert var demektir. Bir anne 4 çocuğuna sabah kahvaltısı veremedim diye intihar ediyorsa bir dert var demektir. Bir çocuk çöpte kağıt toplarken kamyon altında kalıyorsa bir dert var demektir. Denizli'de bir anne çocuğunu hastanenin bahçesine bırakıp, bir de mektup yazıyorsa, 'oğluma bakamıyorum, gelirim yok, Allah rızası için bulan çocuğuma baksın' diyorsa bir dert var demektir. O zaman bunları oturup düşünmemiz lazım. Kim yaptı bunu? 'Efendim Türkiye büyüyor', eyvallah, birileri büyüyor Türkiye değil. Birilerinin cebi para görüyor. Benim için yandaş yok sadece vatandaş var. Şundan emin olmanızı isterim, bir vatandaşın derdi varsa o dert benim derdim demektir. Bir vatandaş rahat etmiyorsa, bilin ki Kemal kardeşiniz de rahat etmiyordur."

    "Siyasetçi ayrımcı değil birleştiricidir"

    Ülkede huzuru sağlamanın siyasetçinin görevi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Siyasetçi ayrımcı değildir, siyasetçi birleştiricidir. Doğu da bizim batı da bizim, güney de bizim kuzey de bizim. Bu coğrafya altında yaşayan her yurttaş, bizim yurttaşımızdır ve benim başımın üstünde yeri vardır. Bana oy versin, vermesin. Ben bu ülkede her yurttaşa hizmet edeceğim. Hizmet etmenin yolu da hesap vermekten geçer. Bir siyasetçi halkına hesap vermezse olur mu? Siyasetçi hesap vermelidir" diye konuştu.

    Türkiye'de üreten çiftçinin pahalı, yat sahiplerinin ise ucuz mazot kullandığını belirten Kılıçdaroğlu, bunun adaletsizlik olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

    "Altını çizerek söylüyorum, Türkiye'de traktörde çiftçinin mazotu 1,5 lira olacak. Bakın bakalım oluyor mu olmuyor mu. Petrol dışarıda, doğru ülkemizde az, yetmiyor dışardan getiriyoruz. Rafinerilerimizde işliyoruz, benzin istasyonlarına dağıtıyoruz. Benzin istasyonlarının karını koyun, mazotun litresi 1,5 lira, benzin istasyonunun karı da dahil. Devletin hiçbir kaybı olmuyor. Ama bu kimlere veriliyor? Yat sahiplerine. Yat sahibine 1 lira 55 kuruştan veriyorsun, o tarla ekmiyor dikmiyor, alın teri dökmüyor, tarlasının ilaçlamıyor, yatına biniyor, denizlerde geziyor. Ona ucuz, çiftçiye pahalı. Bu adalet mi?"

    Kılıçdaroğlu, Türkiye'de her üründen vergi alındığını ancak pırlantanın vergisinin olmadığını belirterek, "Verginin özü, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alırsın. Bütün dünyada bu böyledir. Biz, tam tersini yapıyoruz. Az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi alıyoruz. Peki bununla ne olur, bu tüccarın esnafın iflasına neden olur. Çiftçi kazanırsa esnaf da kazanır" dedi.

    Aile sigortası

    Partisinin "Aile sigortası" projesi hakkında da bilgi veren Kılıçdaroğlu, hesap uzmanı olduğunu ve hesaplamaları titizlikle yaptıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Bu ülkede 12 milyon 715 bin kişi yoksul. Dört çocuktan birisi yatağa aç giriyor. Bunlar bizim değil resmi kaynakların sonuçları. Bu kardeşiniz hesap uzmanıdır. Uzun yıllar kamuda hesap uzmanlığı yaptı. Yoksul sayısını 12 milyon 715 bin değil 15 milyon 600 bine göre yaptık. Geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan, her haneye her ay 600 lira yatıracağız. O aileyi de namerde muhtaç etmeyeceğiz. Şimdi diyecekler ki, 'sen bu parayı nereden bulacaksın?' Sorabilirler, kendisi diyor, 'efendim yeni bir kanal yapacağım.' Kimse ona demiyor 'parayı nereden bulacaksın?' Ben fakirin karnı doysun, yatağa aç girmesin diyorum, 'parayı nereden bulacaksın' diyorlar. Bizim bu açıklamamızla esnaf da kazanacak."

    Kılıçdaroğlu, Boyabat'ta vatandaşlara seslendikten sonra partisinin Sinop mitingine katılmak üzere ilçeden ayrıldı.

    Sinop mitingi

    Kılıçdaroğlu, partisinin Sinop mitinginde yaptığı konuşmada, gençlere sözü olduğunu belirterek, askerlik süresini 15 aydan 9 aya, sonra da aşamalı olarak 6 aya indireceklerini söyledi.

    12 Haziran seçimlerinde gençlerin oyunu isteyen Kılıçdaroğlu, "Gençler, sizleri anneleriniz yemedi yedirdi, giymedi giydirdi, aç kaldı sizleri dershaneye gönderdi. 1 milyon 700 bin gencimizin umudunu söndüren AKP'ye 'hayır' diyeceğiz. Sonra ne yapacağız? CHP'ye mührümüzü basacağız. Bir sınavı  beceremeyen yüzüne gözüne bulaştıran, 1 milyon 700 bin çocuğumuzun umuduyla oynayan bu anlayış ve buna sahip çıkan anlayışı demokrasilerde sandığa gömeceğiz. İlk kez Cumhuriyet tarihinde bu kadar şaibeli bir sınav yapıyorlar. Kaç hata yaptınız, kaç gencin umudun söndürdünüz bunun hesabını soracağız."

    CHP iktidarında yoksulluğun tarih olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Yoksulluğu tarihe gömmek için geliyoruz ve bizim iktidarımızda yani halkın iktidarında bir çocuğun bile yatağa aç girmediği güzel ülkeyi kuracağız, mutlu Türkiye'yi kuracağız. Çatık kaşlı insanların değil güler yüzlü insanların olduğu Türkiye'yi ayağa kaldıracağız. Anneler mutlu olacak, çocuklar mutlu olacak" diye konuştu.

    "Onlar hapishane biz fabrika sözü veriyoruz"

    Kılıçdaroğlu, açılan hapishane sayılarına işaret ederek, iktidarın "İstikrar sürsün Türkiye büyüsün"sloganına inanmadığını belirtti.

    Kılıçdaroğlu, 2002 yılında Türkiye'de tutuklu ve hükümlü sayısının cezaevlerinde 59 bin, 28 Nisan 2011 itibarı ile tutuklu sayısının 123 bini geçtiğini belirtti.

    Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

    "Eğer istikrar buysa alsınlar bu istikrarı başlarına çalsınlar. Biz hapishane istemiyoruz, tutuklular istemiyoruz, hükümlüler istemiyoruz. Bizim istediğimiz, herkesin çalıştığı, herkesin ürettiği evine alın teriyle kazandığı ekmeği götürdü bir Türkiye istiyoruz. Baktılar ki tutuklu sayısı 123 bini geçti 49 tane yeni hapishane yaptılar. Şimdi size bir soru, 49 hapishane yerine, 49 fabrika kursaydınız gençlerimiz orada çalışsaydı, alın teri dökseydi, para kazansaydı, evine akşam mutlu biçimde gitseydi çok mu kötü bir şey yapmış olacaktınız. Yanlış mı yapmış olacaktınız. AKP ile CHP arasındaki fark bu. Onlar hapishane biz fabrika sözü veriyoruz, onlar tutukluluk biz özgürlük sözü veriyoruz, onlar köle biz özgürlük diyoruz. "

    Emekliden oy istedi

    Konuşmasında emeklilerin durumuna da işaret eden Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın "Emeklilerin durumu çok iyi. Emeklilerin ceplerine bakın her taraftan dolar çıkar. Emekliler, tatilini Kanarya Adaları'nda yapar " dediğini söyleyerek, şöyle devam etti:

    "Sinop aynı zamanda bir emekliler kentidir, Sinop'ta huzur vardır, emekli Sinop'ta huzur içinde yaşamak ister. Ama Sinop'ta yaşayan emekliler hangi dramı yaşıyorsa, Hakkari'deki, Diyarbakır'daki, Edirne'deki emekli de aynı dramı yaşıyor. Milli gelirden faydalamaz diye yasa çıkardılar, emekliyi ikinci sınıf yurttaş yaptılar, şimdi emeklilerin tamamının oyunu istiyorum. 9 milyon emeklinin, 9 milyonunu da Cumhuriyet Halk Partisi'nin çatısı altıda bekliyorum. 9 milyon emekli, eşleriyle birlikte 13-14 milyon yapar. Tek başına istese bir partiyi iktidara getirirler. Onun için söylüyorum, hiçbir emekliden fire beklemiyorum.'

    CHP'nin Türkiye'nin rantına değil, sorunlarına talip bir parti olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin rantını bu ülkenin insanları için kullanacağız, hiç kimseye yandaşlık yapmayacağız, neden benim düşüncemde yandaş yok, sadece ve sadece vatandaş var. Ceketin kolu yok, geçinmenin yolu yok. Ceketin kolu da olacak geçinmenin yolu da olacak" diye konuştu.

    Kılıçdaroğlu, artık Türkiye'de sorunların büyüdüğünü, bu sorunların aşılması gerektiğini belirterek, son 6 ayda partisinin bir üniversite gibi yüzlerce akademisyenin, bilim insanının, bürokratın her sorunu dinlediğini, her soruna çözüm ürettiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Çiftçinin mi sorunu var adres CHP, taksi şoförünün mü derdi var adres CHP, esnafın mı derdi var adres Cumhuriyet Halk Partisi...Bu adres Türkiye'yi kucaklayan adrestir, bu adres halkın sorunlarına kilitlenen adrestir, bu adres herkes için var" dedi.

    Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'la bir televizyon kanalında değil, herhangi bir meydanda karşı karşıya gelme talebinde bulunarak, şunları söyledi:

    "Gel beraber çıkalım bir televizyon kanalına, istediğin televizyona, senin bir sürü yandaş televizyonun var. Çıkalım, senin bir sürü yandaş gazetecilerin var onları da çağır gel beraber sen sor ben cevap vereyim, ama ben de soracağım sen de cevap ver. Diyor ki, 'Televizyon kamerasına meraklı', vallahi meraklı değilim. Tam tersine televizyon kameralarından ürkerim. Eğer istiyorsa, Sinop Meydanı'na gelsin buraya, o sorsun ben cevap vereceğim. 'Sinop olmaz, Sinop'ta CHP'li belediye var bana tuzak kurarlar' diyebilir. Söz veriyorum, Konya'da yapsın vallahi Konya'ya gideceğim. Konya'da onunla hesaplaşalım. Bir daha karar değiştirdi, 'Çıkmam' diyor. 'Çünkü O çırak ben ustayım' diyor. Eyvallah. E kardeşim, usta her zaman çırağı yener değil mi, çık karşıma, kim usta kim çırak ben sana göstereyim."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow