Baykal: "Chirac Erdoğan'a 'eşini getirme' demişti"

Baykal: Chirac Erdoğana eşini getirme demişti
expand

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "eşlerin siyasete konu edilmesi" konusunda Başbakan'a, "Sorunları çözecek noktadasın. Çözebildiğini çözersin, çözemediğini istismar etmezsin. Ağlayacağına zamanında çöz, çözemiyorsan da sus" dedi. Baykal, bu sözlerin ardından tartışma yaratacak bir konuyu gündeme getirdi: "Chirac, Başbakan'a kılığı kıyafeti dolayısıyla devlet ziyaretinde 'eşini getirme' mesajını vermişti..."

Haberin Devamıadv-arrow
Haberin Devamıadv-arrow

Partisinin grup toplantısında konuşan Baykal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e uzlaşı kültürü ve rektör atamalarıyla ilgili, hükümete de GATA açıklamalarıyla ilgili eleştirilerde bulundu.

GATA olayı

Baykal, Emine Erdoğan'ın GATA'ya alınmamasıyla ilgili olarak, "Türkiye'de kılık kıyafetle ilgili bir konuyu konuşacaksan, eşinin üzerinden bunu konuşmayacaksın, yanlış olur. Yanlış yapılmıştır" dedi.

"Hiçbir şekilde siyasi tartışmanın hedefi siyasetçinin eşi, oğlu, kızı, anası, babası, hısımı, akrabası olmaz. Eğer onlar da doğrudan siyasetin içindeyse o ayrı bir iş" diyen Baykal, "Bir siyasetçinin eşi olduğu için bir vatandaşımızı üzmeye, tartışma konusu yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur" diye konuştu.

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın bir televizyon programında eşiyle ilgili bir konuyu hiç icabı yokken gündeme getirdiğini ifade etti.

Baykal, "Yanlış buradan başlıyor. Türkiye'de kılık kıyafetle ilgili bir konuyu konuşacaksan eşinin üzerinden bunu konuşmayacaksın, yanlış olur. Yanlış yapılmıştır. Eşine yönelik hatıraları anlatarak, üzüntüleri kamuoyuna yansıtarak bir mağduriyet psikolojisi inşa etme, bir merhamet talep talebinde bulunma konumuna gelirsen o zaman siyasi tartışmaya çok yanlış bir boyutu bizzat sen katmış olursun" dedi.

Chirac iddiası

Baykal, daha sonra tartışma yaratacak bir açıklama yaptı:

"Başbakan o pazar günü bir olayı anlattı ama bizim bildiğimiz fakat şu ana kadar hiç söylemediği bir başka olay, yine Sayın Başbakan'a Fransız Devlet Başkanı'nın lisanı münasiple bir devlet ziyareti sırasında 'eşini buraya getirme' diye mesaj göndermiş olmasıdır. Bu olayı yaşadık. Jacques Chirac, Sayın Başbakan'a sadece kılığı kıyafeti dolayısıyla bu yapacağı devlet ziyaretinde 'eşini getirme' mesajını verdi. Bunu biliyoruz. Bunu bir gün dile getirip, şikayet konusu yaptık mı? Bu bizi de rencide etti, rahatsız etti. Ne suçlama konusu, ne siyasi tartışma konusu yaptık. Şimdi sen ne açıyorsun bu defterleri? Sen ülkenin yönetimden sorumlusun, sen ağlayacak, şikayet edecek, merhamet talep edecek noktada değilsin. Sen sorunları çözecek noktadasın. Çözebildiğini çözersin, çözemediğini istismar etmezsin. Hem çözemem hem istismar ederim, bu yakışmaz. Çöz kardeşim, çöz... Ağlayacağına zamanında çöz, çözemiyorsan da sus."

Ermeni açılımı ve ABD'deki tasarı

Ermeni soykırımı tasarısının ABD Kongresi'ne tekrar gelmesini de edğerlendiren Baykal, "Hükümetin bu sıfır ihtilaf konusunda dış politika anlayışının bizi getirdiği en son nokta, Ermenistan konusunda budur. Tam bir fiyaskodur, tam bir perişanlıktır. Gereksiz yere umutlar verilmiştir ve hiç bir şey elde edilmemiştir" dedi.

"'Hiç bir şey elde edilmemiştir' diyorum ama 'hiç bir şey kaybedilmemiştir' demiyorum" diyen Baykal, "Azerbaycan'ın dostluğu kaybedildi. Şimdi Azerbaycan doğalgaza zam yapacağını ilan etti. Şimdi bunun bedelini zannetmeyin ki sadece diplomatlar ödeyecek ya da tarih kitaplarında bu değerlendirme yapılacak. Milletimizin her ay ödeyeceği doğalgaz faturasına AKP iktidarının bu yanlış politikası yansıyacak" ifadesini kullandı.

Anayasa değişikliği

AK Parti'nin Anayasa değişikliği yönündeki çabalarına değinen Baykal, "Parlamentoda 330'u bulmaları imkansız değildir ama referanduma gittiklerinde yüzde 50'yi bulmaları imkansızdır. Bu gerçeği kavramaya başlamışlardır. Ve bu olasılığı göze alamamışlardır" dedi.

CHP neden işbirliği yapmıyor?

AK Parti'nin hukukun arkasından dolanabilmek için Anayasa değişikliği istediğini söyleyen Baykal, bu nedenle Anayasa değişikliği konusunda CHP'nin işbirliğine girmenin çok güç olduğunu belirtti.

"Gül üzülmesin..."

"Sayın Cumhurbaşkanı tarihi fırsatlar yakalama konusunda hepimizden daha yetenekli görünüyor. Sık sık Türkiye'nin önündeki tarihi fırsatları bize müjdeliyor. Ama ne yazık ki o tarihi fırsatların altından milleti mutlu edecek herhangi bir şey çıkmış değildir" diyen Baykal, Gül'ün Kürt ve Ermeni açılımları için de bu nitelemeyi kullandığını söyledi.

Baykal, "Anayasa değişikliği konusunda da tarihi bir fırsatı kaçırdık diyor. Üzülmesin Sayın Cumhurbaşkanı. O tarihi fırsatı inşallah günü geldiği zaman milletimiz yakalayacaktır" dedi.

Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesine eleştiri

Cumhurbaşkanı'nın Anayasa yapma konusunda uzlaşının altını çizdiğini kaydeden Baykal, "Türkiye'de uzlaşma konusundaki ilk büyük temel yanlış cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili konuda olmuştur. Siz kendi seçiminiz söz konusu olduğu zaman seçecek parlamento çoğunluğu elimizde var ya da Anayasayı değiştirecek parlamento çoğunluğu elimizde var, biz yaparız, bu uzlaşma olsa da olmasa da biz inandığımız gibi yürürüz diye yola çıkarsanız, bu memleketin en çok uzlaşmayı araması gereken noktada, Cumhurbaşkanlığı konusunda bir uzlaşma ihtiyacını yok sayarsanız ve kendi iradenizi oraya dayatırsanız, sonra uzlaşma olmadığı için Anayasa yapamıyoruz dersiniz, sonra Türkiye'de toplum birbirine düşmeye başladığı zaman burayı kim, nasıl toplayacak, siyasi tarafları bir araya getirip kim etkili olacak diye aramaya başlarsınız" dedi.

Baykal, millete bir ombudsman gerektiğini, ancak uzlaşmayla seçilmediği için Gül'ün o ombudsman olmadığını belirtti.

Gül ve rektör atamaları

Cumhurbaşkanı Gül'ün son dönemde atadığı 14 rektörün tümünü üniversitenin tercihlerinin dışından seçtiğini belirten Baykal, "Sayın cumhurbaşkanı Üniversitenin tercihini, iradesini yok saymıştır. Uygun gördüğünü kişiyi atamıştır" dedi.

Baykal, Gül'ün birinci sırada seçilen Prof. Dr. Atilla Kılıç yerine, Prof. Dr. Hayri Coşkun'u rektör olarak atadığını hatırlattı.

"Despotsanız, Anayasayla demokrat olmazsınız"

Atanan kişinin, atanmadan önce "AKP milletvekilleriyle üniversitede görkemli yemekler yediğini" belirten Baykal, "Şimdi uzlaşma, Anayasa değişikliği konusundaki üzüntü beyanları ne anlama geliyor? Nedir onlar? Anayasa mı size o sıralamayı bozun, o üniversiteyi kuran insanların, görev yapan hocaların tümünün 'aman dokunmayın bu iyi rektördür' dediği halde hayır benim örgütüm, benim partizanlarım, milletvekillerim onu değil, bunu istiyor diye değiştirme yapmanızı zorunlu kılan elinizdeki 1982 Anayasası mı? O Anayasadan dolayı mı yapamıyorsunuz, yoksa kafanızdaki demokrasiye bir türlü alıştıramadığınız anlayışınız dolayısıyla mı? Bu olayda bir kez daha ortaya çıkmıştır ki sorun Anayasadan önce, o Anayasayı uygulamak durumunda olan insanların zihniyetidir, anlayışıdır, düşüncesidir. Siz despotsanız hiçbir anayasa sizi demokrat yapamaz" diye konuştu.

Peygamber kavgası

Baykal, geçen hafta Meclis Genel Kurulu'nda yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bu konunun din istismarı boyutu olduğunu ifade eden Baykal, AK Parti eski il başkanının bir süre önce, "Herkesi rencide edecek, anlamsız, gülünç ve yakışıksız" bir şekilde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a methiye düzdüğünü söyledi.

Baykal, referansın peygamber olduğunu ifade ederek, "Peygamber bu milletin peygamberi, bir siyasi partinin değil. Sadece Türkiye'nin, İslam aleminin değil, peygamberlere saygı gösteren bütün inanç sahiplerinin peygamberi. Böyle bir ulvi sembole, şahsiyete 'falan kişi, adeta odur' dediğin zaman, o insanı ezip perişan etmiş olmazsın ama herkesin peygamberine en büyük saygısızlığı yapmış olursun" diye konuştu.

Erdoğan'ın, "fezlekelerin hesabını vermemiş, ithamlar altında bir siyasetçi, vicdanları, hakkı, adaleti çiğnemiş, bu dünyada, milletin önünde ve Yüce Divan'da daha hesabını vermemiş bir kişi olduğunu" ileri süren Baykal, "Sen bunu benzetirsen olur mu?" diye sordu.

Bunun yanlış olduğunu, ancak yanlışın, bu kişilerin zihniyetinde, anlayışında bulunduğunu savunan Baykal, kısa bir süre önce de başka bir belediye başkanının, "Herkes iki rekat Erdoğan'a şükür namazı kılsın" dediğini söyledi.

Namazı siyasetçiye değil, Allah'a kıldıklarını dile getiren Baykal, "Şu haddini bilmezliğe, ölçüsüzlüğe, istismara bakın. Bu konular siyasette eğer işletilir, kullanılır, değerlendirilir, himaye görürse, tepkiyi de beraberinde tahrik eder. Bu dine saygı mı? Dine, peygambere en büyük saygısızlık. Böyle bir namaz kılma teklifinin, Müslümanlık ile izah edilir tarafı var mı? Bir siyasetçiye, daha hesabını vermemiş bir insana 'peygamber' demenin, inançla, dinle, imanla, İslamiyetle bir ilgisi olabilir mi? Olmazsa bu tepkiyi öncelikle onların göstermesi gerekmez mi?" diye sordu.

TEKEl eylemi

TEKEL işçilerinin eylemine de yer verdiği konuşmasında Baykal, işçilerin, haklı davalarının peşinde koştuğunu, kırıp dökmediğini sadece haksızlığa karşı tepki gösterdiklerini anlattı.

"Sen TEKEL'i sattın diye, onun içinde çalışanları da mı sattın sanıyorsun" diyen Baykal, sözlerini, "Hakkını yedirmek istemeyen TEKEL işçisine sen dünyayı dar edeceksin. Bir Bakan da 'TEKEL işine şeytan karıştı' diyor. İşin içinde şeytan varda onun ne olduğunu bilmek lazım, biz o şeytanı biliyoruz. İşin içine şeytan karışmış, PKK varmış. PKK varsa senin işin ne? Arkadaşların mücadelesinin içinde PKK olsaydı, Habur'da PKK'lıları karşıladıkları gibi alay-ı vala ile karşılarlar. Ne istiyorsunuz diye sorarlar, işlerini hallederlerdi öyle olsaydı. Böyle yapmadıklarına göre PKK'lı yok" şeklinde tamamladı.

Sıradaki Haberadv-arrow
Sıradaki Haberadv-arrow