hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Baykal: "Albay aynı albay... Neden şimdi?"

    Baykal: Albay aynı albay... Neden şimdi
    expand

    CHP lideri Deniz Baykal, "İrtica ile Mücadele Eylem" planıyla ilgili konuştu; "4.5 ay önceki Albay problemi, şimdi Genelkurmay Başkanı problemi haline getirildi. Bu tesadüfen mi oldu?" diye sordu. Baykal, Ergenekon savcılarına gönderilen ihbar mektubunda yer alan, Albay Dursun Çiçek'in bazı CHP'li politikacıların desteğiyle belgeler hazırladığı iddiasının da asılsız olduğunu söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    CHP'nin bugünkü grup toplantısı şehit ailelerinin de katılımıyla gerçekleştirildi.

    Partisinin grup toplantısında "irtica ile mücadele" belgesine ilişkin açıklamalarda bulunan Baykal, konunun Genelkurmay Başkanı, ordu komutanı problemi haline geldiğini belirtti.

    Baykal, Türkiye'de 4,5 ay sonra Silahlı Kuvvetlerin kurumsal kimliğini, komuta kademesini doğrudan hedef alan bir tablonun ortaya çıkmaya başladığını söyledi.

    "4,5 ay önce tartışmalı olan, aslı olduğu iddia edilen belgenin, şimdi ortaya çıkan kişinin elinde olduğunun" ortaya çıktığını belirten Baykal, "4,5 ay önce bu konuyu niye çözmedik, niye bekledik de 4,5 ay önceki albay problemini şimdi Genelkurmay Başkanı problemi, ordu komutanı problemi haline getirdik? Tesadüfen mi oldu, kim yaptı bu planı? Yok böyle bir şey canım, yok böyle bir şey. İnşallah yoktur. Bakıyorum, ihbar mektubunda belgeyle ilgili ihtilaf bir yana bırakılmış, Türkiye'de siyasi partilere ilişkin ithamlar yer almış. Eğer bu konuda bir büyük tartışmayı açma kararı alındıysa, bu tartışmaya biz memnuniyetle gireriz" dedi.

    CHP olarak bu konudaki tutumlarının çok açık olduğunu belirten Baykal, "CHP, Silahlı Kuvvetler ile ilişkisini büyük bir sorumluluk içinde, kendi demokratik, inanç ve ilkelerinin gereği doğrultusunda ama Türkiye'nin kurumlarına gereken saygıyı göstererek sürdürmüştür. CHP, gün olmuştur Silahlı Kuvvetlerin yaptığı yanlışları ortaya koymakta tereddüt etmemiştir. 1 Mart 2003'deki tartışmaları hatırlayın. Dolmabahçe buluşmasının hiçbir şekilde devletin bilgisi dışında tutulamayacağını, bunun yanlış olduğunu yine CHP olarak biz söyledik. MGK'nın, açılımın arkasında olduğu izlenimi veren açıklamayı yaptıktan hemen sonra bir an bile tereddüt etmeden bu politikanın ne kadar yanlış olduğunu en gür sesle CHP ortaya koymuştur" diye konuştu.

    "CHP'yi itham ediyorsa, altında ezilir"

    Baykal, demokrasi konusundaki inançlarını, kimseye ispat etme mecburiyetlerinin olmadığını belirterek, 12 Mart ve 12 Eylül'e yönelik tavırlarına işaret etti.

    Millet iradesine dayalı, demokratik siyasi sürecin içinde sorumluluk yüklenmiş bir siyasi parti olduklarını ifade eden Baykal, "Şimdi içinde bulunduğumuz tabloda, Silahlı Kuvvetlere karşı, bu arada CHP'ye karşı, sanki iş birliği içindeymiş gibi sunmaya yönelik bir ihbar mektubunu, diğer tarafını bilemiyorum ama CHP'ye karşı o ithamı yapmış olması dolayısıyla onun samimiyetini sorgulama hakkını kendimizde buluruz" dedi.

    Baykal, CHP'yi itham eden bir ihbar mektubunu tartışmaya açmanın kaçınılmaz olduğunu dile getirerek, "Eğer diğer iddialar da bizimki gibiyse her şey ortadır. Bizimkinin doğru olmadığını en iyi bilme noktasında olan benim. Benim ve arkadaşlarımın, hiçbir şekilde demokrasi dışında herhangi bir arayış ile ilişkimiz olamaz. Eğer birisi CHP'yi itham ediyorsa onun altında ezilir kalır. Biz böyle ithamlara alıştık" diye konuştu.

    İhbar mektubunda CHP'ye yönelik iddiaların yer almasının, bu mektubunun ciddiyetini zaafa uğratan en temel unsurlardan birisi olarak düşündüğünü kaydeden Baykal, "Türkiye'de birileri, kurumlar arasında bir çatışma yaratarak gündemi değiştirmek, açılım politikasının nasıl iflas etmekte olduğu gerçeğini milletin dikkatinden kaçırmak istiyorsa ya da kendi başına Türkiye'de böyle bir çatışmadan medet umuyorsa, Türkiye'yi ayrıştırma projesini etnik temelde değil de kurumlar bazında tezgahlamak istiyorsa bunun da çıkmaz yol olduğunu herkes görecektir. Herkes aklını başına alsın. Türkiye'de hukuk işlemelidir, dürüstlük işlemelidir, kimse kimseye komplo yapmamalıdır, bel altından vurmaya kalkmamalıdır, devlet imkanlarını elinde bulunduranlar, devletin dürüst namuslu insanlarına karşı gerekli saygıyı her zaman göstermelidir" ifadelerini kullandı.

    "Açılımı erteleyen millettir"


    Baykal, büyük heyecanla ve umutlarla uygulamaya konulan demokratik açılımdan neden vazgeçildiğini sordu ve yanıtladı: "Bu işi engelleyen ne Başbakandır, ne de başkasıdır. Bu işi engelleyen milletin kendisidir. Çünkü iş yanlıştır, millet yanlışı görmüştür."

    Konuşmasında "açılım" konusunda değerlendirmeler yapan Baykal, Türkiye'nin aylardır açılımla yatıp, açılımla kalktığını belirterek, Habur sınır kapısında yaşananlara ilişkin eleştirilerini sürdürdü.

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Habur'un ardından "tablodan duyduğu memnuniyeti dile getirdiğini", 1-2 gün sonra ise Ağrı'da "açılımı methettiğini", aynı gün Erzurum'da "Sil baştan yaparız", Pakistan yolunda "Bu işe ara verdik" dediğini belirten Baykal, "Bu süreci iyi anlamalıyız. Bir iki gün içinde çark edilmiştir" dedi.

    "Bu süreç niye tıkanmıştır?" diye soran Baykal, "Ne olmuştur, ne yaşanmıştır da büyük heyecanla ve umutla uygulamaya konulan bir politikadan 2 gün içinde çark edilmiştir. Bu süreç niye tıkanmıştır? Taraflar anlaşamamıştır, birisinin istediğini öbürü verememiştir, istenenler artırılmıştır, kavga çıkmıştır aralarında... Pazarlıkta uyuşmazlık var mı? Pazarlıkta uyuştular... Kavga çıktı mı? Allah muhabbetlerini artırsın, aralarından su sızmıyor, can ciğer kuzu sarması. Niye tıkandı? İşin esasında kopmayı gerektiren bir ihtilaf mı var? Hayır" dedi.

    "Peki ne var?" diye soran Baykal, "Mutabakat sağladığınız planı daha ilk adımda millet tepkisini koyarak uygulanamaz hale getirdi. Bu işi engelleyen ne Başbakandır, ne de başkasıdır. Bu işi engelleyen milletin kendisidir. Milletimiz gözüyle düşünür. Biz bunu anlatmaya çalıştık. Ancak insanlar görünce anladı. Gidişatın nereye doğru olduğunu?" dedi.

    Açılım politikasına medya, iş dünyası, ABD ve AB'nin destek verdiğini, destekte eksiğin bulunmadığını belirten Baykal, "Bir CHP, yok. Bu kadar desteğin yanında CHP'nin lafı mı olur. El ele verdiniz, hadi uygulayın da bir görelim bakalım? Niye tıkandı? Aralarında ihtilaf yok, birbirlerini seviyorlar. Niye yapamadınız? Çünkü iş yanlış, işin özü, temeli yanlış. Millet o yanlışı gördü" diye konuştu.

    "TRT, AK Parti'nin çiftliği oldu"

    TRT'ye kaynak sağlayan gelir kalemlerinin genişletilmesini de eleştiren Baykal, "TRT, Türkiye'nin televizyonu olmaktan çıkmış, iktidarın borazanı haline gelmiş, AKP'nin çiftliği olmuştur. Bunun için TRT'ye kesinlikle çıkmıyoruz. Kendileri çalıp, kendileri oynasınlar. TRT'ye bilerek çıkmıyoruz. Sen bu milletin vergileriyle yayın yapıyorsun, 9 milyonun oy verdiği bir partiye hakaret edemezsin. Kanada'dan bir ruh hastasını getireceksin CHP'ye küfrettireceksin" dedi.

    TRT'ye ek gelir konusundaki Bakanlar Kurulu kararının "yetki aşımı" olduğunu savunan Baykal, "Bunu derhal Danıştay'a götüreceğiz. Mahkemeden döndüreceğiz" diye konuştu.

    Baykal, terörle mücadele ve müzakerenin, bir arada götürülemeyeceğini belirterek, ETA ve İRA örneklerini anlattı.

    PKK, DTP ve terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın, siyasi bütünlük içerisinde olduğunu savunan Baykal, iktidarın, bu üçlüyle işbirliği yaptığını, birlikte plan hazırladıklarını, bunların sonucu olarak yaşananların ortaya çıktığını söyledi.

    Baykal, ortada işbirliği bulunduğunu öne sürerek, "Beraber yürüyorlar, yollarda mı dağlarda mı?" dedi.

    "Öcalan ve DTP ile iş tuttular"

    Baykal, AK Parti'nin, PKK, DTP ve Öcalan ile birlikte "iş tuttuğunu, bu iş için işbirliği" yaptığını ileri sürerek, birilerini suçlayarak, bunun ortadan kaldırılamayacağını kaydetti.

    "İmralı, Kandil ve DTP ile Tayyip Erdoğan arasındaki mutabakatın; hukukun katledilmesiyle mümkün olduğunun görüldüğünü" iddia eden Baykal, bu mutabakatın uygulanması için hukukun katledildiğini savundu.

    Baykal, Türkiye'de terör sanıklarının ayağına hakim taşımanın, hukukta seyyar, mobil, çadır mahkeme kavramının olup olmadığını sordu.

    Gelenlerin tutuklanmadığını, ellerini kollarını sallayarak serbest kaldıklarını, kahramanlar gibi karşılandığını anlatan Baykal, bunun üzerine milletin, "Biz mi hainiz onlar mı kahraman?" diye sormaya başladığını söyledi.

    Baykal, "Bu soruyu vatandaşlarınıza sordurduğunuz anda, siz bitmişsinizdir demektir. İktidar, bugün millete bu soruyu sordurmuştur" dedi. Baykal, vatandaşları böyle düşündürterek ülkenin yönetilemeyeceğini, milletin aldatılamayacağını dile getirdi.

    "Ara mı verdin vaz mı geçtin?"

    Baykal, işin özünün yanlış olduğunu, milletin de bu yanlışı görerek, tepki gösterdiğini ifade ederek, bu tablo karşısında "ara verdik" denildiğini söyledi.

    "Ara mı verdin vaz mı geçtin?" sorusunu yönelten Baykal, "(Ara verdim) diyerek, vazgeçmeye mi çalışıyorsun yoksa gerçekten hazmettirmek için mi ara veriyorsun? 'Millet tepki gösterdi, şunu hazmettirelim, bir süre sonra devam ederiz' planlaması mı yapıyorsun?" dedi.

    Terörün amacının, kavganın özünün; Türkiye'yi etnik temelde, önce millet olarak ayrıştırıp, daha sonra siyasi anlam kazandırarak, ayrı bir devlet yapısına çekmek olduğunu belirten Baykal, gerçek ırkçılığın bu olduğunu söyledi.

    Baykal, bunun yanlışlığının anlaşılması için Ortadoğu'ya, Irak'a bakılması gerektiğini dile getirdi.

    Türkiye'nin kurulduğundan bu yana uluslaşma süreci içerisinde girdiğini, bir millet olarak kaynaşmaya, kökenleri ne olursa olsun birlikte olduklarını ortaya koymaya çalıştıklarını ifade eden Baykal, bu konuda büyük mesafe aldıklarını söyledi.

    Baykal, "Şimdi, bu kazanılmış mesafeyi kaybettirmek için mücadele ediyorlar. Birileri, içeriden, dışarıdan Türkiye'de ortaya çıkan bu bütünselliği dağıtmak için planlar, projeler yaptı, onları sahneye koyuyor. Irak, Lübnan, Filistin'de konulduğu gibi" diye konuştu.

    "Kürt kökenli vatandaşlarımızın derdi ayrışmak değil"

    Kürt kökenli vatandaşların, ayrışma, teröre destek olma peşinde olmadığına işaret eden Baykal, "Onlar, PKK'nın militanı, fanatiği değil. Onlar, bu milletin, devletin eşit vatandaşı olarak yaşamak istiyor. Şimdi bizim bunları bir yana bırakarak, terör örgütünün karargahına gözümüzü dikerek, onlarla uzlaşmaya çalışarak, işbirliği yaparak, bu konuları çözmeye kalkmamız, en büyük yanlıştır. Çünkü onların derdi ayrıştırmaktır. Kürt kökenli vatandaşlarımızın derdi ayrışmak değil. Haklı, meşru şikayetleri, talepleri var, çözüm istiyorlar. Açılım yapılacaksa, bu Hükümetin yaptığı gibi gözünüzü PKK'ya, Öcalan'a, DTP'ye dikerek yapılmaz" dedi.

    Deniz Baykal, "O bölgedeki Kürt kökenli insanlarımıza dikerek onu yapacaksınız, onların taleplerini dikkate alacaksınız. Şiddet ve terör merkezleriyle iş tutarak bir yere varamazsınız. Ortaya çıkan tablo karşısında hükümet yol ayrımında; tamam mı devam mı? Anadolu'da yaşanan gösteriler, örgütlü değil ama millet ayağa kalkmıştır. Bu manzara karşısında 'ben devam edeceğim' demek, millete yapılacak en büyük saygısızlıktır, millet ile inatlaşmak demektir. Kimseye tavsiye etmem; millet ile inatlaşmanın sonu kötüdür" diye konuştu.

    Baykal, dışarıdan Türkiye'yi etnik temelde ayrıştırma arayışlarını himaye etmeye ve terör örgütlerini kullanmaya yönelik bir anlayışla karşı karşıya olduklarını belirtti.

    Baykal, "dışarısının, bu Hükümete veya başka hükümete, Türkiye'yi etnik ayrıştırmaya götürecek kararları aldırtabileceğini umduğunu" savundu.

    "Hepimize düşen görev; dış dünyaya, 'PKK ile oynamayı, PKK'yı kullanma anlayışını, PKK'yı açıktan değilse de dolaylı, el altından himaye etmeyi lütfen bırak. Bu bölgenin, huzuru, barışı, güvenliği o zaman çok daha ileri olur'u anlatmaktır" diyen Baykal, Hükümetin; milleti yanlış istikamete sürükleyecek aldatmacaların peşine düşmemesi, dış dünyaya, Türkiye'yi ayrıştıracak adımları atmanın doğru, uygun olmayacağını açık biçimde ifade etmesi gerektiğini belirtti.

    Baykal, Türkiye'nin uluslaşma sürecini, kimsenin engellemeye kalkmaması gerektiğini dile getirdi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow