ABD'de uzmanlar "demokratik açılım"ı tartıştı
ABD'deki düşünce kuruluşlarının uzmanları, DTP'nin kapatılmasının "demokratik açılım"ı olumsuz etkilediğini, ancak sürecin devam edeceğini düşünüyor. Uzmanlar, DTP'nin yerine kurulabilecek parti için de farklı görüşler ortaya koyuyor.
Anayasa Mahkemesi'nin DTP'nin kapatılması kararının ardından, konu Türkiye'nin yanı sıra AB ve ABD'nin de gündemine taşınırken, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ian Kelly, karar ardından, konunun Türkiye'nin iç meselesi olduğunu, ancak "Türkiye'nin demokratik sisteminin, tüm vatandaşları için siyasi özgürlükleri geliştirmeye devam etmesi ve bu özgürlükleri sınırlandıran ya da kısıtlayan tedbirlerin, aşırı ihtiyatla yürütülmesi gerektiğini" belirtmişti.
ABD'nin düşünce kuruluşlarında Türkiye üzerine çalışan uzmanlar ise, Kelly'nin sözlerine katılmakla birlikte, yeni bir partinin kurulması ihtimali ve "demokratik açılım"ın devamı yönünde farklı görüşler dile getirdi.
JOSHUA WALKER:
Transatlantik Akademisi Uzmanı Joshua Walker, birçok Amerikalı ve Avrupalı'nın DTP'nin kapatılmasından kaygı duyduğunu söyledi. Türkiye'deki "tüm Kürt partilerin kapatıldığını" ileri süren Walker, "Talihsiz bir şey ama böyle olacağı tahmin ediliyordu, hepimiz bekliyorduk" dedi.
DTP'nin kapatılmasının zamanlamasının "çok kötü" olduğunu belirten Walker, "Bundan daha kötü bir zamanda olamazdı. Hükümetin demokratik açılımına zarar verdi, açılımın üzerine doğrudan bir etkisi olacağını sanıyorum" diye konuştu.
Walker, "DTP ile hükümetin Kürt sorunuyla ilgili karşısında muhatap alabildiği bir siyasi parti bulunduğunu, ancak partinin kapatılmasıyla böyle bir imkanın ortadan kalktığını" savunarak, "DTP, hükümete çok fazla yardım etmiyor olsa da en azından konuşacak birileri vardı. Şimdi kimle konuşabilecekler?" ifadesini kullandı.
DTP'nin kapatılmasıyla Türkiye'de "Kürtleri kimin temsil ettiği sorununun" ortaya çıktığını ileri süren Walker, "AK Parti Kürtleri kendisinin temsil ettiğini söyleyerek başarılı bir siyaset yürüttü. Son seçimlerde o bölgeden iyi oy aldılar, milli bir parti olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Ama bu yeterli değil, DTP tarzı bir partiye her zaman ihtiyaç vardır. Yeni bir Kürt partisinin yaratılacağına eminim" diye konuştu.
"Açılımın duracağını zannetmiyorum"
Joshua Walker, DTP'nin kapatılmasının "demokratik açılım" sürecini durdurmayacağını savunarak, hükümetin konuyla ilgili elinden geleni yaptığını söyledi. Walker, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hükümet ne olursa olsun sürece devam edecek, 7 askerin şehit edilmesi bile bunu durdurmadı. İnşallah olmaz ama büyük bir saldırı olsa bile ben bu sürecin duracağını zannetmiyorum. Hükümet ve Başbakan konuyu şahsi bir durum haline getirdi. Başbakan'ın böyle meseleleri şahsi olarak aldığı her durumda inatçı davrandığını görüyoruz. Başka siyasetçi bu tür durumda süreci bırakabilirdi. Açılımı durduracak bir senaryo bile düşünemiyorum."
Ancak AK Parti'nin siyasi geleceğinin de bu açılımın sonuçlarına bağlı olduğunu ileri süren Walker, çözümsüzlüğün AK Parti'nin seçimlerde göstereceği performansı etkileyebileceğini kaydetti.
"Çok kaygılıyım"
Walker, Türkiye'nin geleceğine dair "çok kaygıları" olduğunu ifade ederek, "Kürt sorununa siyasi çözüm bulunamazsa askeri çözüm gündeme gelecek ki bu çok daha fazla kutuplaşmaya yol açacak. En çok endişe duyduğum yer Güneydoğu bölgesi. Burası ekonomik açıdan geri kalmış, halkı üzgün, çünkü çözüm konusunda hükümete güvenmişti. Muhalefetin de hatası olduğunu düşünüyorum, bu konuya bakma ihtiyacı bile duymuyorlar, 'Kürt sorunu'nun varlığını bile kabul etmiyorlar" dedi.
Türkiye ile Irak'ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetiminin ilişkilerinin geliştiğini de hatırlatan Walker, DTP'nin kapatılmasının iki tarafın ilişkilerini çok etkilemeyeceğini, ama bölgenin "Türkiye'nin güvenilirliğine" dair inancını azaltabileceğini, Türkiye'nin bölgesel rol oynama arzusuna da zarar verebileceğini söyledi.
SONER ÇAĞAPTAY:
Washington Enstitüsü Türkiye Uzmanı Soner Çağaptay ise, Türkiye'nin toplumsal barışının devamı için DTP'den sonra kurulacak partinin "Şiddeti, DTP'den daha fazla reddetmesi ve toplumsal meseleleri çözümde siyaseti temel alan bir parti olması gerektiğini" söyledi.
Çağaptay, "DTP'nin, toplumsal sorunların çözümü için siyaseti isteyen ile siyaset ve şiddetin bir arada olabileceğini düşünen iki ayrı kutuptan oluştuğunu" ifade ederek, "Yeni kurulacak partide hangi kutup baskın olacak, bu önemli. Toplumsal meselelerin çözümünde siyaseti isteyen kutup baskın çıkarsa hayırlı olmuş olur. Ama diğeri baskın çıkarsa o zaman Türkiye'de bu yaşadığımız gerginlik süreci artarak büyüyecek" dedi.
"Demokratik açılım paketinin, iyi niyetli, Kürt sorununa çözüm bulmak ve PKK terörünü sona erdirmek için başlatılmış olsa da Kürt meselesine etnik çözüm getirmeyi amaçladığı için Türkiye'de geri tepki yarattığını" savunan Çağaptay, şunları kaydetti:
"Türkiye gibi etnik kimliklerin önemli olmadığı bir ülkede, bir etnik kimliğe olağandan fazla vurgu yaparak bir geri tepki oluşturdu. Türkiye'de etnik bazlı fay hattı ortaya çıkıyor gibi gözüküyor. Bu bakış açısı üzerinden sınırlı da olsa sokaklarda sosyal şiddet var. Bunun büyümemesi için DTP'den sonra kurulacak partinin alması gereken tavır, bu etnik fay hattını bastırıcı bir tavır olmalı, yangına körükle gidilmemeli, şiddeti öneren parti olmaktan vazgeçmesi gerekiyor."
"Daha tehlikeli dönemeç..."
Tepkilerin son dönemlerde "daha tehlikeli dönemece" girebileceğine dikkati çeken Çağaptay, "İlk defa Türkiye'de Türk-Kürt bazlı sosyal şiddet içeren bir fay hattının emareleri var. Nedir bundan kastımız, Kürt olanlarla olmayanların birbirlerine karşı sokaklarda şiddet uygulaması. Bu açıdan demokratik açılım paketinin, bundan sonra ilk baştaki heyecanla ve idareyle yürümeyeceğini düşünüyorum" diye konuştu.
Çağaptay, tepkilerin azalması için "demokratik açılım paketinin etnik bazlı tanımından vazgeçilmesi ve tüm vatandaşlara yönelik bireysel hak üzerinden tanımlama yapmak gerektiğini" kaydetti.
HENRY BARKEY:
ABD'deki düşünce kuruluşlarından Carnegie Endownment uzmanı, Lehigh Üniversitesi uluslararası ilişkiler profesörü Henry Barkey ise DTP'nin söylemleri nedeniyle kapatıldığını ve bunu haksız bulduğunu söyledi.
"Bunların bir noktada tabanın söylemi olduğunu" savunan Barkey, "DTP'nin bazı söylemleri çok kırıcıydı ama bir de şöyle düşünün; DTP'nin ara sıra kullandığı üzücü söylem mi yoksa senelerce o kadar insanın ortadan kaybolması, faili meçhul cinayetler mi, hangisi üzücü, bir terazi düşünmek lazım. Dolayısıyla bir dereceye kadar DTP'nin söylemine, empati yaparak müsamaha göstermek lazımdı. 'PKK adam öldürsün' deseydi, tamam parti kapatılırdı, ama öyle bir şey olmadı. Leyla Zana üyeymiş, üye değil, çobanın biri bir şey söylemiş, onu DTP'nin ileri geleni yaptılar, Mahmut Alınak Başbakan'a Kürtçe mektup yazmış. CHP'nin bir milletvekili son derece ırkçı şeyler söyledi, partiyi kapatıyor muyuz? Hayır. DTP'ye yapılan çifte standart var. Türkiye'nin parti mezarlığına dönüştürülmesinde ben bir hayır görmüyorum" dedi.
"Yeni parti sürece dahil edilmeli"
DTP'nin kapatılmasıyla birlikte "demokratik açılımın da kapandığı" yönündeki sözlere katılmadığını vurgulayan Barkey, açılımın "yara aldığını" ancak devamının hükümetin isteğine bağlı olduğunu kaydetti.
Barkey, "Tabii, DTP'nin orada olmaması önemli ama şuna unutmamak lazım ki, zaten hükümet DTP'yi bu demokratik açılıma dahil etmemişti. DTP'den arınmış bir demokratik açılımdı bu" dedi.
Bu noktada hükümetin yapması gereken bir çok iş olduğunu, DTP'nin tabanında ortaya çıkan rahatsızlığın yatıştırılması gerektiğini anlatan Barkey, bu kesimin "demokratik açılım"a dahil edilmesi gerektiğini ifade ederek, "DTP'nin kapatılmasında geri dönüş yok. Ama bir Barış ve Demokrasi Partisi var. Bu yeni bir parti ve tam DTP'nin partisi değil. Kendisine özgü bir kadrolaşması var. DTP'nin milletvekilleri geçebilir ama önemli olan bu partinin, DTP'de olan hataların yapılmaması için, bir şekilde bu açılımın içine alınması lazım. Belki bugün öğrenilmesi gereken bir ders varsa, o da DTP'nin yerine gelecek olan Barış ve Demokrasi Partisi'ni kapsayacak bir demokratik açılım olması gerektiği. Bu değişik şekillerde yapılabilir, bu da çok önemli değil ama bir şekilde mesaj verilmesi lazım" şeklinde konuştu.
"Kürtlerin Türklerden başka dostu yok"
Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt yönetiminin Türkiye'ye büyük faydaları olacağını dile getiren Barkey, şunları kaydetti:
"CHP ve MHP'nin söylediğinin tam aksine, oradaki Kürt oluşumu Türkiye'deki Kürtleri rahatlatacak. Kuzey Irak'ta istikrarı sağlayabilecek bir oluşum. Hep denir; 'Türklerin Türklerden başka dostu yok, 'Kürtlerin dağdan başka dostu yoktur' denir. Halbuki bu değişti son bir sene içinde ve artık Kürtlerin Türklerden başka arkadaşı yok. İki tarafın da idrak ettiği şu; birbirlerine muhtaçlar. Kuzey Irak'taki Kürt oluşumu Türkiyesiz yaşayamaz. Çünkü onlar için en ileri, batıya bağlı bir ekonomi, NATO'nun parçası ve AB'nin parçası olacak. Dolayısıyla, oradaki Kürt oluşumunun başarıya ulaşması da bir derecede Türkiye'deki demokratik açılımın başarısına bağlı."
"Olaylarda medyanın rolü"
Henry Barkey, Anayasa Mahkemesi'nin DTP'nin kapatılması kararına tepki olabileceğini, Türkiye gibi 75 milyonluk ülkede olay çıkmasının normal olduğunu belirterek, "Olay çıkartmak için 200-300 kişiden fazlasına ihtiyacınız yok. Tabi şiddet olduğu zaman medya bunu izleyecek ve Türkiye'nin diğer kısımlarına duyuracak. Başkaları bundan ilham alıp aynısını veya karşıt tepkiyi yapmaya çalışacak. Böyle şeyler normal. Ama hükümetin, tansiyonu indirmek için bazı kararlar alması lazım" dedi.
Sine-i millet ve Başbakan'ın tutumu
Bu noktada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ulusa Sesleniş" konuşması yapıp, açılımın içeriğini daha açıkça anlatması ve somutlaştırması gerektiğini belirten Barkey, partilerin kapatılmasını zorlaştıracak kanun ve Anayasa değişikliği de yapılmasının uygun olacağını kaydetti.
Barkey, "Sonra da belki Başbakanın belki de kapatılan partinin geri kalan 19 milletvekiliyle görüşmesi, onlara Barış ve Demokrasi Partisi'ne katılıp bir daha Meclis'e dönmelerini söylemesi ve ilerde daha kapsamlı şekilde beraber çalışacaklarına dair söz vermesi lazım" ifadesini kullandı.
Henry Barkey, terör örgütü PKK üyelerinin Türkiye'ye gelmesindeki gösterilerle ilgili olarak da bu noktada medyanın "iyi bir rol" oynamadığını belirterek, "Medya bunu sanki savaş kazanılmış gibi gösterdi ama güneydoğuda insanların en çok istediği şey, evlatlarının dağdan inmesiydi ve bu onlar için bir coşku sebebiydi, bunu öyle anlamak lazım, biraz müsamaha göstermek lazım" dedi.